Uluslararası Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) Direktörü Joel Simon, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı "bilgiye karşı savaş halinde olmakla" suçladı. Barış Adaları Enstitüsü'nün (PII) New York'ta düzenlediği "Gazetecilik Cezaevinde" konulu panelde Türkiye'de medyaya yapılan baskı ve cezaevindeki gazeteciler ele alındı. Konuşmacılar arasında CPJ Direktörü Joel Simon'un yanı sıra VICE News Genel Yayın Yönetmeni Jason Mojica ve Turkish Review Dergisi Yayın Yönetmeni Kerim Balcı da vardı.
Medyaya yönelik baskıları detaylı bir şekilde anlatan CPJ Direktörü Joel Simon, Ergenekon davasının bitmesi ve barış sürecinin yansımaları ile birlikte Türkiye'de bazı gazetecilerin hapisten çıkarıldığını söyledi. Simon, bu iyi gidişatın uzun sürmediğini, 2013 yılında yaşanan Gezi protestoları, ardından 17-25 Aralık büyük yolsuzluk operasyonları, Suriye krizi ve PKK ile tekrar başlayan çatışmalar sonrasında Türkiye'de yeniden gazetecilere karşı baskıların arttığını belirtti.
MODEL ÜLKE TÜRKİYE, NASIL BU HALE GELDİ?
Türkiye'nin bölgesinde ve dünyada model ülke konumundan demokratik kazanımların, özgürlüklerin yeniden geri gitmesini üç nedene bağlayan Simon, ilk olarak, bunların Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın şahsından kaynaklandığını savundu. Erdoğan ile geçtiğimiz yılın ekim ayında bir buçuk saat görüşme yaptıklarını hatırlatan Simon, Cumhurbaşkanı'na basın özgürlüğü konusunda yaşanan sıkıntıları anlattıklarını; ancak tatmin edici hiçbir açıklama alamadıklarını, Erdoğan'ın uluslararası ve yerel basını eleştirmeye devam ettiğini kaydetti. Simon Erdoğan için "Açık bir şekilde, bilgi ile savaş halinde" nitelemesinde bulundu.
Görüşmede Erdoğan'a, hakaret ile eleştiriyi birbirinden nasıl ayırdığını soruduklarını dile getiren Simon, şöyle devam etti: "Bize aynen şunları söyledi: 'Türk halkı, eleştiri ile hakaret arasındaki farklı anlar.' İkinci olarak da 'mahkeme karar veriyor buna' dedi."
CPJ Direktörü Simon, Türkiye'nin olumsuz gidişatına ikinci sebep olarak Erdoğan'ın giderek merkez siyaseti anlayışından yani özgürlük ve bireylerin hakkını savunmaktan uzaklaşarak daha çok devletçi çizgiye kaymasını gösterdi. Kişisel hak ve özgürlükleri kısıtlayarak kendisini gösteren devlet otoritesinin buna gerekçe olarak "ulusal güvenliği" gösterdiğini dile getirdi.
TÜRK MEDYASI BASKILARA BİRLİKTE KARŞI KOYMUYOR
Erdoğan'ın basını kendi sistemini kurmada bir araç olarak kullandığını savunan Simon, bu bağlamda da medyaya şekil verdiğini ifade etti. Simon, "Üzülerek söylemeliyim ki bunda da başarılı oldu" dedi.
Türkiye'de muhalif basına yaşam hakkı tanınmadığı, AKP'yi eleştiren her basın kuruluşunun çeşitli baskılara maruz kaldığını anlatan CPJ Direktörü, bu baskı unsurlarının, "reklamların kesilmesi, vergi cezası, basın kuruluşlarına ve gazetecilere dava açma ve daha da ötesinde hapse yollama" olarak görüldüğünü söyledi. Simon, "Benim gözlemim, bu baskılara karşın Türk medyasının birlikte karşı koymadığı" diye konuştu.
Üçüncü etkenin uluslararası ve ulusal güvenlik konusu olduğunu belirten Joel Simon, bugün Türkiye'nin ulusal güvenliğine tehdit olarak görülen sorunların hükümetin ortaya koymuş olduğu politikalarının birer yansıması olduğunu ifade etti. "Hükümet, sivil topluma karşı baskıları artırdı, protestoculara sert müdahalede bulundu, artan IŞİD tehdidine karşı müsamahalı davrandı, Suriye'deki PYD ile PKK'ya karşı sert tavır takındı ki bunda genel seçimlerin etkisi olduğunu düşünüyorum." dedi.
MOJICA: RESUL'UN CEZAEVİNDEN ÇIKMASI İÇİN ELİMİZDEN GELENİ YAPIYORUZ
Panelin bir diğer önemli konuşmacısı da New York merkezli VICE News Genel Yayın Yönetmeni Jason Mojica oldu. Türkiye'de hala hapiste olan bir muhabirlerinin olduğunu hatırlatan Mojica, Türk hükümetinin Muhammed Resul hakkında bir delil ortaya koymadan kendisini içeride tutmasını eleştirdi. VICE News adına bir ekiplerinin Güneydoğu bölgesinde çalıştıkları sırasında tutuklandığını hatırlatan Mojica, "Türk makamları, çalışma arkadaşlarımızın terörizme yardım ettikleri gerekçesi ile tutuklandıklarını savundu" dedi.
