Türkiye Barolar Birliği(TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu, Bank Asya'nın TMSF'ye devrine tepki göstererek, "Bank Asya'ya el konulması şartları 3 yıl önce yoktu da şimdi mi başladı?" diye sordu.
Hacı Bektaşı Veli 100. Yıl Cemevi'nde düzenlenen Cumhuriyet ve İnanç Özgürlüğü konulu konferansı öncesi basın mensuplarının sorularını cevaplandıran TBB Başkanı Metin Feyzioğlu, BDDK'nın Bank Asya'yı TMSF'ye devretmesini yorumladı. Yıllarca bilinen bir durum gerekçe gösterilerek yıllar sonra ortak yapısını bildirmiyor diye Bank Asya'nın içine, yönetime bilirkişileri koymak suretiyle ciddi bir denetim getirildiğini hatırlatan Feyzioğlu, şimdi de el konulduğunu vurguladı. Yukarıdan verilen komutlarla kendilerinden olmadıklarını düşündükleri kim varsa onları bastırmak veya mali kaynaklarını kesmek, haber alma haklarını insanların elinden alma, özgürlüklerini elinden alma gibi bir uygulamanın söz konusu olduğuna vurgu yapan Feyzioğlu, "Doğruya doğru yanlışa yanlış demek zorundayız. Bank Asya'ya el konulması şartları örneğin 3 yıl önce yoktu da şimdi mi başladı? 3-5 yıl öncesi vardıysa niye daha önce el konulmadı, yoktuysa niye bugün el konuluyor? Bir değişiklik yok çünkü. Tamamen siyasi iradenin, anayasaya göre sorumsuz olması gereken bir kişinin kelimenin diğer anlamıyla sorumsuzluğudur." dedi.
'O TERÖR ÖRGÜTLERİNİN İŞLEDİKLERİ SUÇ DEĞİL Mİ? SUÇ. ONA SİLAH YARDIMI YAPAN SUÇA İŞTİRAK ETMİŞ OLUR MU? OLUR'
MİT TIR'ları hakkında yayın yasağı konulması ve Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar hakkında soruşturma açılması konusunda ise Feyzioğlu, "Bu TIR'ların kapakları açıldı içeride mühimmat, silah bulundu mu, bulundu. Bu silahlar yurt dışında bir devlete, bir uluslararası anlaşma kapsamında giden silahlar mıydı, hayır. Nereye gidiyordu? Türkmenlere gitmediğini çok açıkça ifade ediyorlar, yolu farklı. O zaman IŞID veya El Kaide, El Nusra bağlantılı bir örgüte gittiği çok güçlü bir ihtimal. Peki bu terör örgütleri ne yapmakta bulundukları yerlerde? Kafa kesmekte, Alevi, Şiileri öldürmekte, köleleştirmekte kadınları köle pazarlarında satmakta. O zaman bu silahları Türkiye'den yasadışı yollarla yurt dışına çıkarılması suç değil mi, suç. O terör örgütlerinin işledikleri suç değil mi, suç. Ona silah yardımı yapan suça iştirak etmiş olur mu, olur. Peki burada bir hukukçu olarak hepimiz soruyoruz tüm bunlar suç da bu silahları kime nereye götürüyorsun diye sormak mı suç? Tüm bunları görmeyip de bunu halkı bilgilendirmek amacıyla haber yapan mı suçlu?" diye sordu.
'SUÇLAMALARI ÖRTBAS ETME ÇABALARI DAHA DA BÜYÜK KUŞKULARA YOL AÇMAKTA'
MİT TIR'ları konusunda halkın üstün menfaatinin bilgilenmek olduğunun altını çizen Feyzioğlu, "Ne demek basın yasağı getirmek, ne demek dosyayı halktan kaçırmak söz konusu bile olamaz. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne, anayasaya, kanuna açıkça aykırıdır bu yapılan. Bir husus buradan dile getirelim; uluslararası mahkemelerde Türkiye'den bir tek kamu görevlisinin dahi insanlığa karşı suç işlemiş olmakla itham edilmesi, suçlanması Türkiye Cumhuriyeti tarihinde hiç görülmemiş şekilde bize darbe vurur, Türkiye Cumhuriyeti devletine ve milletimize darbe vurur, boynumuzu büker. Bunu hiç kimsenin yapmaya hakkı yoktur. Bu suçlamaları örtbas etme çabaları daha da büyük kuşkulara yol açmaktadır. Ben sayın cumhurbaşkanının çok sevdiği bir cümleyle cevap vereyim. Bunu Ergenekon ve Balyoz davaları sürecinde sıklıkla tekrarlardı bu nakaratı. 'Abdestinden şüphe etmeyenin namazından niye şüphesi olsun?' diye. Ben de soruyorum bu TIR'lar yasal yollarla gidiyorsa, içindeki silahlar yasal bir amaçla kullanılacaksa 'abdestinden şüphe etmeyen niçin namazından şüphe ediyor?' Burada bir suçluların telaşı hali mi vardır? Soracağım bu." ifadelerini kullandı. CİHAN