Amerikanınsesi.com'da yayınlanan röportajda, halen Washington Enstitüsü’nde uzman olarak görev yapan Jeffrey, “Her zaman olduğu gibi her iki ülke için kritik önemde bir ilişki. İki şeyle sallanıyor. Bir tanesi belirli sorunlar, farklı görüşler, farklı öncelikler, Suriye, S-400 satışı ve Kongre’nin olası yaptırımları. Bazı davalar ve Washington’da Türk sisteminin demokratik olmadığı yönünde endişeler, Türk halkında Amerika’nın Türkiye’yi desteklemediği düşüncesi. İlişkiler her zaman önemli olmaya devam edecek ve kırılmayacak” dedi.
Jeffrey’e göre iki ülke arasındaki en önemli sorun, Türkiye’nin Rusya’dan S-400 füzesi satın alma planları.
Eski Büyükelçi, “En önemli sorun Türkiye’nin S-400 füzeleri alma kararı ve bunun Kongre’nin Türkiye’nin yatırım yaptığı ve bizim Türkiye’deki programa yatırım yaptığımız F-35’lerin teslimine karşı harekete geçmesine neden olması. Bu çok ciddi bir sorun” ifadelerini kullandı.
James Jeffrey, iki ülke arasında önemli olduğuna dikkat çektiği bir başka konu olan Menbiç’le ilgiliyse bir uzlaşmaya varılacağı düşüncesinde. Amerika Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’yla Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun Washington’daki görüşmesinden çıkan sonuç da Jeffrey’i doğrular nitelikteydi.
Jeffrey, “Bence iki ülke Menbiç konusunda anlaşacak. Menbiç’in eski stratejik önemi kalmadı. Şimdi, Türkiye, Amerika ve PYD için prensip meselesi oldu. Washington, bütün bu üçüyle ilgilenmek zorunda. Çünkü, Washington Suriye’nin doğusunda PYD’yle bir çeşit ilişkisi olmadan kalamaz ve Türkiye de Amerika’nın hızlıca Suriye’den çıkmasını istemediği belirtileri gösteriyor” dedi.
James Jeffrey, Ankara ve Washington’un Suriye’deki önceliklerinin ne olduğu sorununu çözmesi gerektiğini de söyledi.
Jeffrey, “Trump yönetimi bizim için çok gizemli. Başkan Obama’dan farklı olarak İran’ın bölgeden çıkarılması gerektiğini kabul ediyor. İran’ın bölgenin istikrarına tehdit olduğunu kabul ediyor ama politikasının nasıl olması gerektiğini belirlemedi. Yani şu anda Amerika’nın alanda yaptığıyla Trump yönetiminin bölgede olması gerektiğini belirttiği politika arasında bir ilişki yok. Türkiye’yle Amerika’nın dünya görüşü arasında üst seviyede yakın işbirliği var. Fakat alanda olan Amerika’nın önceliği DAEŞ, Türkiye’nin PYD, İran ve Esat. Bunu çözmemiz gerek” dedi.
Jeffrey’e göre iki ülke ilişkileri seçimden sonra da çok önemli olmaya devam edecek ve kopma olmayacak.
Eski Büyükelçi, “Yeni bir hükümet olursa ülkede önemli değişiklikler olacaktır. İlk kez 2002’den bu yana yeni bir hükümet kurulmuş olacak. İlişkiler çok önemli olmaya devam edecek ve kopmayacak. Ama ilişkiler aynı zamanda sorunlu olacak. Bunu bir dereceye kadar Merkel Almanyası’yla yaşıyoruz, daha çok ekonomik açıdan. Bu iki tarafın da yanlış anlaması. Amerikan tarafında NATO üyesi Türkiye’nin Rus silahlarını alarak sadakatsizlik gösterdiği inancı var. Türk tarafında Amerika’nın Fethullah Gülen’i iade etmeyerek ve Suriye konusunda taahhütlerini yerine getirmeyerek Türkiye’ye değer vermediği düşüncesi var. Yani iki tarafın öne sürebilecekleri argümanlar var ve böyle bir doğal ilişkide olmaya da devam edecek” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la müzakere zor mu? Jeffrey sadece Erdoğan’la değil, Türkiye’de önceki liderlerle de müzakerelerin kolay olmadığını belirtiyor.
James Jeffrey, “Bazen bir anlaşmaya varmak sadece Erdoğan’la zor olmuyor. Ben Türkiye’deyken Ecevit iktidarıyla da zordu. Hatta Türkiye’deyken Turgut Özal zamanında da bizim Irak’taki askeri varlığımızla bağlantılı olarak çözmeye çalıştığımız birçok konu vardı. Türkiye’yle Irak Bölgesel Kürt Yönetimi konusunda önemli anlaşmazlık yaşadık, sonunda çözdük. Şimdi o konuda işbirliği yapıyoruz” dedi.
Eski büyükelçinin Trump yönetimine eleştirisi de vardı.
Jeffrey, “Trump yönetiminin İran, Suriye ve bölgede bir dereceye kadar Rusya’yla mücadele konusunda gerekli çabayı göstermek istediği konusunda endişeliyim. Bu, Suriye’de Türkiye’nin yaptıklarının yapılmasını gerektiriyor. Askeri operasyonlar, askerlerini kaybetmek, bizimle yüz yüze gelmek, Ruslar’la yüz yüze gelmek, Suriyeliler’le yüz yüze gelmek. Bu Türkiye’ye büyük yük. Biz bunu henüz yapmıyoruz” dedi.
İran’la nükleer anlaşmadan çekilmenin Tahran’ı kontrol altına almak için yeterli olmayacağını kaydeden Jeffrey, Amerika’nın Yemen, Irak ve Suriye’de varlık bulundurması gerektiğini vurguladı.
Emekli Büyükelçi bütün sorunlara rağmen, Türk-Amerikan ilişkilerinin geleceğine yönelik umutlu olduğunu da söyledi.
Jeffrey, “Her iki ülkenin temel dünya görüşünü paylaştığı düşüncesiyle gelecek konusunda umutluyum. Türkiye ve Amerika’nın küresel güvenlik ve ekonomik durumun istikrarı konusunda en üst seviyede çıkarları var. Fakat diğer yandan ilişki tartışmalı olmaya devam edecek. Ayrıca iki ülkenin doğası nedeniyle sürtüşmeler de olacak” dedi.
Türkiye-Rusya arasındaki ilişkilerle ilgili görüşlerini de açıklayan Jeffrey, bunun politik gerçeklik açısından değerlendirilmesi gerektiği görüşünde.
Jeffrey, “Siyasi gerçekleri unutmamak gerekir. Bütün yumurtaları bir sepete koyamazsınız. Yani Türkiye’nin Rusya’yla iyi ilişkileri olmak zorunda. Çünkü Rusya komşu kapısı ve aynı zamanda şimdi Türkiye’nin güney komşusu Suriye’de varlığa sahip. Rusya, Türkiye doğalgazının yüzde 60’ını karşılıyor. Türkiye’de nükleer santral kuracak. Rus uçağının düşürülmesinin ardından Rusya bütün bunları tehlikeye atacak bir adım atmadı. Türkiye de çok önemli bir ülke. Rusya’nın güneyinde önemli bir alanı kaplıyor. Amerika’yla müttefik. Güçlü bir ordusu var. Karışık bir ilişkiden söz ediyoruz” dedi.
Jeffrey, Ankara-Moskova ilişkilerini, Almanya-Rusya, Çin-Japonya ilişkilerine de benzetti ve “Bunlar her zaman ekonomik, siyasi ve askeri açıdan karışık ilişkiler” ifadelerini kullandı.