Ünlü sanatçı Gülben Ergen, üvey annelerinden işkence gören iki çocuk için Kayseri'ye geldi. Çocukları ziyaret ederek onlarla sohbet eden sanatçı, yaşadıklarını sosyal paylaşım sitesindeki kişisel hesabından, "Bizim, adını 'Sihirli öpücük' koyduğumuz bir sırrımız var" ifadeleriyle anlattı. Ergen, sürekli ayaklarına vurulan küçük çocuğun ayaklarını sakladığını, sabah hemen kalkınca da hemen çoraplarını giydiğine işaret etti.

Kayseri'de iki çocuğa işkence uygulayan üvey annenin yargılanarak 46 yıl hapis cezası almasının ardından çıkan işkence görüntüleri büyük tepki toplamıştı. Bu görüntüleri izleyenlerden biri olan ünlü sanatçı Gülben Ergen, çocuklar için Kayseri'ye geldi. Babasıyla birlikte yaşayan çocukları ziyaret ederek onlarla sohbet eden Ergen, ziyaretle ilgili fotoğrafı sosyal paylaşım sitesindeki hesabından şu ifadelerle paylaştı: "Bizim, adını 'Sihirli öpücük' koyduğumuz bir sırrımız var. Evlat, benim burnumu öperken, ben onun çenesini öpüyorum, sonra hemen tam tersi, ben evladın çenesini öperken, o benim burnumu öpüyor... İşte sihirli öpücük böyle bir şey... İçine gömdüklerini dışarı çıkartabilmesi için gördüğü şiddetin bedelini ve yükünü bir ömür boyu taşımaması için uzun soluklu bir yol bu... Hani güzel çocuk derler ya, tablo gibi güzel ama, dökme bir biblo kadar güzel burnu, çekik gözleri, aydınlık, nurlu yüzü... O kadar ama o kadar kıyılmaz ve kutsal bir güzelliği var ki... Babaannesinin, babasının, her şeyi en net ve ezbere bilen ablasının - sekiz yaşında- kıymetlisi... İdrar kesesi patlayıp hastaneye zor yetişecek kadar ağır darbeler aldığı günden sonra iki ay hastaneden çıkamamış. Beş ayrı, evet beş ayrı ameliyat geçirmiş... Ayaklarını bana öptürmekte direten, çorabını hiç çıkartmayan, sabah gözünü açıp önce çorabını giyen bu evlat... Saklıyor falakaya uzattığı mis gibi minicik ayaklarını... Kayseri'de, bu dünya güzeli çocukların yaşadıkları; bir filmde izlesek 'Böyle de senaryo mu olurmuş, senarist nasıl bir ruh hali içinde yazmış' diye inanmakta zorlanacağımız zor ve ağır bir hikaye... İki yaşında öz annenin gidişi ile başlayan, şimdi babasının kucağından bir dakika bile inmeyen, bir akıl küpü yorgun bilge... Şeytanın insan kılığında canavara dönüşmüş hali o kadının aldığı ya da alacağı cezaya değil bu hüzünlü, minik ailenin yaralarının nasıl sarılacağına gömülmek ve evladın yüzünü 'önemle' sakınmak gerekiyor... Eğitimi için, yaşıtlarıyla parka çıkabilmesi için, sosyalleşebilmesi için..." CİHAN