Erdoğan’ın paramiliter silahlı örgütü SADAT’ın kurucusu emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi’nin üzerindeki gizem perdesi aralanıyor. Erdoğan’ın askerî konulardaki başdanışmanı olan Tanrıverdi’nin 15 Temmuz sonrası hayata geçirilen dikta uygulamalarındaki rolü biliniyordu. Kendisi de açık açık itiraf etmişti.
Tanrıverdi, Mehdi’nin gelişi için ortam hazırlama faaliyetleri yürüttüklerini belirterek, harp okullarının ve askeri okulların tamamının Milli Savunma Bakanlığı’na bağlanması, Jandarma Genel Komutanlığı’nın İçişleri Bakanlığı’na bağlanması, Yüksek Askeri Şura’nın yapısının değiştirilmesi, Askeri Yüksek Yargı’nın kaldırılması ve askerî liselerin kapatılmasının kendi talepleri sayesinde olduğunu anlatmıştı. Başkanlık sisteminin getirilmesini kendilerinin de teklif ettiğini belirtmişti Tanrıverdi. Meğer, Erdoğan’ın “Allah’ın lütfu” olarak nitelediği 15 Temmuz’dan sonra hayata geçirdiği hemen hemen tüm diktatörlük icraatlarını hazırlayan kişi, bizzat başdanışmanı Adnan Tanrıverdi’ymiş.
Öte yandan, Tanrıverdi’nin kurucusu olduğu ASDER’nin Başkanı Nevzat Tarhan’ın 15 Temmuz akşamı kendilerine mensup bin subay ve astsubayın tankların paletlerini takoz koymak, periskopları köreltmek ve mazot hortumlarını keserek kullanılamaz hale getirmek için meydanlara çıktığı şeklindeki açıklamasını hesaba kattığımızda, tablo daha net hale geliyordu.
15 Temmuz’un öncesinde, icra esnasında ve akabinde yapılacak olan faaliyetler çok öncesinde tespit edilmiş, planlar hazırlanmış. SADAT ile ASDER’i farklı düşünmek mümkün değil. Zira, her ikisinin de kurucuları, yöneticileri ve üyeleri hemen hemen aynı. Bu yüzden, Tarhan’ın itirafıyla anlaşıldığı üzere, o gece meydanlara çıkan SADAT’çı eski subay ve astsubayların neler yaptığı ve kimleri katlettiği ortaya çıkarılmadan 15 Temmuz gerçekleri aydınlatılamaz.
Nevzat Tarhan gibi kendisi de bir psikolojik harp uzmanı olan Tanrıverdi’nin Erdoğan’la tanışıklığının 1992’de daha kendisi TSK’da general rütbesinde görevdeyken başladığı ve ilişkilerinin her zaman fahri ya da resmi danışmanı olarak çok yakın bir şekilde devam ettiği gerçeğini de unutmamak lazım. Tanrıverdi’nin 15 Temmuz tiyatrosundaki rolüne dair birçok şüphe varken, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın yaptığı son açıklama, tam anlamıyla şüpheleri ortadan kaldırdı, herkese hakikati kuşku götürmez bir şekilde gösterdi. Artık net bir şekilde göründü ki, Tanrıverdi 15 Temmuz tiyatrosunun senarist ve icralarından biriymiş.
Özdağ, Ankara’dan İstanbul’a gitmek üzere havalimanında VIP’te otururken Tanrıverdi ile karşılaştığını ve ona, “Siz Özel Harp’teyken orada ‘isyan bastırma’ ile ilgili bir bölüm vardı, o bölümün başındaydınız, 15 Temmuz gecesi askerî birliklerin önüne çekilen otobüs, kamyon vs’yi siz mi organize ettiniz” diye sorduğunu belirtti.
Tanrıverdi’nin itirafını ise şöyle aktardı: “Gülümsedi, kabul ederek başını salladı, sonra sohbet devam etti ve “Aslında askerî birlikleri ele geçirmekle ilgili daha önceden sivil insanlarla bir çalışmamız da vardı, bunu haber almışlar ve askerî birliklerin siviller tarafından ele geçirilmesini engellemeye yönelik bazı eğitimler yapılmış” dedi, ben de “Allah Allah çok ilginç” dedim, sonra “Çalışmalar devam ediyor mu” diye sordum, “Ediyor” dedi. ”
Tanrıverdi bu itirafı, Özdağ’ı AKP milletvekili sandığı için yapmış. Özdağ’ın AKP’li olmadığını öğrenince de çok şaşırmış. Özdağ, Tanrıverdi ile yaptığı bu konuşmanın tarihini vermiyor. Ancak MHP’den İYİ Parti’ye, oradan da Zafer Partisi’ne olan süreci ve medyadaki tanınırlığı açısından bakarsak, bu süreçlerden önce yaşandığını, 4-5 yıllık bir mazisi olduğunu tahmin edebiliriz.
Ümit Özdağ neden bildiklerini saklıyor
Zamanı çok önemli. Çünkü, Ümit Özdağ’ın 15 Temmuz’a dair bu çok önemli bilgiyi yıllarca kamuoyundan sakladığı da anlaşılıyor. Neden sakladı? Çünkü o da tiyatronun, Hizmet Hareketi’ne yönelik kumpasın deşifre olmasını istemiyor. 2017 yılının Temmuz ayında da, Erdoğan’ın 15 Temmuz’u ve tarihini önceden biliyor olduğunu ve önlemlerini aldığını belirtmiş, iddiasına dair belgeleri de açıklayacağını söylemişti. Ancak arkasını getirmedi. Son dönemde İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile kavgaya tutuşup Erdoğan’dan da “Ajan artığı” sözlerini işitince, biraz intikam, biraz da aba altından sopa gösterme sadedinden Tanrıverdi’nin 15 Temmuz itirafını kamuoyuna açıklayıverdi. Tanrıverdi ise Özdağ’ın kendisiyle ilgili bu çok önemli ifşasını hâlâ yalanlamadı. Suskunluğa büründü. Özdağ, Tanrıverdi’nin yalanlaması halinde yanlarında bulunan ve konuşmaya şahit olan koruma polisinin devreye girebileceğini açıklamıştı. Tanrıverdi şimdi gündemin değişmesini, hadisenin de çarçabuk unutulmasını bekliyor.
Peki, bu çok önemli itirafla ilgili olarak savcılar ne yapıyor? Elbette hiçbir şey yapmıyorlar. Ne yaptılar ki bugüne kadar 15 Temmuz’un üstünü örtmekten başka? Onlar cezaevlerindeki mazlumların ailelerine yardım eden vefakâr insanları ve üniversiteli kız öğrencileri hapishanelere doldurmakla meşgul.
Savcılar istedikleri kadar görmesin, Tanrıverdi de unutulup gideceğin sansın; heyhat, kurtuluş yok. İnşallah çok uzak olmayan bir zaman sonra, Erdoğan ve Tanrıverdi başta olmak üzere, 15 Temmuz tiyatrosunu sahneleyip milyonlarca insana zulmeden zalimler yargı, insanlık ve tarih önünde hesap verecekler. Bakalım Tanrıverdi o gün başka hangi itiraflarda bulunacak…