AB'nin genişleme sürecinin devam etmesi gerektiğini, ancak bunun
kontrol altında ve iyi anlaşılır bir şekilde gerçekleşmesinin şart olduğunu anlatan Chirac, bu konudaki tartışmaların ve görüş ayrılıklarının görmezden gelinmesinin, kamoyunun sorularını yanıtlamanın reddedilmesi anlamına geleceğini, böyle bir tavırın genişleme sürecini tehlikeye sokacağını söyledi.
Fransa, gelecek yıl
Bulgaristan ve Romanya'nın ''öngörüldüğü gibi'' AB'ye katılımının ardından, AB'nin 'hazım gücü'' tartışmalarını daha yoğun bir şekilde gündeme taşınakta kararlı gözüküyor ve söz konusu unsurun tanımının yapılmasını istiyor.
Paris, daha sonra yeni üyelere AB kapılarının açılmasından önce, genişlemenin getirdiği sorunların aşılmasını sağlayacak kurumsal reformların çözüme bağlanması gereği üzerinde duruyor. Chirac, Brüksel'deki değerlendirmesinde, ''AB'nin yeni üyeleri bünyesine almak için ihtiyacı olan siyasi, mali ve kurumsal yeteneklerin korunması ve güvence altına alınmasının önemine'' değindi.
Jacques Chirac, AB'nin genişlemesine kamuoyu desteği sağlanması, genişleme süratinin hazım yeteneği ile paralel olması gerektiğini de söylerken, ülkesinin gelecek yıllardan itibaren, AB'nin genişlemesine yönelik tüm kararları referanduma sunacağını belirtti.
Chirac, Paris'in bu tavırı izlerken, AB'nin
aday ülkelere karşı üstlendiği yükümlülükleri tekrar tartışmak veya adaylara yeni koşullar getirmek gibi bir niyeti bulunmadığını savundu.