İki çalışanlarının tutuklanmalarından bir hafta sonra serbest bırakıldığını; ancak Resul'un hala hapiste olduğunu anımsatan Mojica, "Çıkabilmesi için elimizden geleni yapıyoruz. Gazeteciden ziyade diplomat gibi davranıyor, arkadaşımızı kurtarmaya çalışıyoruz" dedi.
Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi'nin öldürülmesi olayından duyduğu üzüntüyü de dile getiren Majica, Elçi'nin çalışanlarının davasını üstelendiğini hatırlattı. Bu panelde dahi, içeride tutulan Resul hakkında özgürce konuşamadığını belirten Majica, "Türkiye'den binlerce kilometre uzaklıkta olmama rağmen bugün burada söyleyeceğim kiritik bir söz, Resul davasına olumsuz etki yapar diye korkuyorum" şeklinde konuştu.
Turkish Review Dergisi Yayın Yönetmeni Kerim Balcı ise terörün korkuyu toplumda yayabilmek için saldırı yapması gibi Türkiye'de mevcut hükümetin de gazetecileri korkutmak için birtakım gazetecileri içeri attığını söyledi. "Jason'un konuşmasında da gördüğümüz gibi hükümetin kendisini eleştirmesini engellemek için Türkiye dışında dahi nasıl bir baskı uyguladığını görüyorsunuz" diyen Balcı, hükümetin artık belli bir medya grubuna değil tüm basın kuruluşlarına karşı baskı yaptığının altını çizdi. Hidayet Karaca, Muhammed Resul ya da Can Dündar'ın onca zamandır hapiste olmalarına karşın haklarında savcılığın neden tutuklandığına dair iddianame yazmadığını/yazamadığını anımsatan Balcı, "Hidayet Karaca neredeyse bir yıl önce tutuklandı. Mehmet Baransu da yakında bir yılını dolduracak. Ama haklarında hala bir iddianame hazırlanmış değil. Bu tüm basına mesajdır; biz sizi en saçma gerekçe ile dahi hapse atarız, yanlış bir şey yapmanıza gerekçe dahi olmadan…" diye konuştu. Türkiye'de basının yüzde 60'ının hükümet taraftarı, yüzde 20-25'i kadarının hükümet yanlısı ya da tarafsız kaldığını yalnızca yüzde 15 kadarının muhalif kalabildiğini belirten Balcı, bir dönem muhalif olan gazetecilerin bile bugün saçma gerekçelerle hükümetin hukuksuz eylemlerini desteklediğini vurguladı.
SİMON: BASKILARA KARŞI CEPHEYİ GENİŞLETİP BİRLİK OLUNMALI
Panelin soru-cevap bölümünde, "medyaya yapılan baskılara karşı nasıl davranılması gerektiği" yönündeki soruyu cevaplayan CPJ Direktörü Joel Simon, birlikte hareket edilmesinin önemine vurgu yaptı. Simon, dünya genelinde bu sürecin içine dâhil edilebilecek insanların bir araya gelip, bilgi paylaşımında bulunması gerektiğini ifade etti. Simon, "Sürece dahil olabilecek ne kadar katılımcı getirebilirsek getirmemiz gerekiyor. Sorunları politikadan uzak tutabildiğimiz kadar tutmamız, insan hakları ve insani değerlerinin temel esas çıkarlar olduğunu bilmemiz lazım. Bilgideki değişim (devrim) potansiyelini tümüyle fark etmemiz ve bu konulara kendimizi adamaktan emin olmamız gerekir." dedi.
ERDOĞAN'A, PUTİN VE CHAVEZ'Lİ İLGİNÇ BENZETME
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı Venezuela eski Devlet Başkanı Hugo Chavez ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'e benzeten Simon, üçünün de "seçimle başa geçmiş otokrat" (democratator) olduğunu savundu. Simon, genellikle oy çokluğu ile başa gelen idarecilerin, bütün halkı, kurumları ve medyayı temsil ettiğini düşündüğünü belirtti.
Türkiye'de tutuklu bulunan Muhammed Resul ile ilgili sorulara karşılık ise Vice News Genel Yayın Editörü Jason Mojica, "adaletli ve hızlı bir yargı süreci beklediklerini" söyledi. Serbest gazeteciliğin önemine değinen Vice News editörü, "Serbest çalışan gazeteciler sayesinde ülkelerden haber alıyor. Bunlar da işini yapamayacaksa, yaparsa hayatının geri kalan kısmını cezaevinde geçirecekse, ortamı profesyonel gazeteciliğin yerine, devletin desteklediği, sponsor olduğu politikleşmiş medyaya bırakmış oluruz." uyarısında bulundu.
PROF. GENÇ: RESUL, İYİ BİR ARKADAŞIMDI
Panele, Muhammed Resul'un Fatih Üniversitesi'ndeki hocalarından Prof. Dr. Savaş Genç de Skype üzerinden bağlandı. Resul için "çok başarılı ve yetenekli bir öğrenci" diyen Genç, öğrencisinin kesinlikle cezaevinde olmaması gerektiğini aktardı. Prof. Genç, Muhammed Resul'un sadece öğrencisi değil, iyi bir arkadaşı da olduğunu ifade etti. CİHAN