Bir zamanların çevresinde
siyasetçiler, korumalar ve
gazetecilerin hiç eksik olmadığı eski Bakan
Arıcı, 7 dönümlük arazisi üzerine kurduğu çiftlikte çizmelerini giyip hayvanlarının altını temizliyor, yem veriyor ve diktiği
ceviz ağaçlarıyla ilgileniyor. Arıcı, en iyi stres atma yönteminin
toprak ve hayvancılıkla uğraşmak olduğunu söylüyor. Arıcı, bir
çiftçi gibi hükümetin tarım ve hayvancılıkla ilgili politikalarını da eleştirmeyi de
ihmal etmiyor.
Aktif siyasi hayatının bir gün biteceğini hiç unutmadığını söyleyen Arıcı, kendisinin de aktif siyaset bittiğinde üç
koyun iki keçisi olacağını hayal ettiğini belirterek şöyle konuştu: "Çinliler diyor ki 'Bir günlüğüne mutlu olacaksan
alkol al. Bir haftalığına mutlu olacaksan seyahate çık. Bir aylığına mutlu olacaksan evlen. Ömür boyu mutlu olacaksan toprak ve hayvanla uğraş.' Bu bana yol gösterdi." İşe önce koyun bakmakla başladığını ancak onların ağaçların kabuklarını soyduklarını görünce büyükbaş hayvancılıkta karar kıldığını anlatan Arıcı, Ankara'da otururken arazisine ceviz ağacı dikmek ve yazında gelip bir 3-4 ay dinlenme düşüncesi olduğunu belirten Arıcı, "Yazında 3-4 ay hanımla gelip kalırız yazlık gibi. Bekçi de domates biber
patlıcan diker. Ondanda otlanırız biraz. Böyle bir hayalimiz vardı. Fakat iyi ceviz alamadık. Sonra araştırdım cevizin en büyük düşmanı rüzgâr. Bir boğazdan anormal rüzgâr esiyor. Cevizlere nasıl zarar gelmesin diye düşünürken rüzgârın önüne 250 kara selvi diktik. O senede çok
soğuk olunca onlarda kurudu. Birisi önüne
duvar çek dedi Çin seddi gibi. Dört metre yükseklikteki duvar çekersen 40 metreyi korur. Hakikatten iyi sonuç aldık. Sonra biri geldi 'Kuru kuru duvar çektireceğinize besihane yapın. Bu duvarda besihanenin bir duvarı da bu olur' dedi. Bizde o şekilde besiciliğe başladık." ifadelerini kullandı.
2004 yılında sembolik olarak bir
inek aldıklarını belirten Arıcı, "Hedefimiz 25 tane aynı anda sağılır ineğe ulaşmak." diyor. Bir zamanın Bakanı Arıcı, hükümetin hayvancılıkla ilgili politikasını bir
köylü gibi eleştirmeden de edemiyor. Hükümetin hayvancılığa
destek paralarının bir an önce ödemesini isteyen Arıcı, "Devlet kağıt üzerinde çok şahane destekleme yapıyor. Buzağı başına 140 YTL veriyorum diyor. Bu sene hiç
buzağı parası vermedi. Ben diyorum ki 130 YTL versin de hiç olmazsa bir ay sonra versin. Önemli olan cebe giren,
vaat edilen değil. Arpa yem fiyatları aldı başını gidiyor. Geçen yıl 18 YTL olan yem şimdi 30 YTL oldu. Devlet vaat ettiklerini vaktinde zamanında yerine getirsin." diye konuştu.
Arıcı, her siyasetçinin bir bahçesi toprağı olması gerektiğini savunuyor. Toprağı en güzel stres atma yöntemi olarak gördüğünü belirten Arıcı, "Benim yaşım 65'e geldi. Allaha
şükürler olsun kimseye muhtaç değilim. İyi bir maaşım da var. Bizim yaşımızdaki kişilerin birden çökmemesi için çalışmaya devam etmesi lazım. Emekli oldum diyerek köşeye çekilen insanlar daha çabuk çöküyorlar. Bizim ineklere hanım bakar, altını temizler sütünü sağar. Bende buzağılara danalara düvelere bakarım.
Sabah altıda kalkarım giyinirim. Yemlerini sularını veririm, altlarını temizlerim. 08.30'da sütü götürürüm. Gazete, ekmek alır gelirim. Ceviz ağaçlarımla ilgili bir şey varsa onu çözerim." diyor.
Toprakla ve hayvancılıkla uğraşan kişilerin 24 saatin nasıl geçtiğini bilemediğin vurgulayan Arıcı, bazı milletvekillerinin
küçük illerde seçildikten sonra utancından bir daha geri dönemediğini, Ankara'da kaldığını belirtiyor. Arıcı, "12 sene siyaset yaptım. Hiçbir gün halkın arasından ayrılmadım, burası
Bozkurt. Benim memleketim. Bozkurt'ta 12 yılda belki buraya 120 defa gelmişimdir. Herkes tanır beni buralarda. Çok televizyona çıktığımdan değil. Ayaklarına gittiğimden tanır. Küçük illerde milletvekilliği bitenler kolay kolay
seçim bölgelerine dönmezler. Siyasette ne çok zengin nede çok fakir oldum. Hamamım sarayım yok. Çok şükür geçinip gidiyorum." ifadelerini kullandı.
Muzaffer Arıcı'nın eşi
Çiller Arıcı ise çiftliğe alışmalarının hiçte zor olmadığını söyledi. Eski hayatını özlemediğini söyleyen bayan Arıcı, "Şu anda daha iyiyiz. Beraber olduğumuz için ailecik buradayız daha mutluyuz. Eski hayatımı özlemiyorum, burası güzel." diye konuştu
Muzaffer Arıcı'nın gelini Fatma Arıcı da çiftlikte hayatın çok güzel geçtiğini belirterek, "Zaten
vakit geçiremeyecek diye bir durum yok. İşim çok oluyor, bir şeylerle meşgul oluyoruz." dedi.
Denizli'nin Gözler beldesinde doğan Muzaffer Arıcı
İstanbul Teknik Üniversitesi
Elektrik Fakültesini bitirdi. Bir müddet Serbest Mühendislik yapan Arıcı 1983 yılında ANAVATAN il teşkilatının kuruculuğunu üstlendi ve aynı yıl genel seçimlerde milletvekili seçildi., XVII., XVIII. ve XIX. Dönem Denizli Milletvekilliği yaptı. Arıcı Mesut Yılmaz'ın Baş
bakan olduğu 48. hükümette
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı yaptı. Arıcı Evli ve 2 çocuk babası.