15 Temmuz darbe girişiminden sonra 100'e yakın gazeteci hakkında gözaltı kararı verilmiş, yüzlerce gazetecinin pasaportu iptal edilmişti. Bunlardan biri de Yarına Bakış Gazetesi Yayın Yönetmeni Bülent Korucu'ydu.
Gözaltı süresinin 30 güne çıkartılması, gözaltından gelen işkence ve ölüm haberleri üzerine pek çok gazeteci gibi Bülent Korucu da teslim olmadı. Süreci en iyi özetleyen cümle Cumhuriyet Gazetesi Yayın Yönetmeni Can Dündar'ın "Bu yargıya teslim olmayacağım" diyerek Avrupa'dan dönmeyeceğini ilan etmesiydi.
KENDİSİNİ BULAMAYINCA EŞİNİ REHİN ALDILAR
Evine ve ofisine yapılan polis baskınlarında bulunamayan Bülent Korucu için savcılık akrabalarının evlerine baskın düzenlenmesi talimatı verdi. 30 Temmuz 2016 günü Korucu'nun Erzurum'daki babasının evine baskın düzenleyen polis, fiziki şiddet kullandı. Yüksek sesle bağırarak eve giren ve ev ahalisini köşeye sıkıştıran polis, arama adı altında evin altı üstüne getirildi. Ve suç unsuru denilerek "Türkçe Olimpiyatları'nda çekilmiş hatıra fotoğrafları, Korucu'nun çocuklarının okul belgeleri ve Bank Asya bankamatik kartına" el konuldu.
Ardından polis, Bülent Korucu'nun eşi Hacer Korucu'yu gözaltına aldı. Hacer Korucu halen o anları anlatırken gözyaşlarını tutamıyor. Çocukları ağlarken gözaltına alındığını söyleyen Hacer Korucu, polisin; "eşin gelene kadar elimizdesin" diye kendisini hiçbir hukuk kuralında yer almayan şekilde "rehin" aldığını anlatıyor. Ancak Hacer Korucu'ya asıl travmayı yaşatan ise, kendisini götüren sakallı bir polisin geriye dönüp çocuklarına "Babanız ortaya çıkana kadar çember daralacak. Bir dahaki gelişimizde sizi alacağız" diye tehditte bulunması olmuş.
GÖZALTINDA İŞKENCE
Erzurum Gürcükapı Polis Merkezine götürülen Hacer Korucu'nun burada yaşadıkları ise daha da vahim. Gözaltında 11 gün tutulan Hacer Korucu, bu süre zarfında ailesinden hiç kimseyle görüştürülmedi. Ailesine Korucu'nun bulunduğu polis merkezi dahi söylenmedi. Ailesinin avukat tutma çabaları ise polislerin avukatları da tehdit ederek sindirmesi ve Türkiye çapında pek çok avukatın da zaten tutuklanmış olması nedeniyle sonuçsuz kaldı. Hacer Korucu'yu savunacak avukat bulunamadı. Gözaltında hukuki yardım da alamayan Hacer Korucu'ya su ve beslenme konusunda da işkence yapıldı. 11 gün boyunca içme suyu verilmeyen Hacer Korucu, üzerinde "içilmez" uyarısı bulunan lavabodan su içmek zorunda kaldı. Yetersiz beslenme ve mikroplu su nedeniyle hastalanan Hacer Korucu, baygınlık geçirince hastaneye kaldırıldı. Bu durum da ailesine haber verilmedi.
11 gün insanlık dışı koşullarda hasta halde eşinin yerine rehin tutulan Hacer Korucu, bitkin vaziyette hukuksal yardımdan yoksun olarak ve kendisini savunacak durumda dahi olmadan çıkartıldığı Sulh Ceza Hakimi tarafından tutuklandı.
Hiçbir yasa dışı faaliyeti tespit edilemeyen Hacer Korucu'nun tutuklanmasına gerekçe olarak ise "Türkçe Olimpiyatlarına katılmak", "Yurt dışındaki Gülen Cemaatine yakın okulları ziyaret etmek" "Çocuklarını cemaat okullarına göndermek" ve "Zaman Gazetesi'ne abone olmak" gösterildi. Hukukta hiçbir suç karşılığı olmayan bu gerekçeler nedeniyle Hacer Korucu şuan cezaevinde.
Bülent Korucu'nun oğlu Tarık Korucu annesinden haber alamadığı 11 gün boyunca, başta CHP Milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu, Mahmut Tanal, Eren Erdem ve Barış Yarkadaş, Aylin Nazlıaka ile Gazeteciler Can Dündar, Fatih Portakal, Hasan Cemal, Levent Gültekin, Ece Temelkuran, Ahmet Ümit gibi gazetecilerden bir cümle dahi olsa çığlığına destek istedi.
Yeni Asya Gazetesi, Diken, T24 ile Mahmut Tanal, Levent Gültekin, Amberin Zaman dışında bu sessiz çığlığa bir cümle ile destek verebilen olmadı.
Hacer Korucu, halen Erzurum’da Cezaevinde tutuklu. 11 günlük gözaltı süresince insanlık dışı muameleler ile eşi teslim olmaya zorlandı. Mikrobik suların vücudunda yol açtığı hastalıklarla cezaevinde mücadele eden Hacer Korucu, tüm uluslararası gazetecilik örgütlerini ve Türkiye'deki insan hakları örgütlerini yardıma çağırıyor.