Hak ihlalleri nedeniyle Türkiye’yi terk etmek zorunda kalan ve Almanya’da yeni bir hayata başlayanların kurduğu Warendorf Köprü İnisiyatif’i (Die Brücke) ilk programını dün Kuzey Ren-Vestfalya eyaletindeki Warendorf Christuskirche’de gerçekleştirdi.
Bold'da yer alan habere göre inisiyatif gönüllüsü 5 kişinin kürsüye çıktığı toplantının açılışında konuşan Warendorf Christuskirche papazı Pfarrer Behring, Türkiye’den kaçanların hikayelerini dinlemek için bir araya geldiklerini söyledi.
İnsanlığın sevgi, barış, hoşgörüye ihtiyaç duyduğuna işaret eden Behring, dünyanın birçok yerinde yaşanan savaşların, antidemokratik yönetimlerin buna izin vermediğini ifade etti. Behring, her şeye rağmen insanların birlik, beraberlik ve barış içinde yasamak için çaba göstermeleri gerektiğinin altını çizdi.
Dikkat çeken konuşmalardan biri 30 yıllık gazeteci Tuncer Çetinkaya’nınki oldu. Erdoğan’ı ve AKP hükümetini eleştirdiği için 2 yıl hapis yattığını anlatan Çetinkaya, cezaevinde işkence gördüğünü söyledi.
Uzun süre tedavi hakkından mahrum bırakıldığı için her iki böbreğini de kaybetme noktasına getirildiğini belirten Çetinkaya, “Ayrıca fıtık ve prostat nedeniyle ameliyat olmam da gerekiyordu. Askerlerin kontrolünde, ellerim kelepçeli hastaneye götürüldüm ve ameliyata alındım. Sonrasında, ölmem için çıplak vaziyette, doktor ve hemşire olmadan bir odada 10 saat bekletildim.” diye konuştu.
Erdoğan’ın muhalifleri susturmak için kullandığı 15 Temmuz darbe girişimi hakkında hala kimsenin bilgi sahibi olmadığına işaret eden Tuncer Çetinkaya, 15 Temmuz 2016’yla ilgili şunları söyledi: “Bu hala tartışmalı bir konu. Erdoğan, darbenin ‘Tanrının hediyesi’ olduğunu söyledi. Darbe girişimini, diktatörlüğünü inşa için kullandı. Darbe gecesi Erdoğan’a yakın bir Twitter hesabı tutuklanacağımı yazdı. Bir hafta sonra tutuklanıp hapse atıldım.”
“İKİ ÇOCUĞUMLA SAKLANMAK ZORUNDA KALDIM”
Devlet kurumlarında öğretmen ve hemşire olarak 21 yıl görev yapan Mihrican Pürbudak, yaşadıklarını şu sözlerle dile getirdi: “15 Temmuz’dan sonra hayat bizim için tamamen değişti. 3-4 gün içinde memuriyetten atıldık. Tutuklanma emrimiz çıkarıldı ve mallarımıza el koyuldu. İki çocuğum da okul çağında olmasına rağmen hapse girmemek için saklandık. Bu durum tam üç yıl sürdü. Bu sürede ailem de dahil hiç kimseyle görüşemedik. Çaresizdik. Daha fazla dayanamayacağımızı anlayınca yurt dışına çıktık.”
“POLİSLER DÖRDÜNCÜ KATTAN ATMAKLA TEHDİT ETTİLER”
Hırsızlık ve yolsuzlukları ortaya çıkan Erdoğan’ın her şeyi örtbas edebilmek için 15 Temmuz’u bahane ettiğini kaydeden 18 yıllık matematik öğretmeni Cengiz Sönmez de “Bir gün oğlumla yolda yürürken polisler önümüzü kesti. Beni gözaltına aldılar. Ardından da eşimin tutuklandığını öğrendim.” dedi. Polis nezaretinde sözlü ve fiziksel şiddete uğradığını aktaran Sönmez’in şu sözleri ise dikkat çekti: “Bazı günler dördüncü katın penceresinden sarkıtıp aşağı atmakla tehdit ettiler.”
ÖMÜR BOYU HAPSİ İSTENDİ
Tuncer Çetinkaya gibi 15 Temmuz’dan bir hafta sonra tutuklanarak, ne ile suçlandığını bilmeden dokuz ay hapis yatan 28 yıllık gazeteci Kenan Bas ise konuşmasında şunları ifade etti: “Darbeden bir gün önce anjiyo olduğum için evde bandajlara sarılı yatıyordum. Ancak savcı, seçilmiş hükümeti ve meclisi devirmeye çalıştığımı iddia ederek ömür boyu hapsimi istedi. Terör örgütü üyeliği iddiasından ise 15 yıl hapisle cezalandırılmam talep edildi.”
İŞKENCEDEN KULAĞI PATLADI
Programa adının açıklanmasını istemeyen bir mühendis de katıldı. 15 Temmuz sonrası gözaltında işkence gördüğünü ve bu sebeple işitme kaybı yaşadığını söyleyen mühendis, “Durumum ciddi olunca doktora götürdüler. Doktora işkence gördüğümü söylememe rağmen bana yardım etmedi. Tekrar karakola götürüldüm. Ellerim kelepçeli, yüz üstü yere yatırıp uzun süre üstüme bastılar. Nefessiz kaldım.” diye konuştu.
4 gün kaldığı polis nezaretinde bir kez bile tuvalete çıkarılmadığını, uyumaması için odanın ışıklarının 24 saat açık bırakıldığını ve başından aşağıya su döküldüğünü anlatan konuşmacı, “Bana kendi yazdıkları, üzerinde isimler olan ifadeyi imzalatmak istediler. Kabul etmeyince işkence uyguladılar. Çırılçıplak soyulup, tecavüzle tehdit edildim.” dedi.
KONUŞMALAR ALMANCA YAPILDI
Program sonunda Warendorf’un yanı sıra çevre yerleşimlerden de gelen misafirler, dinledikleri karşısında çok etkilendiklerini dile getirdi. Dinleyiciler, konuşmaların Almanca dilinde yapılmasının da dikkatlerinin çektiğini ifade etti. Ayrıca konuşmalar sırasında dinleyicilere 7 yıldır Türkiye’de yaşananlara dair barkovizyon da izletildi.
15 Temmuz sonrası 7 yıl içinde Türkiyede;
129 bin 161 insan kamu hizmetinden atıldı,
31 bin 857 polis, 34 bin 63 öğretmen ihraç edildi,
4 bin 340 hakim ve savcı mesleklerinden men edildi,
234 bin 419 kişinin pasaportu iptal edildi,
87 gazeteci, 36 engelli, 104 hasta tutuklanarak cezaevine atıldı,
15 üniversite kapatıldı, 5 bin 990 akademisyen kovuldu,
109 vakıf, bin 410 dernek kapatıldı,
Parasal büyüklüğü 20.4 milyar dolara ulasan 2 binin üzerinde şirket kapatıldı ya da devlet tarafından el konuldu.