Gül'den Saadet toplantısında mutlak yönetim çıkışı: Sadece Allah'a mahsus

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Cumartesi, Haziran 29 2019
11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’la birlikte kurucusu olduğu AKP’ye karşı yeni parti kurma hazırlıklarıyla gündemdeyken katıldığı D-8 toplantısında “manifesto” niteliğinde bir konuşma yaptı. Gül, “Mutlak yönetimlerde mutlak hakim olan mutlak otoritenin sürdürülebilirliği mümkün değildir; mutlak hakimiyet sadece Allah’a mahsustur" dedi.
“Kendi içi düzenli ve itibarlı olmayan bir ülkenin kendisine, bölgesine, komşularına ve İslam dünyasına katkısı olamayacağını” vurgulayan Gül, “Bununla da neyi kastettiğim gayet açık. İnsan haklarının, demokrasinin, hukukun üstünlüğünün, diyaloğun, huzurun; bütün bunların sağlanması gerekir” görüşünü dile getirdi. Abdullah Gül, “sağlam bir düzenin yolunun huzur, mutluluk ve refahtan geçtiğinin” altını çizerken, “Bunun yolu da medeni bir şekilde demokrasi ve hukuk standartlarının yükseltilmesi, insan hakları meselelerinin halledilmesi ile açık-şeffaf rekabet ortamlarının oluşturulmasından geçiyor” diye konuştu.
 
Gül, "Rahmetli Erbakan Hocamızı rahmetle anıyoruz. Bu teşkilat kurulurken adalet, eşitlik, diyalog, uzlaşı; gibi ulvi prensipler ve  evrensel değerler vurgulanmıştır. Mutlak yönetimlerde, mutlak otoritenin sürdürülebilirliği mümkün değildir; mutlak hâkimiyet sadece Allah’a mahsustur.  Bugün üzülerek ifade etmek isterim ki bu kadar şey İslam dünyasını bitirmemiş gibi çok daha büyük bir savaş bulutları üzerimizde dolaşmaktadır. İran- Arap savaşları..."ifadesini kullandı. 

Gül, ABD ve Avrupa'daki belirli gazeteler, akademisyenler dışında bölgedeki soruna ilişkin ciddi uyarıların yer almadığını söyledi. 

Gül, "Bunların olmaması için güzel düşüncelerle rahmetli hocamız Erbakan bu fikri ortaya atarak bu ülkelerin işbirliği yapmasını, ekonomi ve dünya barışına yardım edecek adımların atılmasını istedi. Her şeyin başı, herkesin kendi evinden geçiyor. Kendi evi düzenli olmazsa bir ülkenin, kendi evi itibarlı olmazsa dünya ülkeleri nezdinde o zaman kendisine bir faydası olmadığı gibi, bölgesine, komşularına ve İslam dünyasının meselelerine de bir katkısı olmuyor. Bununla da neyi kastettiğim gayet açık. İnsan haklarının, demokrasinin, hukukun üstünlüğünün, diyalogun, huzurun; bütün bunların sağlanması gerekir." diye konuştu. 

</

Bu haberler de ilginizi çekebilir