Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Enstitüsü (DİSK-AR), Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan İşgücü Anketi Ağustos 2015 dönem sonuçlarını değerlendirdi. Değerlendirmede işsizliğin hem görünen hem görünmeyen boyutlarıyla tehlike sinyalleri vermeye devam ettiği belirtildi. Bu tehlikenin gençler, kadınlar, geçici çalışanlar açısından ciddi boyutlarda olduğuna işaret edilerek, "Gelecek dönem açısından uzun çalışma süreleri, düşük ücret dayatması, taşeronluk, güvencesiz çalışmanın yaygınlaştırılması temelinde şekillenen istihdam politikaları terk edilmezse güvencesiz-geçici çalışanların, eğitimli işgücünün ve kadınların istihdamda yaşadığı problemlerin ve istihdam alanındaki krizin süreceği görülmektedir." tespiti yapıldı.
"HAFTALIK ÇALIŞMA SÜRELERİ YÜKSEK"
Türkiye'nin haftalık çalışma sürelerinin emsallerine göre çok daha yüksek olduğu bir ülke olduğuna dikkat çekilerek, şunlar aktarıldı:
"Avrupa Birliği ülkeleri ile kıyaslandığında haftalık çalışma sürelerindeki fark 12 saati bulmaktadır. Buna göre Türkiye'de 5 kişinin yapacağı işi 4 kişi yapmaktadır. Bir yandan işgücüne katılım oranlarını yükseltirken, öte yandan işsizlik verileri ile mücadele etmenin yegâne yolu, gelir kaybına yol açmaksızın haftalık çalışma sürelerini azaltmaktan geçmektedir. 1 Kasım seçimleri sonrasında ortaya çıkan tabloda özellikle asgari ücret tartışmaları üzerinden güncel kılınmaya çalışılan temel meselelerden biri emeğin kazanılmış haklarına yönelik kapsamlı bir saldırının hazırlıklarıdır. Toplumsal baskı sonucunda asgari ücrete yapılması gündeme gelen ücret artışının henüz uygulama yokken adeta rövanşı alınmak istenmektedir. Kıdem tazminatının fona devri ile gaspı, dayıbaşılık sisteminin kurumsallaşması anlamına gelecek olan özel istihdam bürolarının yetkilerini genişletmek için yapılması düşünülen değişiklikler, işverenlerin işçi üzerindeki keyfiyeti anlamına gelen esnekliğin yaygınlaştırılması talebi ve kamu emekçilerinin iş güvencesinin ortadan kaldırılmasını hedefleyen stratejiler önümüzdeki dönem açısından son derece kritik olacaktır."
DİSK-AR'ın değerlendirmesinde; işsizlikle mücadeleyi, çalışma koşullarını kötüleştirerek, ücretleri düşürerek çözmeye çalışan bu anlayışa karşı emeğin taleplerini gündemine alan bir anlayışla çıkılma gerektiği vurgulandı.
Bu strateji sonuçlarının Soma'da, Mecidiyeköy'de, Ermenek'te ve Türkiye'nin dört bir yanında acı bir biçimde görüldüğü hatırlatılarak, "Bu strateji işsizliğin "ne iş olsa yaparım" başlığı altında gizlenmesi, işletmelerin karını insanların yaşamının önüne alma stratejisidir." denildi.
İŞSİZLİKLE MÜCADELE İÇİN YAPILMASI GEREKENLER
İşsizlikle gerçek mücadele için ise yapılması gerekenler ise şöyle sıralandı:
"Haftalık çalışma süresi gelir kaybı yaşanmaksızın 37,5 saate, fazla mesailer için uygulanan yıllık 270 saat sınırı, 90 saate düşürülmelidir.
Herkese en az 1 ay ücretli izin hakkı tanınmalıdır.
Herkes için iş güvencesi ayrımsız bir biçimde uygulanmalıdır.
Sendikal hak ve özgürlükler güvence altına alınmalı, sendikal barajlar kaldırılmalı, herkesin sendika hakkını özgürce kullanabilmesi için gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
Taşeronlaşma ve kayıt dışı istihdam engellenmelidir.
Kamu girişimciliği ve hizmetleri istihdam yaratacak şekilde yeniden ele alınmalıdır.
Kamuda personel açığı derhal kapatılmalıdır.
Kadın istihdamının artırılması ve işsizliğinin azaltılması için işgücü piyasalarındaki cinsiyetçi uygulamalara son verilmeli, ev içi bakım hizmetleri devletin gereken nitelikli, yaygın ve ücretsiz bakım hizmetlerini sağlaması ile kadının üzerinden alınmalıdır. "
CİHAN