Ömer Dinçer, Habertürk gazetesindeki bugünkü “Neyi tartışıyoruz: Yeni sistemi mi?” başlıklı yazısında, Hükümete göndermede bulunan “Dindar olan halkın daha kolay kabulleneceğini düşünerek dini olayları kendi bağlamından çıkararak kullanmak, belki propagandayı etkili kılmıyor ama dine çok zarar veriyor” ifadelerini kullandı.
“GERÇEĞİ TAHRİF EDEN BU TAVIRLAR…”
“Siyaset alanında duygulara hitap edildiği, hamasetin yaygın olduğu ve bir nitelik sorunu yaşandığı biliniyordu” diyen Ömer Dinçer şöyle devam etti:
“Hedef saptırmalar, mübalağa ve suni tartışmalar siyaset aktörlerinin alışılmış davranışları arasındaydı. Ancak son zamanlardaki gerçeği tahrif eden bu tavırlar sadece siyaseti değil, tüm toplumsal alanları etkisi altına alıyor.
Bazılarının, iktidarın her söylemini gerçek gibi algılaması ‘otorite etkisi’ veya ‘gücün bir yansıması’ olarak görülebilir. Hiç şüphesiz bu onaylanamaz. Ancak muhalefetin ürettiği, gerçeği yansıtmayan iddiaları da değer kazanıyorsa, ne demek gerekir?”
“DİN, SİYASETİ MEŞRULAŞTIRACAK ARAÇ OLABİLİR Mİ?”
Ömer Dinçer, “Bu gelişmeler karşısında tarafları destekleyenlerin ahlakında da bir değişme olacağı beklenebilir. Nitekim gelinen bu noktada, korkarım ‘amaca giden her yolu mubah gören bir yaklaşım’ topluma giderek egemen olacak” diyerek şunları yazdı:
“Algı yönetimi siyaset aktörlerinin tek marifeti haline gelmemelidir. Dindar olan halkın daha kolay kabulleneceğini düşünerek dini olayları kendi bağlamından çıkararak kullanmak, belki propagandayı etkili kılmıyor ama dine çok zarar veriyor. Din, siyaseti meşrulaştıracak araç olabilir mi?
Sistem değişikliğini içeriğinden kopararak tartışmak, insanların oylarını daha anlamlı kılmaktan çok, seçmenleri ‘karanlığa taş atan insan’ konumuna itiyor.”