Gıda katkı maddeleri büyük bir sorun. Sorun olmasının en büyük nedeni bilgi kirliliği, gıda tekellerinin gıdayı meta olarak görmesi ve yurttaşın bakış açısı. Katkı maddelerini de gıda bilimi, gıda politikaları ve yurttaş talebi ekseninde değerlendirmek gerekiyor. Bu ürünlerin kullanımındaki ikincil gerekçe yurttaş talebi. İlk gerekçeyse uzayan tedarik zincirinden dolayı gıda güvenliğini sağlayabilmek.
Bakanlık Kamu İletişimi Yapmıyor
Katkı maddeleri deyince çoğu yurttaşın suratında bir korku ifadesi, atom bombası tüketiyor hissiyatı uyanıyor. Her katkı maddesi masum değil tabii ki. Her birinin ürün gruplarına göre bir kullanım izni ve dozu var. Bunlar on yıllar süren toksikoloji araştırmaları sonucunda ve ürün gruplarında elzem ihtiyaç olup olmadığına göre belirleniyor.
Bu kararı da Birleşmiş Milletler’in Dünya Sağlık Örgütü’yle Dünya Gıda Örgütü’nden uzmanlarının oluşturduğu bir kurulu veriyor. Bu kararlar kapalı kapılar ardında kalınca, yurttaşa anlatılamayınca, gıda denetimi sağlanamayınca birileri bu durumu komplo teorisi olarak kullanabiliyor. Peki, uluslararası bir kurulun kararı sorgulanamaz mı? Sorgulanabilir.
Katkı Maddeleri Denetlenemiyor
Bu kurulun kararlarını sorgulayabilmek için öncelikle kurulun verdiği kullanım talimatlarının düzgün uygulanması gerekiyor ki sonra biz bu alanda çalıştık, elimizde bilimsel bir veri var denilebilsin. Öyle bir veri olmadı çünkü katkı maddelerinin limitler dahilinde kullanılıp kullanılmadığı bilinmiyor, denetlenmiyor. Bir ürün grubunda kullanılmaması gereken bir katkı maddesini kullanan işletme ifşa edilmiyor. Yurttaşa nasıl bir etkisi olduğu da bilinmiyor. Sonuç, lastik gibi uzayan tedarik zincirleri oluyor.
Çok uzağa, çok gelişmiş bir ülkeye gitmeye gerek yok. Kıbrıs’ta her hafta taklit-tağşiş, katkı maddeleri ve pestisit ilacı verileri açıklanıyor yurttaşa. Türkiye’nin bunu yapamaması hem gıda sisteminin çalışmadığını hem de çalışmayan sistemin gıda lobilerine teslim olduğunu gösteriyor. Et ürünü kahverengiyse katkı maddesiyle niye al kırmızıya çevirme ihtiyacı duyuluyor? Yurttaşa anlatılmadığı için lobiler hüküm sürüyor.
Hükümet Gıda Alanında Türkiye’yi İleriye Taşıyamıyor
Türkiye’nin Ulusal Gıda Güvenliği Kurumu’na ihtiyacı var. Bu kurum ülkenin katkı maddeleri limitlerini ve izinlerini denetleyebilir ve yeni katkı maddeleri araştırabilir. Böyle bir altyapımız var, bunu uygulamaya koymakta sorun yaşamayız fakat AKP hükümetinin derdi bu değil. AKP hükümetinin derdi yurttaş değil, halk sağlığı değil, muasır medeniyetler seviyesi değil.