Yeni Asya Gazetesi'ne mektup gönderen bir mağdur başına gelenleri anlattı. İsmi ve yeri gizli mektupta anlatılanlar Türkiye'deki adalet sisteminin nerelere geldiğini ortaya koydu
Ben 672 nolu KHK ile ihracım. Veteriner hekimim ve (...) ilinde Tarım Bakanlığı personeli olarak 5 yıl hizmet verdim.
Geçen ay gözaltına alındım ve bylok ve birkaç suçlamayla karşılaştım. Detaylara girmeyeceğim. İfademi verdim anlatacaklarımı anlattım. Bana denetimli serbestlik verdiler ve evime yani (...)’ye döndüm. Bir hafta sonra ben kamuda memurken ev hanımı olan eşimi gözaltına aldılar. Beni tutuksuz yargılayan savcı, eşimi kakao programı kullanmak, dernek üyeliği (ki o derneğe de ben üye yapmıştım ifademde de belirttim kuruluş yeter sayısı oluşsun diye eşlerimizi de üye yaptığımız bir sağlık çalışanları derneğidir.) Telefon ve hat değişimini yeterince izah edememesi gibi gerekçelerle tutuklu yargılanmasına karar verdiler. Üstüne Başsavcı beni çağırdı odasına avukatımın girmesine izin vermedi ve bana “sen nasıl pişmansın her şeyi anlatacaksın yoksa seni de eşin gibi tutuklarız” tehdidinde bulundu. Bunun üzerine dün bir daha gözaltı olmadan dün emniyette avukatla ifade verdim ve muhtemelen yarın da başsavcı bir daha ifademi alacak. İki çocuğum var ellerinizden öper 4 ve 5 yaşlarında ve büyük olan kronik atopik dermatit hastası. Stres ve korku anlarında bütün vücudu sarıyor.
Bu durum benim gözaltına alındığımda oldu ve yeni lekeleri geçmeye başlamıştı eve dönünce gözaltından ki şimdi hem eşimi tutukladılar hem de beni tehdit ediyorlar. Ben ise nasıl ifade vermem gerekiyorsa verdim sadece birkaç detay çıktı o kadar. Daha ne istiyorlar bizden! Eşim ve akrabalarımla 100 milyon indirimi olan bir programla görüştüm diye eşimi tutuklamaları hangi vicdana sığar? Ve eşimi göstererek beni tehdit etmeleri ve bir daha ifademi alma girişimi hangi hukukta yazar? Bir telefonu değişmemiz ve zamanı geldiğinde savcıların bu telefonu isteme ihtimalini akıl edemeyip saklamadığımız ekranı kırık, işi bitik telefonu saklamadığımızdan dolayı eşimi tutuklamaları hangi mantığa uyar?
(Tutuklanma gerekçelerinin olduğu mahkeme kâğıdı) Bu sonuca bakarak avukatımız tamamen yoruma dayalı tutuklama verdi hâkim dedi. İlk defa böyle bir şeyle karşılaşıyorum ve sizi alabilirler de tutuksuz yargılanmanız devam da edebilir diyor avukatımız. Ayrıca eşimi niye alâkadar ediyor ki benim dâvâm? Zaten savcılık ifadesinde eşime sadece benimle alâkalı sorular sormuşlar ve savcıyı avukat uyarmış. “Siz bu hanımı buraya tanık sıfatıyla değil şüpheli sıfatıyla getirdiniz, bu soruları soramazsınız” deyip ilgili maddelere işaret etmiş. Yarın başsavcı beni ifadeye alacak ve akibetim meçhul. Bir suçlama varsa benimle alâkalı var. Beni hapsetselerdi, ama eşimi esir gibi tutmak nedir? Bu noktadan sonra tek düşüncemiz çocuklarımız. Kendimizden geçtik yani.
Zulüm o kadar zirvede ki çocuklarımız için ancak çiğliğimizi sessizce Allah’a arz ediyoruz.
Benim adım E. G, eşim ise E. Şu an kayınvalidem bakıyor çocuklara. İkamet ilimiz ise (...). Muhtemelen de bizi K. iline yollayacaklar.
Oğlumun rahatsızlığı da evvelden var olan ve muhtemelen de ömür boyu nüksetme ihtimali olan, tıpta tedavisi olmayan ve nasıl oluştuğuyla ilgili bilginin bulunmadığı, nemli bölgede ve stresten uzakta yaşamayı zorunlu kılan bir hastalıktır.