Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), ekim ayına ilişkin sanayi üretim endeksi sonuçlarını açıkladı. Buna göre, takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretimi ekimde geçen yılın aynı ayına göre yüzde 5,7 azaldı.
Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretimi de ekimde bir önceki aya kıyasla yüzde 1,9 düşüş kaydetti.
ÇARKLAR TEKLİYOR: SANAYİ ÜRETİMİ EKİMDE DARALDI
Halk Yatırım Araştırma Direktör Banu Kıvci Tokalı, sanayi üretiminde ekimde hem arındırılmamış hem de takvim etkilerinden arındırılmış verilerde yıllık bazda daralma görüldüğünü dile getirerek, "Yaz döneminde yaşanan finansal türbülansın ekonomik aktivitede yavaşlatıcı etkisinin belirginleştiğini söyleyebiliriz. Ancak, finansal istikrarın tekrar oluşturulması doğrultusunda gözlenen iyileşmeye bağlı olarak, kasım ayına ait ilk tahminlerimiz, üretimdeki yıllık düşüşün yavaşlayacağı yönünde. Hizmetler ve tarım sektörüne dair öngörülerimizi de göz önüne aldığımızda, ekonominin genel daralma oranının yılın son çeyreğinde yıllık bazda yüzde 1'ler civarında kalabileceğine dair beklentimizi koruyor, 2018 büyüme tahminimizi yüzde 3,2'den yüzde 3'e indiriyoruz. 2019 yılına ait yüzde 2'lik büyüme tahminimizi ise koruyoruz" değerlendirmesinde bulundu.
Tokalı, ekim üretim verilerinin detaylarında, üretimdeki yavaşlamanın ara mallarında belirgin olduğunu belirterek, yatırım eğilimini yansıtan sermaye mallarındaki yıllık düşüşe karşın mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış aylık artışın dikkati çektiğini ifade etti.
Yüksek teknoloji ürünlerinin güçlü kalmasının kısmen rahatlatıcı bir görünüm sunduğunu bildiren Tokalı, "Sektörel bazda, üretimdeki yavaşlama inşaat, metal, otomotiv gibi alanlarda devam ederken, ekonominin diğer sektörlerini desteklemesi yönünden önemli olan kimya sektöründe yavaşlamanın belirginleşmesi orta vadeli görünüm açısından temkinlilik gerektiriyor" ifadelerini kullandı.
SON ÇEYREKTE SANAYİ ÜRETİMİ DARALABİLİR
Ekonomist Haluk Bürümcekçi de ekim ayında arındırılmamış sanayi üretim endeksinin yıllık bazda beklentiden fazla gerilediğini kaydetti.
Ekim ayında imalatçı sektörlerin ana girdisi olması nedeniyle sanayi üretiminin de öncüsü sayılan enerji ve altın hariç ara malı ithalatının euro bazında yıllık bazda yüzde 22,7 düşüş gösterdiğini anımsatan Bürümcekçi, çelik ve otomotiv gibi temel sektörlerde yıllık bazda üretim daralması görüldüğünü bildirdi.
Bürümcekçi, takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretim endeksinin ise yıllık bazda yüzde 5,7 düşüş kaydettiğini ifade ederek, "Bu gösterge için ortalama beklenti yüzde 3,7 azalış seviyesindeydi. Sıkça vurguladığımız gibi, yıldan yıla çalışma günü farklılıkları nedeniyle takvim etkisinden arındırılmış ve arındırılmamış ham veri arasında belli aylarda önemli farklar oluşabilmektedir, iş günü sayısının geçen yılın üzerinde olması nedeniyle bu etki belirgin olarak gözlenmiştir" değerlendirmesinde bulundu.
