ÖİB raporunda dükkanının camına kar topu isabet eden bir esnaf tarafından gazeteci Nuh Köklü'nün bıçaklanarak öldürülmesi gerginlik siyasetinin vardığı boyutu ve ülkedeki genel hoşgörüsüzlüğü gösterdiği vurgulandı.
"KADINA YÖNELİK ŞİDDET TOPLUMSAL SORUNDUR"
Nefret suçları ve kadına karşı şiddetteki artışın, Özgecan Aslan cinayeti ile toplum gündemine damga vurduğu kaydedilen raporda, yılın ilk iki ayında 47 kadının namus ve sair nedenler öne sürülerek, çoğunlukla aile üyesi erkeklerce katledildiği kaydedildi. Raporda kadına yönelik şiddetin bir "kadın sorunu" değil "toplumsal sorun" olduğu vurgusu yapıldı.
Raporda kadına yönelik şiddet kadar medyanın kadınlarla ilgili haberleri işlemedeki duyarsızlığı da eleştirildi. ÖiB raporunda medya kuruluşlarında "erkek şovenizmi örnekleri" olarak tanımlanabilecek tarzda haber kurgulanmasının, sunulmasının, başlık atılmasının devam ettiğinin örneklerine dikkat çekilerek, "Türk medyasının sorumluluğunun farkında olarak bu konudaki haberlerinde, mağduru küçük düşürücü ve kadına şiddeti meşru gösteren bir üslup kullanmaması gerekir" denildi.
Raporda "Türk medyasının özeleştiri yaparak bu gibi davranış hatalarını düzeltmeleri gerekirken, kadın konusu dahil nefret söylemi veya ötekileştirme ile ilgili haberleri verirken de muhabirlerin ve bilhassa editörlerin sorumluluklarını bilerek özenli bir üslup kullanmaları gerektiği" hatırlatıldı.
AKREDİTASYON SORUNU DEVAM EDİYOR
Akreditasyon adı altında bazı medya kuruluşlarına haber takip yasağı getiren uygulamaya şubat ayında da devam edildiği belirtilen ÖİB raporunda "Resmi gezi ve temaslardaki engellemelerin yanı sıra TMSF tarafından el konulan Bank Asya merkezinde yapılan basın toplantısında veya AB yetkilileri ile ortak basın toplantılarında bile bazı medya kurumlarının muhabirleri ile kameramanlarına uygulanan 'sansürün' kabul edilemeyeceği belirtildi.
Raporda, yılın ilk iki ayında cumhurbaşkanına veya yetkililere hakaret suçundan 67 kişinin gözaltına alındığını, ağır hapis istemli davalar açıldığı kaydedilerek gazeteci, üniversite öğrencisi, işadamlarının "hakaret" iddiasıyla gözaltına alınmasının sıradan hale geldiği vurgulandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a "hakaret" iddiasıyla sorgulanan Cumhuriyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar'ın "Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendisiyle ilgili her sözü, her eleştiriyi hakaret sayarak dava açarak bir tür yıldırma politikası izliyor. Zaten muhasara altına alınmış basın, medya ortamında ses veren herkesin cezalandırılarak, yıldırılmaya çalışılıyor" ifadesine yer verildi.
Raporda 14 Aralık soruşturmasıyla gözaltına alınan Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hayrettin Karaca'nın beş yıl önce yayınlanan bir dizinin senaryosundan hareketle "terör örgütü lideri" olarak tutukluğunun devam etmesi de eleştirildi. Raporda Karaca'nın The Guardian gazetesinde yayınlanan ve iktidarın muhalif yayın kuruluşlarını "çökertmek" için reklam verenleri tehdit ettiği iddialarına da yer verildi.
AB Sivil Düşün Programı çerçevesinde Gazeteciler Cemiyeti tarafından yürütülen Özgürlük için Basın projesi çerçevesinde, ifade ve basın özgürlüğü ihlalleri aylık raporlar halinde kayıt altına alınıyor.
İÇ GÜVENLİK PAKETİ ÇELİŞKİSİ
Raporda Dolmabahçe Başbakanlık Çalışma Ofisi'ndeki toplantı sonrasında yapılan açıklamalarla diyalog sürecinden, müzakere aşamasına geçilmiş olmasının önemine dikkat çekildi. Sorunun çözümünün ülkedeki genel demokrasi, insan hakları, ifade özgürlüğü iklimine de büyük katkıları olabileceği kaydedilen açıklamada, halen TBMM'de görüşülmekte olan ve Türkiye'yi bir polis devletine taşıyacağı endişeleri uyandıran "İç Güvenlik Paketi"nin varlığının, çelişkili durumu yansıttığı da vurgulandı.
ÖİB raporunda, taslağın özellikle polis yetki ve sorumluluk alanını düzenleyen maddelerinin yeniden düzenlemeye tabi tutulmadan yürürlüğe girmesi durumunda seçim arifesinde ülkede zaten gerginleşmesi beklenen siyasi ortamı daha da gerginleşeceği endişesi belirtildi.
Raporda "İfade ve basın özgürlüğü açısından sıkıntılı, gösteri ve yürüyüş hakkının kullanımını imkansız hale getirebilecek bu yasa çalışmasının tümden özgürlükçü bir anlayışla düzenlenmek üzere TBMM'den geri çekilmesi" çağrısı yapılarak, bu istemin siyasi partiler, çeşitli toplum katmanları ve bu arada gazeteci cemiyetleri tarafından ısrarla talep edildiği hatırlatıldı.