Atilla'nın avukatlarından Victor Rocco ve Cathy Fleming tarafından mahkemeye sunulan dilekçede aynen şöyle denildi: “Sanık Reza Zarrab'ın 6 Eylül 2017 tarihinde mahkemeye sunulan 4 nolu ek iddianameden itibaren (Zafer Çağlayan ve Süleyman Aslan ile bazı Halkbank çalışanlarının da davaya sanık olarak eklendikleri iddianame) davaya fiilen müdahil olmuyor. Mesela, söz konusu bu iddianameye itiraz dilekçesi vermedi. İddianamelerde isimleri geçen diğer sanıkların da ABD'de yaşadıkları göz önüne alındığında, sadece Mehmet Hakan Atilla'nın yargılanmakta olan tek sanık olacağı izlenimi ortaya çıkıyor.”
ZARRAB İTİRAFÇI MI OLDU?
Zarrab ya da avukatları, Çağlayan ve Aslan'ın da davaya sanık olarak eklendikleri iddianameye yönelik herhangi bir itiraz dilekçesini mahkemeye sunmadılar; ancak ABD hapishane kayıtlarında Zarrab hala Brooklyn Federal Hapishanesi’nde tutuklu görülüyor. Savcılık, Zarrab'ın “ceza indirimi karşılığı anlaşma yoluna gittiğine” ilişkin herhangi bir belgeyi de henüz mahkemeye sunmadı.
ZARRAB'IN İTİRAFÇI OLMA İHTİMALİNİ ERDOĞAN DA DİLE GETİRMİŞTİ
Ancak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan geçtiğimiz günlerde Zarrab'ın savcılıkla anlaşıp, itirafçı olabilme ihtimalini gündeme taşımıştı. Erdoğan, 12 Ekim'de yaptığı açıklamada, isim vermeden Zarrab davasına atıfta bulunarak ABD'ye, “Benim kendi bankamın müdür muavinini hiçbir suçu olmadan tutuklayacaksın. Öbür yandan vatandaşımı hiçbir şey ortaya koymadan 2 yıl oldu alacaksın. Yargılayıp itirafçı olarak kullanmak isteyeceksin” sözleriyle yüklenmişti.
Erdoğan, 24 Ekim'de yaptığı açıklamada ise, “Vatandaşımızı itirafçı yapmanın gayreti içindeler, bu işler bittiği zaman dünyayı ayağa kaldırmasını biliriz” ifadesini kullanmıştı.
ATİLLA'NIN AVUKATLARI: “17-25 ARALIK SES KAYITLARI MAHKEMEDE KULLANILMASIN”
Atilla'nın avukatları mahkemeye sundukları dilekçede ayrıca, 27 Kasım'da başlayacak jürili duruşmada Savcılığın kanıt olarak kullanacağı Zarrab ile diğer sanıklar arasındaki telefon konuşmalarının “kabul edilemez” olduklarını ifade etti.
Dilekçede, telefon konuşmalarının “kanıt olamayacaklarının” en önemli gerekçesinin, bunların “ABD normlarına uygun şekilde kanıt zinciri altına alınmamaları” ile “kim tarafından ABD'deki New York Güney Bölge Federal Savcılığına ulaştırıldıklarının belli olmaması” olduğunu vurgulandı.
Atilla'nın avukatlarının dilekçesinde, telefon konuşmalarının şu nedenlerle kanıt olamayacakları sıralandı;
* Savcılık, sözkonusu telefon görüşmelerinin orjinal kayıtlarını değil,kopyalarını kanıt olarak ortaya koydu.
* Bu kayıtların kaynağı, kim tarafından yapıldığı açıklanmadı.
* Kayıtlar için ABD hukuk standartlarına uygun şekilde delil zinciri oluşturulmadı.
* Savunma, sözkonusu kayıtların gerçek olup olmadıklarını kontrol edemedi.
* Kayıtların bir bölümü kayıp. Atilla'nın lehinde delil olabilecek bazı kayıtları savcılık tarafından savunmaya verilmedi.
HAKİM, TAPELERİN KANIT OLUP OLMAMASINI TARTIŞMAK İÇİN İKİ TARAFI DURUŞMAYA ÇAĞIRDI
Hakim Berman, Atilla'nın avukatlarının yaptığı başvuruyu dikkate alarak, Savcılık ve sanık avukatlarını, telefon görüşmelerinin “kanıt olup olmayacağının” belirlenmesi için duruşmaya çağırdı.