Siyasetçi Gaffar Yakın, "Akıl ve bilime değer vermek zorundayız, çoğulculuğu ve farklılıkları kucaklamak zorundayız. Türkiye bir gemi. Eğer bu gemi batarsa sadece içindekiler değil, bölge de batar, dünya da batar." dedi.
34. Abant Platformu Toplantısı devam ediyor. Siyasetçi Gaffar Yakın, HDP İstanbul Milletvekili Hüda Kaya ve Meydan Gazetesi Yazarı Cafer Solgun açıklamalarda bulundu. Siyasetçi Gaffar Yakın, içinde bulunulan kültürel ve ekonomik ortamın demokrasinin yeşermesine elverişli olmadığını ifade etti. Yakın, şöyle konuştu: "İnsana değer veren, özgür düşünceye, bilime ve akla değer veren, farklılıkları kabul eden bir düşünce yapısı lazım. Bize çağdaş değerler ve demokrasi hep tepeden ve dışarıdan değişik orandaki baskılarla gelmiştir. Demokrasiye uygun olmayan kültür değerlerimizin temelinde ne var? Bizim düşüncemizin temelinde Kur'an, İslam ve Türk töresi yatıyor. Kur'an ve Sünnet'te demokrasiyi ve çağdaş değerleri teşvik eden değerler var mı? Cumhuriyet'i kuran irade, o günün şartlarında, Türkiye milletinin geleceği açısından o dönemin değerlerini tercih ediyor. Bu çağdaş reformlar, dışarıdan gelen ve dine karşı olarak algılanıyor. Bu yapılan işler, devrimler, İslam'ın Kur'an'ına, Sünneti'ne mi ayrılık yoksa Emeviler'den gelen din algısına mı karşı? İkincisine karşı. Cumhuriyet'i kuran insanların tamamı, o günkü dinsel, atalarının dinine dönüşmüş dinin çağdaş bir versiyonunun köklerine inip oluşturmaya çalışmışlar ama başarılı olamamışlar. Demokrasinin yerleşmesi için İslamcılar İslam'la yüzleşmek zorundalar. Akıl ve bilime değer vermek zorundayız, çoğulculuğu ve farklılıkları kucaklamak zorundayız. Türkiye bir gemi. Eğer bu gemi batarsa sadece içindekiler değil, bölge de batar, dünya da batar. Cumhuriyet dönemini eleştirelim, ama günah keçisi yapmayalım."
'İŞLEDİĞİ SUÇLAR NEDENİYLE VARLIK YOKLUK MÜCADELESİ'
Meydan Yazarı Cafer Solgun, geçmişi yaşanmış bitmiş bir tarih olarak ele alırsak bugünü ve geleceği yeniden şekillendirmek adına çok bir anlamının olmayacağını söyledi. Solgun, halen yaşayan bir geçmişten bahsettiklerini, bugün yaşanılan sorunların temel kaynağını oluşturduğunu vurguladı. Solgun, konuşmasını şöyle sonlandırdı: "İnkar ideolojisinin devlette ve toplumda hala hatırı sayılır ölçülerde bir karşılığı olduğunu da hatırlamak zorundayız. Kısa bir süre bu AKP bu devletle mücadele eden bir parti görünümündeydi, o nedenle reformcu yenilikçi gibi kavramlarla konuşuluyordu. Kürt sorununu bile çözmeye niyetli bir partiydi. İşlediği suçlar nedeniyle iktidarda olmayı bir varlık yokluk meselesine dönüştürdükten sonra o devletle mücadele eden parti gitti. Uzun süredir devlet ağzıyla konuşuyorlar. Bu, bildiğimiz devlet 90'lı yıllardan beri bildiğimiz devlet bu. Devlet ve millet kavramlarını kim hangi ölçülere göre, neye göre tarif ediyor? Cizre'de yaşayan insanlar devlet ve millet kavramının neresinde bulunuyorlar? Devlet ve millet kavramını kendi keyiflerine göre belirleyenler yeri geldiğinde sizi büyük bir rahatlıkla devlet ve millet düşmanı olarak niteleyebiliyorlar. Bugünlerin şöyle bir kazanımı oldu: ilk dönemde insanlar birbirlerinin taleplerine, sorunlarına biraz daha yakından bakma ihtiyacı duydu. Çok yakın zamana kadar herkes kendi derdine ağlıyordu. Ülkemiz şartlarında bizim inşa edeceğimiz demokrasinin evrensel olabilmesinin bir tane yolu var: herkesin eşit yurttaş olarak, devletin herkese eşit mesafede durduğu bir ülke olarak inşa edebilirsek demokrasiyi o zaman evrensel ölçülerdeki demokrasiye benzeyecektir."
'KİTLESEL İMHALAR BATI'YA SIÇAYACAK'
HDP İstanbul Milletvekili Hüda Kaya, herkesin kendi yarasını ifade edebildiği bir yer olmasının çok önemli olduğunu vurguladı. Kaya, "Herkes kendi acısı rengiyle burada olacak ve bir ses ortaya koyacak. Birbirimize nasılsın derken, gülerken bile her birimizin yüzünde bir endişe, bir karamsarlık, bir mahzunluk seziyorum. 8-9 Haziran sabahlarını özler hale geldik. Adalet için, haksızlıklara karşı zulümlere karşı birlikte mücadele ediyoruz diye düşündüğünüz insanların bugün zulmün sahibi haline geldiğini görüyoruz." diye kaydetti.
Kaya, sorunların devam ettiğine dikkat çekti. Cemaatten kişilere yapılan cadı avı gibi on yıllardır Kürtlere karşı yapılan zulümlerin artık kitlesel imhaya dönüştüğünü vurgulayan Kaya, konuşmasına şu şekilde devam etti: "Bu noktada birlikte bu zulme karşı bir ses, bir güç, bir vicdan taraftarlığı geliştiremezsek Kürt illerinde yaşanan kitlesel imhalar Batı'ya sıçrayacak. Gözü dönmüş bir sistem, bir dönüşüm yaşıyoruz. Devlet noktasına geldiğinizde, havuz medyasının halklar üzerinde bir manipülasyonu var. Kürtlerle ilgili bir mesele söz konusu olduğunda bu sisteme en muhalif olan kesimlerin medyasında Kürtlerle ilgili algılar üzerinden haberler yapılıyor. Ambulans geliyormuş gibi bir görüntü verilerek anında havuz medyası, güvenlik güçlerinin açtığı ateş içindeki o anki telaşlı halini çekiyorlar ve sağlıkçıların PKK'nın saldırısına uğradığını imajını yaratıyorlar. Biz acılarımızı ortaklaştıralım, empati yapalım, birbirimize sahip çıkalım."
CİHAN