Gazetecilik, şimdi daha büyük bir inançla…

Türkiye, yargının tüm toplumsal kesimlerin üzerinde bir kılıç gibi sallandırılarak cezalandırıldığı bir dönemden geçiyor. Düşüncesini ifade eden, sesini çıkaran, itiraz eden, bir şeylerin yanlış olduğunu söyleyen herkes kendini polis karakolları ve adliyelerde buluyor.
Düşünce özgürlüğünün ayaklar altına alındığı, düşünmenin neredeyse suç sayıldığı otokrat bir siyasal rejimde, basın özgürlüğü büyük tehlike altında. Medyanın yıllar önceki satın almalarla neredeyse tek seslileştirildiği, haberlerin dava konusu yapıldığı, haber kaynaklarıyla görüşmenin suç sayıldığı bu dönemde gazetecilik can çekişiyor.
Bir yandan Google, Twitter (X), Facebook gibi uluslararası sosyal medya platformlarının devletlerin gönlünü yapan algoritma oyunları, diğer yandan RTÜK, Basın İlan Kurumu ve İletişim Başkanlığı gibi kurumların içeride her farklı sesi boğan uygulamaları Türkiye’de gazetecilk mesleğini sürdürmeyi imkânsız hale getirdi.
Seçilmiş belediye başkanlarının görevden uzaklaştırılıp tutuklandığı, her türlü anayasal gösteri ve protesto hakkının engellendiği, insan hakları ihlallerinin zirve yaptığı, cezaevlerinin dolup taştığı bir dönemde Türkiye’de gazeteciliğin içinde bulunduğu kriz aşılmazsa ülkenin geleceği çok daha karanlık olabilir. Gazetecilik ve gazeteciler ülkenin son sürat bir diktatörlük duvarına toslamasına engel olabilir. Bağımsız, özgür ve özgün gazetecilik…
Sadece son birkaç ayda basın ve yayın dünyasında yaşananlara bakıldığında ülkenin düşünce özgürlüğü alanında ne derece gerilediği görülebilir:
– Muhalif televizyon kanallarına ceza üstüne ceza geliyor. Halk TV, Now TV, Sözcü TV, Tele1, KRT gibi televizyonlar yayınladıkları programlarda sadece düşünce ifade edildiği gerekçesiyle büyük yaptırım ve cezalara maruz kaldı. Son olarak
Bu haberler de ilginizi çekebilir
En Çok Okunanlar

ERTUĞRUL İNCEKUL

ABDULLAH AYMAZ

ARİF ASALIOĞLU

ŞERİF ALİ TEKALAN









