Problemleri çözme adına ortaya koyulan ciddiyet ve samimiyet, çoğu zaman kabiliyetin önüne geçer ve siyasetçiyi saygın kılar. İşte bu sebeple
halk bazı siyasilere oy vermese bile takdir eder. Merhum
Bülent Ecevit, bu anlamda sağ seçmenin gözünde büyük çoğunlukla böylesi bir yere sahip.
Karşı tarafı
tahrik etmek için bile ciddiyet gerekir. Söylenen sözler ne kadar ağır olursa olsun muhatabınız tarafından
kale alınmanın ön şartı ciddiyettir. Sulandırılmış ifadeler zamanla kişiyi değersiz, söylenileni önemsiz kılar. Israrla akla aykırı sözler söyleyenlere, insanlar güler geçer. Bir süre sonra “
ilahi sende” sözleri duyulmaya başlanır ki bu kişinin ve pek tabiî ki siyasetçinin işinin bitmesi anlamına gelir.
Türk siyasi hayatı; bir zamanlar her söylediği olay olan, ama zamanla sadece insanlara tebessüm ettiren kişiliklerle dolmaya başladı. Yıllarca halkın kurtarıcı olarak gördüğü, baş tacı ettiği pek çok isim, bugün sadece mizah unsuru olarak ortada dolaşıyor.
Bağımsız Tunceli Millet
vekili
Kamer Genç bu noktada tam bir idol.
Genç’in
TBMM kürsüsünden ettiği laflar başka bir isim tarafından zikredilse meclis koridorlarında istenmeyen hadiselerin yaşanması kuvvetle muhtemeldi. Ama olmadı. Genç; dine, inancın gereği takılan başörtüsüne, isim vererek hatta “karı” ifadesini kullanarak Cumhurbaşkanı ve
Başbakan’ın eşlerine yaptığı aşağılamaya rağmen, sadece salonda uğultu meydana getirebildi, hepsi o kadar.
“Bu sorunun nasıl çözüleceğini ben size söyleyeyim. Cumhurbaşkanı Gül'ün karısı, Başbakan Erdoğan'ın karısı ve bakanların karısı çekip başlarındaki örtüyü atsınlar.
Üniversite kapılarındaki
genç kızlara desinler. 'Vallahi de billahi de biz yanlış biliyorduk. Bu dinin emri değildir' desinler bu sorun çözülür"
Başörtüsü özgürlüğü ikinci oylamasında ise
Kamer Genç acı finali yaptı. Genç vekilleri kışkırtmaya çalıştı ama…
“Ben bugün burada tek bir milletvekili olmasaydım var ya bu kürsüyü işgal ederdim. Bu yasayı çıkarttırmazdım. Buradan muhalefet partisi vekillerine sesleniyorum. Gelin bu kürsünün etrafında toplanalım. Bu yasayı buradan çıkarmayalım. Bu ülkenin gerçek laikliği savunanları lafla yapılmaz. Eylemle olur. Muhalefet partisindeki arkadaşlara sesleniyorum. Gelin buraya toplanalım. Bana
destek verin. Bunun mücadelesini verelim. Maddeyi çıkaralım. Rica ediyorum. Buraya gelin."
Sonuç; vekiller sadece güldü. Kimse kürsüye çıkmadı. Tek bir vekil bile. Ak Parti’li MHP’li
CHP’li DTP’li tek vekil Genç’in provokasyonuna gelmedi.
Milletin vekilinin ağzından çıkan bu ifadelerin kavgaya sebep olmamasının tek bir izahı var. O da Kamer Genç’in daha önce verdiği beyanlar.
Genç, büyük
Ankara Oteli havuzunun açılışında; “Oh be, şu viskinin tadı ne güzel. Viski içince kendimi daha iyi
Müslüman hissediyorum." diyen bir siyasetçi. Genç konuşurken
Meclisi dolduran vekiller ve ekranları başında bu talihsiz sözleri duyan insanlar meseleye böyle bakıyorlar.
Konuşmayı yapan siyasetçinin inandırıcılık ve ciddiyet problemi var.
Kamer Genç yıllar önce bu noktada kredisini tüketmiş bir isim. Hayal adındaki bir dansöz ile oğlunun Or-An Sitesi'ndeki evinden çıkarken gazetecilerle arasında geçen
diyalog hala hafızalarda. "
Cumhurbaşkanlığı seçimlerine burada mı hazırlanıyorsunuz?" şeklindeki soruya, "Yav, oğlumun çiçeklerini sulamaya gelmiştim" dediği an Genç’in ciddiyet ve inandırıcılığı yer ile yeksan oldu.
Türk siyasetinin bazı kilometre taşı isimleri hızla “Genç”leşiyor. 367 tartışmalarında takındığı tutumla kafalardaki
Hüsamettin Cindoruk imajını yıkan deneyimli siyasetçi, başörtüsü konusunda söylediği sözlerle geri dönülmez bir yola girdi.
“Eşleri başörtülü anayasa
mahkemesi üyeleri oylamaya girmesin” gibi çok tahrik edici bir çözüm öneren Cindoruk “cin” fikirli olmakla suçlandı. Mahkeme üyelerini aşağılayan ve töhmet altında bırakan açıklama mizah konusu yapıldı. Meselenin ağırlığını bir kenara bırakan insanlar maalesef eski meclis başkanıyla alay etti.
Mesnetsiz iddialar ve hakkaniyetten uzak sözler kişinin halk nezdinde ki kredisini yerle bir eder.
CNN Türk Televizyonu’nda verdiği
mülakat Cindoruk’un “Genç”leştiğinin ispatı olarak tarihe geçti.
En hızlı “Genç”leşen siyasetçi CHP lideri Deniz
Baykal.
“
Anayasa yapmak için değil, Anayasa'yı uygulamak için seçildik. Anayasa yeniden yapılamaz mı? "Elbette yapılır. Düşmanı atarsın, devleti yeniden kurarsın. Bayrağı dikersin. Parayı bastırırsın. Yapanlar yapmış... İhtilali yaparsın. İdamı göze alırsın... Anayasa toptan yenilenir"
Kabadayı üslubu hakim konuşmada. Birilerine güvenen bir efelenme seziliyor. Ancak “germe” konusunda mahir Baykal’ı bu sertlik dahi istediği amaca ulaştıramıyor. Tehdidin
tehlike olarak algılanmamasının sebebi mülakattaki ciddiyetten yoksun tavır ve halkın zihninde oluşan “daha önce de çok şey söyledin ama bir şey olmadı” düşüncesi.
Çok değil bundan iki yıl önce Baykal bu sözleri sarf etse
Türkiye ayağa kalkar ekonomide dalgalanma olurdu. Ama bugün, yargıya taşınması gereken beyanat hakkında kimse konuşma ihtiyacı dahi hissetmiyor.
Din ulemalığına soyunan, birkaç dakika sonra
laiklik nutukları atan,
demokrasi diye haykırırken askerin yaptığı anayasa için “biz sadece anayasayı uygulamak için seçildik” diyebilen biri haline geldi Baykal. Böylesi bir haleti ruhiye 70 yaşındaki tecrübeli siyasetçinin ciddiyetini zamanla kemirdi ve yok etti.
1938 doğumlu Baykal yaşını göstermeyen dinç bir siyasetçi. Zaten genç görünmekte problem yok. Tehlikeli olan“Genç”leşmek.