ESRA BÜYÜKCOMBAK
Akademisyen (Genetik ve Biyoloji Mühendisliği)
"TikTok beyni" terimini hiç duydunuz mu? Kısa video platformunun insan bilişine ve genel zihinsel işleyişine etkisine dair ipucu vermek için kullanılan bir terimdir. “TikTok beyni" düşük dikkat süreleri ve artan kaygı ve depresyon dahil olmak üzere platformla ilişkili bazı olumsuz yönleri tanımlamak için kullanılır.
TikTok, pandeminin ilk günlerinde, insanların evde sıkışıp kalırken çaresizce eğlence aradıkları zamanlarda yaygınlaştı. Algoritması, kısa bir süre içinde hobilerinizi, ilgi alanlarınızı, mizah anlayışlarınızı, moda tarzlarınızı, müzik zevklerinizi, siyasi görüşlerinizi ve daha fazlasını tespit edebilecek şekilde tasarlanmış ve bağımlılık yapacak şekilde oluşturulmuştur.
Kısa Videolar ve Bağımlılık
TikTok ‘ta veya herhangi bir platformda kısa videoları izlediğinizde, beyninizde uyuşturucu maddelere ait etkileri taklit edecek şekilde dopamin hormonu salınır ve daha fazla içerik izleme arzusuna yol açar. Bu, hızla günlük yaşamı ve sorumlulukları engelleyebilecek sağlıksız bir saplantıya dönüşebilir. Algoritmalar davranışınızı izler, hangi içeriğin sizi meşgul edeceğini öğrenir ve akışlarınızda bu içeriğin görülme sıklığı artar.
Parmaklarınızın ucundaki sürekli bilgi ve eğlence yağmuru ile bu videoların sağladığı anlık hazzın bağımlılığı böyle bir kısır döngüyle başlar. YouTube Shorts, Instagram veya Facebook’un da giderek daha popüler hale gelmesinin nedeni de budur.
Hafızayı ve Dikkati Azaltır
Kısa videoların en önemli dezavantajlarından biri, dikkat sürenizi kısaltmalarıdır. Bu durum daha kapsamlı veya karmaşık görevlere odaklanmanızı zorlaştırabilir. Bir kitap okurken veya normal süreli bir sinema filmi izlerken dikkatinizin dağılmaya başladığını fark edebilirsiniz. Sabırsızlık hızla yerleşmeye başlar ve bir zamanlar odaklanması kolay olan görevler daha zor gelir. Bu sabırsızlık, yavaş yüklenen internet sitelerine karşı da olabilir, günlük yaşamdaki sohbetlere olan ilgiyi kaybetme şeklinde de olabilir. Yani farklı şekillerde kendini gösterebilir. Nihayetinde, sabır ve odaklanma gerektiren faaliyetlerde bulunmak (yeni beceriler öğrenmek veya uzun vadeli çalışmalar yapmak) da sorunlu hale gelir. Ayrıca sosyal medyada videolarla çok fazla zaman geçirmek uykuyu olumsuz etkileyebilir. Dolayısıyla stres düzeylerini de arttırır.
Yanlış Bilgi ve Yayılan Videolar
Kısa videolarda bulunan sınırlı süre nedeniyle, karmaşık konuların veya sorunların doğru bir şekilde açıklanmasını sağlamak mümkün değildir. İçerik oluşturucular kısa yolları kullanabilir veya bilgileri aşırı basitleştirerek yanlış anlamalara yol açabilir. Diğer bir sorun da dezenformasyonun -fikirlerinizi etkilemek amacıyla yayılan bilgiler- kısa biçimli içerikle çok daha kolay yayılmasıdır, çünkü hızlı bir şekilde, çok az düşünerek ve incelemeden tüketilir. Çoğu kişi bu videolardaki iddiaları doğrulamak veya araştırmak için zaman ayırmaz ve bunlara kolayca inanır ve hatta inanmak işine gelir.
Kısıtlı zaman çerçevesi nedeniyle, derinlemesine açıklamalar sağlamak veya karmaşık kavramları keşfetmek zordur. Merak edilen konunun altında yatan ilkelerin daha derin bir şekilde anlaşılmasından ziyade konunun yüzeysel olarak anlaşılmasına neden olur. Kısa süreli videolar, dikkatinizi çekmek için daha çok mizaha, şok edici değere ve sansasyonelliğe dayandırılır. İçerik oluşturucular, çok az kişinin bu kısa zaman diliminde bir şeyler öğrenmek istediğini bilir. Bu tür içerikler kısa vadede eğlencelidir ve çok değerli bir şey öğrenseniz bile, hacmi nedeniyle büyük olasılıkla onu akılda tutmazsınız.
İçerik oluşturucular, üretim programlarını karşılamak için kaliteden çok niceliğe öncelik verebileceğinden, bu genel içerik kalitesini düşürebilir. Yani fazla sayıda video oluştururken kalitenin nasıl olduğu pek hesaba katılmaz. İzlediğiniz son beş Tik Tok’u hatırlayamamanızın nedeni de genellikle bu durumdur.
Bir şeyi gerçekten öğrenmek istiyorsanız, daha uzun bir video veya belgesel izlemeniz, belirli bir konuda bir kitap okumanız veya daha hızlı öğrenmek ve bilgileri daha iyi saklamak için araştırarak çalışmanız daha iyi olur. İnsanlar bir konuyu derinlemesine incelediklerinde ve zaman ayırdıklarında daha iyi öğrenirler.
Tükettiğiniz İçeriğe Dikkat Edin
Sosyal medyanın fazla kullanımı yalnızlık, kaygı ve depresyona yol açar. Sürekli bilgi yağmuru, belirli bir imajı koruma baskısı ve bir şeyleri kaçırma korkusu ruh sağlığınıza zarar verir. Bu durumlar, özellikle sosyal karşılaştırma ve akran baskısına karşı daha savunmasız olabilen gençlerde daha fazla görülür. Kendilerini başkalarıyla sık sık kıyaslayanlar, daha yüksek düzeyde kaygı ve depresyon belirtisi gösterir.
Tüm bu durumları bilerek, alışkanlıklara sınırlar koymak, farkındalıkla hareket etmek, iradeyi güçlendirerek daha iyi bir karakter geliştirmek için çaba sarf etmek gerekir. İnternette zaman geçirmenin, arkadaşlarla görüşmek, okumak ve uyumak gibi sağlıklı etkinliklerden uzaklaştırdığını fark etmeniz ve kendinize odaklanmanız geleceğiniz için önemlidir. Ve unutmayın mental problemlerin çoğu hareketsizlik ve meşguliyetsizlik kaynaklıdır. Hobilerinizin olması, farklı aktiviteler yapmak ve yenilikler hayata bakış açınızı şekillendirmeye yardımcı olacaktır.
[email protected] Twitter:@esrabc