ABD'de 2016 cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından Facebook’taki sahte haberlerin yayılması, kamuoyunun endişesi haline geldi. Yanlış bilgi ticareti yapan yayıncıların platformda büyük izleyiciler kazanabildikleri daha önce defalarca ortaya çıkarılmıştı. Son olarak New York Üniversitesi ve Fransa’daki Université Grenoble Alpes’teki araştırmacılar tarafından hazırlanan hakemli bir çalışma, Ağustos 2020’den Ocak 2021’e kadar, yanlış bilgi yaymakla tanınan haber yayıncılarının; sitede altı kat daha fazla beğeni, paylaşım ve etkileşim aldığını ortaya çıkardı.
Sözcü'de yer alan habere göre Veri, Demokrasi ve Politika Enstitüsü Direktörü Rebekah Tromble, çalışmanın, yanlış bilgilendirmenin Facebook’ta rahatlıkla kendine yer edindiğini ve ilgili bir hedef kitle bulduğunu söyledi. Facebook ise bu iddialara; raporun içerikle etkileşime giren insan sayısını ölçtüğünü, ancak bunun onu gerçekten görüntüleyen insan sayısının bir ölçüsü olmadığını söyledi.
İDDİALARI REDDEDİYOR AMA ŞEFFAF OLAMIYOR
Facebook sözcüsü Joe Osborne ise konuyla ilgili şu açıklamaları yaptı: “Bu rapor çoğunlukla insanların içerikle nasıl etkileşime girdiğine bakıyor ve bu, Facebook’ta o gönderiyi kaç kişinin gerçekten gördüğüyle karıştırılmamalı. Facebook’ta en çok erişilen içeriğe baktığınızda, durumun bu çalışmanın ileri sürdüklerinden çok daha farklı olduğunu görebilirsiniz.”
Çalışmanın yazarları, haberlerin doğruluğunu inceleyen NewsGuard ve Media Bias/Fact Check isimli iki kuruluşun kategorizasyonlarını temel aldı. Her iki grup da binlerce Facebook yayıncısını, en soldan en sağa değişen siyasi eğilimlerine ve güvenilir ya da güvenilmez haberleri paylaşma eğilimlerine göre kategorize etti. Ekip daha sonra bu sayfalardan 2.551 tanesini aldı ve sol eğilimli Occupy Democrats ve sağ eğilimli Dan Bongino ve Breitbart gibi yanlış bilgilerle bilinen yayıncıların sayfalarındaki gönderilerin etkileşimlerini gerçek yayıncıların gönderilerinin etkileşimleriyle karşılaştırdı.
“ARA SIRA KÜÇÜK ŞEYLERİ YANLIŞ ANLIYORUZ”
Araştırmacılar ayrıca, istatistiksel olarak yanlış bilgi artışının politik olarak tarafsız olduğunu da buldular; ancak çalışma, sağdaki yayıncıların diğer siyasi kategorilerdeki yayıncılardan daha fazla yanıltıcı bilgi paylaşma eğiliminde olduğunu buldu.
Occupy Democrats’ın kurucu ortağı ve başkanı Rafael Rivero, rapordaki metodolojiyi merak ettiğini ve yanlış bilgi yayılmadığını söyledi. Rivero yaptığı açıklamada, “Ara sıra küçük şeyleri yanlış anlıyoruz ve hemen düzeltmeler yapıyoruz; ancak okuyucularımızı asla kasıtlı olarak yanlış yönlendirmeyiz” dedi.
Washington Post’un yanlış bilgilerin yayılmasında katkısı olduğunu iddia ettiği yayıncılardan biri olan Bongino ise bir Twitter mesajında, Washington Post’un Amazon çalışanlarının pet şişelere idrar yapmaya zorlandıkları haberine atıfta bulunarak şunları yazdı: “Saçma bir çiş skandalını destekleyen bir gazete için çalışırken, tek bir güvenilir örnek vermeden beni yanlış bilgi yaymakla suçlamak, 2021’de gazetecilik zirvesi. Utanman gerektiğini söylerdim ama Washington Post için çalışmak seni utanmaktan aciz kılıyor.”
ELEŞTİRİLER PANDEMİ DÖNEMİNDE SERTLEŞTİ
Uzun süredir Facebook’un kullanıcıların bakış açılarını değiştirdiği; yanıltıcı, kışkırtıcı içeriği ana akım haberlerden çok daha fazla öne çıkardığı eleştiriliyor. Kongre üyeleri ve Silikon Vadisi mühendisleri tarafından Sosyal İkilem (The Social Dilemma) gibi filmlerde yinelenen bu iddia, pandemi sırasında da oldukça ilgi gördü.
Covid-19 ve aşılar hakkındaki komplo teorileri viral hale geldi ve çok sayıda Amerikalı’nın görüşlerini etkiledi. COVID States Project tarafından yakın zamanda yapılan bir anket, ABD’li Facebook kullanıcılarının herhangi bir başka tür haber tüketicisine göre aşı olma olasılıklarının daha düşük olduğunu buldu.
ARAŞTIRMACILARI KISITLIYOR, BİLGİ PAYLAŞMIYOR
Başkan Biden, temmuz ayında Facebook gibi platformlarda Covid ile ilgili yayınlanan yanlış bilgilerin insanları öldürdüğünü bile söyledi. Geçtiğimiz aylarda ise Beyaz Saray, platformdaki Covid ile ilgili yanlış bilgilerin boyutu hakkında defalarca Facebook’tan bilgi istedi, ancak şirket bunu sağlamadı.
Sosyal medya platformunun bu konudaki şeffaflığına gölge düşüren bir diğer hareket ise araştırmacıları kısıtlaması. NYU araştırmacısı Laura Edelson gibi pek çok araştırmacının platformda yayınlanan reklam ve gönderilerle ilgili verilere ulaşımını engelledi. Edelson, Facebook’un geçen ay NYU Ad Observatory adlı projesini durdurması nedeniyle, platformdaki yanlış bilgilerin erişimini ve etkisini incelemeye devam edemeyeceğini belirtti.
Daha az şeffaf hale geldiği yönündeki eleştirilere yanıt olarak, Facebook kısa süre önce her çeyrekte platformdaki en popüler içeriği gösteren yeni bir şeffaflık raporu yayınlamaya başladı. Ancak raporlardan biri sansürlendi ve bu da eleştirileri daha da artırdı.
Edelson’ın ekibi, araştırmayı yürütmek için CrowdTangle adlı Facebook’a ait bir iş analitiği aracı kullanıyordu. Araç genellikle gazeteciler ve araştırmacılar tarafından gönderilerin popülerliğini izlemek için kullanılıyor. Ancak CrowdTangle’ın bazı sınırları var: Araç, belirli bir gönderinin kaç beğeni ve paylaşım aldığını paylaşıyor, ancak gönderiyi kaç kişinin gördüğünü açıklamıyor.