CHP ve SHP’nin eski genel başkanları Altan Öymen, Hikmet Çetin ve Murat Karayalçın, AKP'nin, 27 Ekim 2021 tarihindeki grup toplantısında, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun Ankara Çubuk'ta linç girişimine uğradığı anda çekilen görüntülerin izletilmesi üzerine AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hakkında 4 ayrı suçtan suç duyurusunda bulundu.
Çağlayan'da bulunan İstanbul Adalet Sarayı'na, avukat Turgut Kazan ile birlikte gelen eski liderler, Erdoğan’ın, ‘siyasi hakların engellenmesi', ‘suçu ve suçluyu övme', ‘halkı kin ve düşmanlığa tahrik' ve ‘Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs' suçlarını işlediğini belirterek, Cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulundular.
Sözcü'den Fahrettin Öztürk'ün aktardıklarına göre, CHP'li eski liderlerin savcılığa sundukları suç duyurusu dilekçesinde şu ifadelere yer verildi:
"Partili Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında konuşurken, ‘videoyu koyalım' diyerek, Çubuk'taki linç girişimi görüntülerini izletmiştir. Bilindiği gibi, şehit er Yener Kırıkçı'nın 24 Nisan 2019 günü cenaze töreninde, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile eşlik eden CHP milletvekillerine karşı, planlanmış bir linç girişimi yaşanmıştı. Daha cenaze namazına geçilmeden, Kılıçdaroğlu ve arkadaşlarının çevresi sarıldı. Kimi tekme-yumrukla, kimi getirilip varile doldurulmuş taşları atarak, kimi sopa, demir çubuk, bıçak kullanarak, başta Kılıçdaroğlu olmak üzere, yakaladıklarını öldürmeye çalıştılar. Törene katılan bakanlar vardı, üst düzey güvenlik görevlileri vardı. Ama etkin bir engelleme çabası olmadı. Sadece koruma görevlileri, Genel Başkan'ı öldürecekler diyerek, adeta zorla bir evin kapısını açtırıp, Kılıçdaroğlu'nun o eve girmesini sağladılar. Saldırgan grup, tıpkı Sivas Madımak'taki gibi ‘Evi yakın', ‘öldürün' sloganlarıyla bağırıyordu. Onlara yine müdahale edilmiyordu. Böylece demokrasiyi, Anayasal düzeni ortadan kaldırmayı amaçlayan, muhalif kişilere yönelik bu linç girişimi seyredildi. Bu durum yaklaşık 2 saat kadar sürdü.
Suç duyurusu dilekçesinde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘tehdit’, ‘siyasi hakların engellenmesi’, ‘suçluyu övme’, ‘halkı kin ve düşmanlığa tahrik’ ve ‘Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs’ suçlarının işlendiği ve bu suçlarından dava açılması talep edildi.
“TOPLUMSAL VİCDAN YARALANMIŞTIR”
Suç duyurusunun savcılığa sunulmasının ardından adliye önünde açıklama yapan Murat Karayalçın, şunları söyledi:
"27 Ekim günü sayın Erdoğan'ın Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde gerçekleştirdiği grup toplantısında, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı sayın Kemal Kılıçdaroğlu'na Ankara'nın Çubuk ilçesinde yapılan saldırı ile ilgili göstermiş olduğu video ve orada yapılan konuşma, toplumumuzda çok büyük bir tepkiye neden olmuştur, toplumsal vicdan yaralanmıştır.
CHP Genel Başkanı sayın Kemal Kılıçdaroğlu'na Çubuk'ta yapılan saldırı aslında önceden tasarımlanmış bir linç girişimidir. Ben en azından böyle bir değerlendirme yapıyorum. Eski adıyla ana muhalefet partisi genel başkanına şimdi Türkiye'nin 2. büyük partisinin genel başkanına yapılan olan saldırıyı bir tür onaylanıyormuşçasına izlenim veren bir biçimde sergileniyor olması hem Türkiye'nin siyaset geleneğine ciddi olarak aykırıdır, siyasi teamüllerimize aykırıdır."
“DAHA ÖNCE BÖYLE BİR SALDIRI YAŞANDI MI BİLMİYORUM”
Açıklamalarına devam eden Karayalçın, “Daha önce böyle bir saldırı yaşandı mı bilmiyorum. 50'li yıllarda İsmet İnönü'ne dönük böyle bir saldırı vardı. Onun dışında Türkiye'de böyle bir olay yaşanmamıştır. Bir o var, bir de bunun gösterilmesi var, sanki onaylanıyormuşçasına bunun sergilenmesi var” dedi.
Kendisine yöneltilen ‘Bir dokunulmazlık düzenlenmesi ya da fezleke durumu olabilir mi?” şeklindeki soruyu yanıtlandıran Karayalçın, “Türkiye'de çok uzun yıllar sonra ilk kez bir kişi hem Cumhurbaşkanı hem de parti genel başkanı kimliğini taşımakta. Bu eylem ya da konuşma hangi kimliği ile yapılmıştır onun ayrılması gerekiyor. Bu AKP Grubu'nda olduğu için AKP Genel Başkanı kimliği ile konuştuğunu varsayarak biz bunun suç niteliğini taşıdığını düşünüyoruz ve bu girişim o nedenle başlatıldı. Halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek bu girişimi başlatmamızın en önemli nedenlerinden bir tanesi” diye konuştu.
“CUMHURBAŞKANI’NIN DOKUNULMAZLIĞINDAN FAYDALANMAKTADIR”
Altan Öymen ise şu ifadeleri kullandı:
"Bugünkü Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi denilen, örneği hiçbir başka ülkede görülmemiş olan bir sistemin yürümekte olmasıdır. Cumhurbaşkanı aynı zamanda parti başkanı olma sıfatını muhafaza etmektedir ve parti başkanı gibi konuşurken Cumhurbaşkanının dokunulmazlığından faydalanmaktadır. Eğer böyle olmasa yaptığı konuşmaların büyük kısmında bugün Av. Turgut Kazan'ın verdiği dilekçede olduğu gibi suç unsurları bulunabiliyor. Ama o Cumhurbaşkanıdır dokunulmazlığı vardır diye hakkında hukuki işlemler yürütülemiyor bu da tartışılması gereken bir şeydir aslında.
Çünkü, kimsenin söyleyemeyeceği şeyler Cumhurbaşkanı tarafından söylenilirse hiç üzerinde durulmuyor. O ki üstelik ilk sıfatıyla değil de ikinci sıfatı olan AKP Genel Başkanı sıfatıyla yapmıştı o konuşmayı, AKP grubunun haftalık konuşmasında yapmıştır. O sıfatıyla işlediği bir suçun Cumhurbaşkanlığının dokunulmazlığından faydalanmasının mümkün olmaması gerekir. Bütün bunlar adalet mekanizması tarafından tartışılmalı. Bu tartışmaya bir vesile olması için, bunun yolunu açması için biz böyle bir hukuki girişimde bulunduk. Sonucunun hayırlı olmasını dileriz. Önümüzde bir seçim var, seçime doğru gidiyoruz. Seçim öncesinde şimdiye kadar yapılan, gösterilen tavırların devam etmesinin başka tehlikeleri de vardır tabi seçim açısından da. Onun için konu aciliyet içeriyor."
Öte yandan Hikmet Çetin’in, Azerbaycan’la ilgili bir çalışması nedeniyle adliyeye gelemediği ancak suç duyurusu dilekçesi için vekalet verdiği öğrenildi.