Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca ve gazeteci Mehmet Baransu’nun tutukluğuna değinen Türenç, “Bunun sunucunda yüzlerce gazeteci işsiz kaldı ve hapse atıldı. Zorla oralara tıkıldı, tıktırıldı. Bu iki tutuklu insanın kimliğinde ‘gazeteci’ yazıyor ve gazete binalarından alınıp cezaevlerine konuldular. Tüm insanlık için olduğu gibi bu iki gazeteci arkadaşımızın da bu koşulları için gereken yapılacak.” dedi.
Gazetecilere Özgürlük Platformu’nun (GÖP) Cağaloğlu’ndaki Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nde düzenlediği panele katılan Pınar Türenç, basın üzerindeki baskılara dikkat çekti. Türenç, “Yalanlarla, yolsuzluklarla ilgili iddiaların araştırılmasının önlenmesi ve bunların ortaya çıkarılmasında da basının görev yapmaması, yaptırılmaması amaçlanmaktadır. Bunun sonucunda yüzlerce gazetecinin işsiz kalması ve yüzlerce gazetecinin hapse atılması. Zorla oralara tıkılması, tıktırılması. Hukuksuz bir dönem yaşandığı için yargı bağımsızlığı olmadığı için, yargının egemen olmadığı için gazeteciler evlerinden, gazetelerinden derdest ediliyor. O noktada hücrelere tıkılmaktadır. Halkın haber hakkının yok olduğu bir döneme girdik. Uzunca bir zamandır. 12 yıldır, 13 yıldır. Bu yıllarda geçmek bilmiyor bizler için. Bize asır gibi gelen bu dönemde gazetecilikte halkın haber alma hakkı da yok edilmektedir. Özetle şunu söyleyebiliriz, iyi gazetecilik bugün sumen altında.” diye konuştu.
‘KARACA VE BARANSU’NUN TUTUKLULUK HALLERİNİ DİKKATLE İZLİYORUZ’
Gazeteci Mehmet Baransu ve Samanyolu Televizyonu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca'nın tutukluluk hallerini dikkatle izlediklerini ifade eden Türenç, şöyle devam etti: “Bütün meslek kuruluşları, bütün gazeteciler izlemekte. Çünkü bu iki tutuklu insanın kimliğinde gazeteci yazıyor ve gazete binalarından alınıp cezaevlerine konuldular. Tabii ki bu çok önemli bir ayrıntı. Gazetecilerin tutukluluk hallerini kabul etmediğimiz için onların öncelikle tutuksuz yargılanmalarını, şahsen ben öyle diliyorum. Birçok arkadaşımızın da böyle düşündüğünü biliyorum.”
Baransu’nun Silivri Cezaevi’nde maruz kaldığı koşulları da dile getiren Türenç, “Son günlerde ailesinden ve avukatlarından çok sayıda şikayet gelmekte, içerideki koşullarla ilgili. Eşiyle cam arkasından görüşme sırasında sesin kesilmesi, görüşmenin erken kestirilmesi gibi müdahalelerin yapıldığını öğrendik. Avukatlardan birtakım şikayetler geliyor. Tabi ki tüm insanlık için olduğu gibi bu iki gazeteci arkadaşımızın da bu koşulları için gereken yapılacak. Bu duyumlar yeni geldi. bundan sonraki süreçte bunların ele alınası ve şartların iyileştirilmesi için gerekli işlemlerin yapılmasını talep edeceğiz. ” şeklinde konuştu.
Türkiye’de basın özgürlüğünden örnek vererek merhum Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’i takip ettikleri dönemleri hatırlatan Türenç, “Demirel'i izlerken o kadar yoğun sorularla bir noktaya getirmişiz ki, ‘üzerime bu kadar gelmeyin patlayacağım’ dedi bir gün. Ancak bu kadardı. Başka bir eleştiri almadık. Başka bir yasaklama yoktu ama her şeyini de inceliyor ve sorabiliyorduk ve o dönemi beğenmeyen gazetecilerdik. Ya şimdi!” ifadelerini kullandı.