Devletlerin kurulması ve tanınması ile ilgili iki teori mevcut. Birincisi açıklayıcı teori, ikincisi ise kurucu teoridir.
Açıklayıcı teoriyi savunanlara göre, Montevideo Sözleşmesi'nde beyan edilen devlet olma tanımına uyulduğu takdirde devlet olarak kabul edilebilinir. Sözleşmede devletin oluşumunu sağlayan unsurlar şöyle sıralanmıştır: Daimi bir nüfusa sahip olmak, tanımlanmış bir ülkenin bulunması, kendi hükümetine ve diğer devletlerle ilişkiye girme yetkinliğine sahip olunması.
Sözleşmede devletlerin siyasi varlığının diğer devletlerin tanınmasına bağlı olmadığı belirtilirken şu ifadelere yer veriliyor:
"Bir devlet tanınmadan önce de bütünlüğünü ve bağımsızlığını savunma, korunmasını ve refahını sağlama ve dolasıyla uygun gördüğü şekilde örgütlenme, çıkarlarına göre yasa çıkarma, kamu hizmetlerini yönetme ve mahkemelerinin yargı yetkisini ve yeterliliğini belirleme hakkına sahiptir."
Kurucu teori ise bir devletin ancak diğer devletler, dünyanın geri kalanın da bu yapıyı devlet olarak tanıması halinde devlet olarak nitelendirilebileceğini savunuyor, modern devlet olmayı hem uluslararası hukuk hem de diplomasi ile ilintili olarak tanımlıyor.
Filistin'in durumu ne?
Kimi, Filistin'in bir devlet için gerekli şartlara sahip olduğunu, kimi de Montevideo Sözleşmesi'nde belirtilen tanımın şartlarını karşılamadığını savunuyor.
Bazı uzmanlar ise Montevideo Sözleşmesi'nin esas alınmasına karşı çıkıyor, Filistin topraklarının devlet statüsü kazanmak için en iyi umudunun uluslararası tanınma olduğunu savunuyor.
Hangi devletler Filistin'i devlet olarak tanıyor?
Bir devletin Birleşmiş Milletler'e (BM) üye olabilmesi için BM Güvenlik Konseyi'nin 15 üyesinin en az dokuzunun bunu onaylaması gerekiyor. Ayrıca Konsey'in beş daimi üyelerinden biri bu talebi veto ettiğinde ilgili ülke BM'ye üye olamıyor.
Daimi üyeler Çin, Fransa, Rusya, ABD ve İngiltere. Beş daimi üyeden üçü, yani ABD, Fransa ve İngiltere, Filistin'i devlet olarak tanımıyor ve İsrail ile ihtilaf barışçıl yollardan çözümlenmediği müddetçe de tanımayacaklarını söylüyor.
Avrupa Birliği (AB) üyeleri arasında da ortak bir tutum yok. 27 üyeden dokuzu Filistin'i bir devlet olarak tanıyor. Bu ülkelerin neredeyse tamamı, Birliğe üye olmadan önce Filistin'i devlet olarak tanımış, eski Sovyetler Birliği ülkeleri. Birlik üyesi olup da Filistin'i devlet olarak tanımış tek üye ise İsveç.
Filistin Özerk Yönetimi'nin BM'ye "üye olmayan gözlemci devlet" statüsü için yaptığı başvuru 2012 yılında kabul edildi. Bu sayede BM Genel Kurul toplantılarına katılabiliyor, ayrıca New York'taki BM merkezinde ofis bulundurma hakkına sahip.
2012'de verilen bu statü nedeniyle Filistin'e savaş suçları için bireyleri yargılayabilen tek daimi uluslararası mahkeme olan Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne (UCM) 2015'te üyelik verilmişti.
Bu üyeliği UCM'ye Filistinliler tarafından ya da Filistin topraklarında işlenen suçları soruşturma yetkisi veriyor. 2021 yılında dönemin Savcısı Fatou Bensouda da UCM'nin Filistin topraklarındaki duruma ilişkin soruşturma başlattığını duyurmuştu. İsrail'in sert bir dille kınadığı soruşturma halen devam ediyor.
Tanınma, nasıl bir fark oluituruyor?
Filistin'in BM'de gözlemci devlet statüsü olmasına rağmen Genel Kurul oylamalarına katılamıyor. Örneğin, ne İsrail-Hamas ihtilafı ile ilgili ateşkes çağrısının yapıldığı, ne de insani ateşkes ilan edilmesi çağrısının yer aldığı karar oylamalarında oy kullanamadı. Bu arada ilk karar kabul edilmezken, ikincisi oylamada kabul edildi.