Financial Times'taki haber, gazetenin Ankara'daki Türkiye muhabiri Laura Pitel'in imzasını taşıyor.
Haberin başında oto yedek parça üretimi yapan Albert Saydam'ın ekonominin gidişatına yönelik görüşleri yer alıyor:
"Bu kesinlikle çok sayıda şirket için yeni bir durum. Hem yüksek enflasyonla hem de dalgalı bir kurla karşı karşıyayız."
Haber şu satırlarla sürüyor:
"Merkez Bankası'nın piyasaları şok ederek faiz oranlarını sabit tutmasının ardından Türk Lirası yüzde 4,2 değer kaybetti. Merkez Bankası Para Politikası Kurulu, kendisini yüksek faizin "düşmanı" olarak ilan eden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın damadı Berat Albayrak'ı ekonominin başına getirmesinden sonra ilk kez toplanmıştı.
"Sayın Albayrak hızla artan enflasyonla mücadele sözü ve Türkiye'nin 'piyasalarla savaşmayacağı' garantisi vererek, atamasına yönelik kaygıları gidermeye çalıştı. Ancak Merkez Bankası'nın Salı günkü kararı, Ankara'nın Sayın Erdoğan'ın geçen ayki seçim zaferi sonrası daha ortodoks bir para politikasına dönme sinyali vereceğine dair umutlara darbe indirdi."
Financial Times'taki haberde, Türk Lirası'ndaki düşüş sonrası tehlikeli çanlarının çaldığı; zayıflayan liranın enflasyonu tetikleme, borcu yüksek özel sektör üzerindeki baskıyı artırma ve hayati önemdeki yabancı sermayeyi caydırma riski olduğu belirtiliyor.
İnan Demir: Türkiye'nin kısır döngüde kilitlenme riski var
Nomura'da gelişmekte olan piyasalar ekonomisti olarak görev yapan İnan Demir'in görüşleri şöyle:
"Liranın zayıflaması, şirketlerin ve bankaların bilançoları üzerinde büyük bir baskı oluşturacaktır.
"Yabancı alacaklıların Türkiye'de özel sektörün bilançosuna yönelik kaygıları muhtemelen sermaye akışının azalmasına yol açacak. Türk Lirası üzerindeki baskı daha da artacak. Bu nedenle Türkiye'nin kısır döngüde kilitlenme riski var."
Türk Lirası bu yıl Amerikan doları karşısında yüzde 20'den fazla değer kaybetti.
Ekonomi geçen yıl yüzde 7,4 büyüse de, enflasyon Haziran ayında yüzde 15'e yükseldi. Cari açığın gayri safi yurt içi hasılaya oranı da yüzde 6'nın üzerine çıktı.
Tüm bu verilerin hatırlatıldığı Financial Times'taki haberde Türkiye'de dün ekmeğe de yüzde 15 zam geldiği de belirtiliyor.
Aynı zamanda Taşıt Araçları Yan Sanayicileri Derneği (TAYSAD) Başkan Yardımcısı olan Albert Saydam da tam bu noktada, derneğin 400 üyesinin tümümün özellikle kur artışı yüzünden baskı altında olduklarını söylüyor.
Albert Saydam her yıl 4 bin ton doğal kauçuk ithal etmek zorunda olduğunu, bunun maliyetinin Ocak 2016'dan bu yana ikiye katlandığını vurguluyor.
'Uzmanlar tehdidin boyutu konusunda ikiye bölünmüş durumda'
Haber şöyle devam ediyor:
"Ekonomistlerin en büyük kaygılarından biri de bu. Türk Lirası'nın değer kaybetmesinin döviz cinsinden 300 milyar dolar borcu olan şirketler üzerinde baskı unsuru olduğunu söylüyorlar. Türk Telekom bu hafta, yılın ikinci çeyreğindeki zararının yaklaşık 1 milyar lira olduğunu açıkladı... Bankalardan, kredi borçlarını yeniden yapılandırmalarını isteyen çok sayıda yüksek profilli grup arasında Yıldız Holding de var.
"Batık kredilerin oranı yüzde 3 ile düşük bir seviyede olsa da sorunlu kredilerin gelecekte Türkiye'de bankacılık sektörü üzerinde de baskı oluşturmasından korkuluyor.
"Uzmanlar ise tehdidin boyutu konusunda ikiye bölünmüş durumda. Zira Türk bankaları 2000'lerin başındaki mali krizden sonra yeniden yapılandırılmışlardı. Sermaye yeterlilik oranları yüksek."
ING'de gelişmekte olan piyasalara yönelik kredi uzmanı olarak görev yapan Nick Smallwood, "Sistemin temelleri sağlam. Şimdilik, büyük şirketlerin çok azı sorunlar yaşadığından çok kaygılı değiliz" diyor.
Washington merkezli Uluslararası Finans Enstitüsü'nden Uğraş Ülkü ise Türk bankalarının geçici şokların üstesinden gelebileceklerini söylese de ekliyor:
"Eğer bu baskı ve piyasalardaki stres yoğunlaşırsa, er ya da geç bankaların kârları bundan çok olumsuz etkilenecektir."
BBC Türkçe