Takvim etkisinden arındırılmış endeksin üç aylık hareketli ortalamasının yıllık değişiminin negatif bölgeye geçtiğini dile getiren Bürümcekçi, şunları kaydetti:
"Aylık endekslerdeki oynaklık nedeniyle trend açısından daha net görüntü verdiğini düşündüğümüz, takvim etkisinden arındırılmış endeksin üç aylık hareketli ortalamasının yıllık değişimi Eylül 2017'de yüzde 12,9 ile 2011'den beri en yüksek seviyesine çıkmıştı. Sonrasında görülen kademeli geri çekilmenin ise sertleştiğini görüyoruz. Ekim ayında trend hızı yüzde 2,3 ile daralma bölgesine geçerken, üretimde ivme kaybının derinleştiğini göstermektedir.
Son çeyrekte sanayi üretimi yıllık bazda yüzde 3-4 aralığında daralabilir. TÜİK tarafından idari kayıtlara dayanılarak hazırlanan yeni sanayi üretimi endeksinin milli gelir serisi ile daha uyumlu olduğu bilinmektedir. Nitekim, sanayi üretim endeksi üçüncü çeyrekte yüzde 0,5 artmıştı, katma değer artışı yüzde 0,3 olarak açıklandı. Önceki üç çeyrekte yüzde 10,5, yüzde 9,9 ve yüzde 5 artışa karşılık katma değer artışı yüzde 9,3, yüzde 8,1 ve yüzde 4,2 olmuştu. Ekim gerçekleşmesi ise son çeyrekte üretim daralması görülebileceğine işaret ederken, kasım için de öncü göstergeler (ara malı ithalatı, PMI, kapasite ve RKGE, otomotiv üretimi) yıllık bazda daralmanın devam ettiğini düşündürmüştür. Sanayi üretimi ve katma değer arasında önceki çeyreklerde gözlenen ilişki nedeniyle üretimin son çeyrekte daralacak olması GSYH açısından olumsuz sinyal verirken, bunun yanı sıra iç talep ve yatırımlarda daralma da devam ettiğinden milli gelirde de 2016 üçüncü çeyrekten beri ilk kez yıllık bazda azalış görülme ihtimali çok yükselmiştir"
BÜYÜME ARALIĞI 2-2,5 ARALIĞINDA GERÇEKLEŞEBİLİR
Mevsimsellikten ve takvim etkisinden arındırılmış endeksin ise bir önceki aya göre yüzde 1,9 azalış gösterdiğine değinen Bürümcekçi, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Söz konusu göstergenin aydan aya büyük oynaklık göstermesi üretimdeki ana eğilimi belirlemekte zaman zaman zorluk çıkarmaktadır. Ayrıca, bu dalgalanmanın boyutu özellikle bayram gibi uzun tatillerin yıllık izin dönemleriyle çakıştığı (köprü etkisi) zamanlarda, kullanılan yöntemlerin arındırmayı yeterince sağlıklı yapamamasından kaynaklı olarak daha da büyümektedir. Bu nedenle, sanayi üretimi momentumunun gücünü ay bazında değerlendirmektense çeyrekten çeyreğe değişimlere bakmayı daha doğru buluyoruz."
Bürümcekçi, ikinci çeyrekte Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) yüklü faiz artışlarına yönelmesi sonucu kredi faizlerinin de yükseliş eğiliminde olmasıyla, tüm sektörlerde belirgin yavaşlamanın izlenmeye başlandığını belirtti.
Ayrıca, finansal koşulların da belirgin sıkılaştığı ve bankacılık kredi hacminin daralmaya başladığının görüldüğünü ifade eden Bürümcekçi, buna karşılık, yılın son iki ayı için geçerli olan vergi indirimleri, diğer teşvik ve tedbirlerin yanı sıra TCMB'nin makro ihtiyati duruşunu (zorunlu karşılıklar) gevşetmeye başlamasının bu zayıflamanın hızını sınırlayabileceğini anlattı. Bürümçekçi, "Bu yıl sonu büyümenin yüzde 2-2,5 aralığında gerçekleşmenin daha olası olduğunu düşünüyoruz" tahmininde bulundu.
artigercek