Yüksek enflasyona rağmen faizleri indirip faiz yükünü azaltacağını düşünen iktidarın faiz faturası giderek katlanıyor. Orta vadeli program hedeflerine göre, bu yıl faize her gün 520 milyon, her saat başı da 21.7 milyon lira ödeyen tüm kamu kurumları, seneye günde 691 milyon, her bir saatte de 28.8 milyon lira rantiyeye para aktarmak zorunda kalacak. Halktan toplanan paralar, her bir dakikada 479 bin lira, her bir saniyede de 8 bin lira faiz adı altında rantiyeye ödenecek.
GÜNLÜK 151 MİLYONDU
Devletin faize her bir günde ödediği para 151 milyon liraydı. Aynı tarihte faize saatte 6.3 milyon lira, dakikada 105 bin lira ve saniyede de bin 747 lira akıyordu. Günlük faiz ödemesi 2020'de 389 milyonu, bu yıl ise 520 milyon lirayı aştı. İlave borçlanma yapılmasa dahi devletin her gün ödeyeceği faiz faturası seneye 690 milyonu, 2023'te 834 milyonu ve 2024 yılında da 918 milyon lirayı aşacak. Faize saat başı ödenen para seneye 29 milyona, 2024'te 39 milyona dayanacak. Saniyelik faiz ödemesi seneye 8 bin liraya, 2024'te 11 bin liraya fırlayacak.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir konuşmasında “Ekonomide her kötülüğün anası faizdir. Faiz zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapar” demişti. Erdoğan geçtiğimiz günlerde de “Faizi mutlaka düşürmemiz gerekir” diyerek Merkez Bankası'na mesaj vermişti.
FAİZE SANİYEDE AKAN PARA ASGARİ ÜCRETİ DE KATLADI
2015 yılında asgari ücret net bin lira, devletin faize saniyede ödediği para bin 747 liraydı. O tarihte saniyede bir, asgari ücretin 1.7 katı para faize gidiyordu. Bu yıl ise faize saniyede akan 6 bin 25 lira, 2 bin 825 liralık asgari ücretin 2.13 katının üzerine çıktı. Yapılan hesaplamalara göre 2023 yılında her bir saniyede faize 7 bin 994 lira para ödenecek. Eğer seneye asgari ücrete yüzde 32'nin üzerinde bir zam yapılarak 3 bin 750 liraya çıkarılmazsa saniyelik faiz asgari ücretin 3 katı seviyesine dayanmış olacak.
BAŞKAN DEĞİŞİMLERİ GÜVEN KAYBINI ARTIRDI
2016 yılından itibaren dövizin hızla yükselmesi, ekonomi yönetiminin zayıflaması, Merkez Bankası başkanlarının sık sık değiştirilmesi, yabancı yatırımcılar nezdinde yaşanan güven kayıpları faiz yükünün hızla artmasına yol açtı. Döviz ve altınla yapılan borçlanmalar ile değişken faiz tuzaklarının da etsisiyle devletin faiz yükü katlanarak arttı.