“Ankara, Türklerin güvensizliği tırmandıkça enflasyon anlatısını kontrol etmek için mücadele ediyor” başlıklı makalede Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) hakkında suç duyurusu yaptığı hatırlatıldı ve ENAG verileri ile TÜİK verileri arasındaki farkın altı çizildi.
ENAG verilerindeki fiyat artışının TÜİK’in verilerinden 2 kat daha hızlı olduğu belirtilen makalede, ENAG projesine öncülük eden Prof. Dr. Veysel Ulusoy’un görüşlerine de yer verildi.ENAG’ın aylık enflasyon oranı Ağustos’ta yüzde 4,06 olurken TÜİK verilerinde bu oran yüzde 1,12’ydi.
“İSTATİSTİKTE BİLE KUTUPLAŞMA VAR”
“Amacımız TÜİK aleyhine bir hamle yapmak ya da alternatif bir enflasyon oranı yaratmak değildi” diyen Ulusoy, “Türkiye’de her yerde kutuplaşma var, istatistikte bile…” dedi.
TÜİK, ENAG’ı TÜİK Kanunu’nun 6. maddesini ihlal etmekle suçluyor. Maddeye göre, istatistikî sonuçlar içeren araştırma faaliyetleri yürüten kuruluşlar, araştırmalarının sonuçlarını basın ve yayın yoluyla kamuoyuna açıklamaları hâlinde, araştırmanın kapsam, örnekleme yöntemi ve örnek hacmi, veri derleme yöntemi ve uygulama zamanını araştırma sonuçlarıyla birlikte kamuoyuna açıklamakla yükümlü.
Ulusoy ise ENAG’ın araştırma metotlarının hakemli bir dergide yer aldığını ve iddiaların asılsız olduğunu belirtti.Sadece Türkiye’de değil, her yerde enflasyon ölçütlerinin yanlış belirlendiğini belirten Ulusoy, “Cebindeki parayı ve sokaktaki fiyatlara göre herkes ENAG verilerinin Türkiye’deki enflasyonu yansıttığını biliyor.
İNSANLAR VERİLERE İNANMIYOR
Türkiye’nin bu yılın ikinci çeyreğinde yirmi yılın en hızlı ekonomik büyümesini kaydettiğini hatırlatan yazıda enflasyon ve işsizliğin çift haneli seviyelerde kalması ve çoğunluğun resmi rakamlara olan inancını kaybetmesi nedeniyle birçok Türk’ün bu büyümeden pay alamadığı belirtildi.
Yazıda halkın TÜİK verilerine inanmadığına ilişkin de anket verileri sunuldu. Aksoy araştırma anketine göre katılımcıların yarısından fazlası ikinci çeyrek büyüme verilerine, Metropoll anketine göre ise katılanların yüzde 82’si mayıs ayındaki enflasyon verilerine inanmadığını hatırlatıldı.
FIRSATÇILAR SUÇLANIYOR
Analizde, “Dünyanın dört bir yanındaki ekonomiler, pandemi sırasında artan tüketici talebi ve arz kısıtlamalarının sebep olduğu enflasyonla boğuşuyor ama Türkiye’de Erdoğan yükselen maliyetler için ‘fırsatçıları’ suçluyor” ifadeleri kullanıldı.
Hükümetin yaptığı fiyat denetimleri için “Hükümet acı reçeteyi yüklenmemek için semptomlarla savaşıyor” yorumunda bulundu. Enflasyonu dizginlemek için “çok daha yüksek faiz oranları ve bütçe kesintileri gerektirdiğini belirten Yeşilada, Kira ve gıda enflasyonunun ise yapısal sorunlardan kaynaklandığını ifade etti.
ERDOĞAN FAİZ DÜZENLEMESİ İÇİN BASTIRIYOR
Analizde yüksek fiyat artışlarına para politikası aracılığıyla müdahale konusundaki fikir ayrılıklarına da yer verildi.
Faiz oranlarını belirlemek için toplanacak olan merkez bankasının yüksek enflasyona rağmen, Erdoğan’ın borçlanma maliyetlerini düşürme baskısı altında olduğunu belirten haberde Erdoğan’ın faiz konusundaki görüşlerini paylaşan Şahap Kavcıoğlu’nun Merkez Bankası başkanlığına atandığı hatırlatıldı.
Analizde şu ifadelere yer verildi:
“Erdoğan uzun süredir ekonomi politikası üzerinde sıkı bir kontrol uyguluyor. Üst düzey yetkilileri kararnameyle işe alıp işten çıkarıyor. 2019’dan bu yana üç merkez bankası başkanını faizleri yeterince hızlı düşürmediği için görevden aldı ve ardından para politikasının yönüne ilişkin belirsizlik, liranın dolar karşısındaki değerini düşürdü”