15
Nisan Çarşamba günü öğleden sonra NTV ekranlarında
Oğuz Haksever’in programında
İstanbul Barosu eski Başkanı Sayın Turgut
Kazan’ı izliyorum.
Sayın
Turgut Kazan bazı
AİHM kararlarına dayanarak
Ergenekon sürecinde yapıldığı iddia edilen usul hatalarının vahametini anlatıyor.
Kanımca çok da iyi yapıyor.
AİHM kararları, içtihadı,
Anayasamızın 90. maddesine göre yasalarımızın üzerinde.
Herkesin bu kararlara yargı düzeyinde uyması anayasal bir zorunluluk.
Sayın Kazan,
Ergenekon soruşturmasında AİHM içtihadına uygunsuzlukları anlatırken arada da ‘evrensel hukuk’ kavramını dilinden düşürmeyen bazı köşe yazarlarının da bu uyumsuzluklara hiç değinmediğini sarkastik bir üslupla dile getiriyor.
Hukuk, evrensel hukuk çok önemli, herhalde en çok da
Türkiye için önemli.
Bu nedenden Sayın Turgut Kazan’ın AİHM içtihadına yaptığı göndermeler de çok ama çok önemli.
Hepimizin dileği, AB ve AİHM yeminli düşmanları darbeciler yargılanırken dahi AİHM standartlarından bir nebze dahi şaşılmaması.
Bendeniz
hukukçu olmadığım için meselenin
teknik boyutunu, hangi alanlarda AİHM içtihadı zorlandı, ihlal edildi bilemiyorum ama yılların hukukçusu Sayın Turgut Kazan öyle diyorsa mutlaka öyledir ve yapılan yanlışlardan geri dönülmesi şarttır.
Ama hukuk, evrensel hukuk da bir bütündür ve insanların, avukatların bu içtihadın işine gelen yerlerini benimsemesi, işine gelmeyenleri görmemesi kabul edilemez.
Sözüm asla Sayın Turgut Kazan’ın şahsına değildir ama Sayın Kazan’ı izlerken aklıma nedense bu konu gelmiştir.
Ülkemiz Türkiye’de çok uzun senelerdir, en azından 90. maddede yapılan değişiklikten beri yargıçlarımızın çok büyük bir bölümünün, ilk dereceden
Yargıtay’a kadar, karar verirken AİHM kararlarını gözönüne almadıkları çok iyi bilinen bir gerçektir.
Anayasa’nın 90. maddesi ve AİHM’in Handyside (1976) kararı ortada iken
ülkemizde
ifade özgürlüğü konusunda alınan kararların çok büyük bir bölümünün böyle olmaması gerektiğini en iyi herhalde Sayın Kazan bilmektedir.
Üç bilirkişinin raporuna rağmen
Hrant Dink’in önce alt mahkemede sonra da
Yargıtay 9. Dairesinde aldığı mahkumiyet kararı esnasında nedense AİHM sevdalısı olduklarını Ergenekon vesilesiyle öğrendiğimiz hukukçularımız Handyside kararını televizyon ekranlarında teatral jestlerle dile getirmemişlerdir.
Bu kararı veren Yargıtay 9. Dairesi’nin Başkanı’nın
Yargıtay Başkanı seçilmesi konusunda da bu arkadaşlarımızdan hiç ses çıkmamıştır.
Ergenekon soruşturması nedeniyle AİHM’i hatırlayan hukukçularımızın son senelerde yargıçlarımızın ifade özgürlüğü konusunda verdikleri kararları bir gözden geçirmelerinde ve ekranlarda bunları da dile getirmelerinde büyük fayda mülahaza ediyoruz.
AİHM’in ‘vicdani retçilik’ konusunda verdiği kararın da (Ülke kararı) uygulanması için aynı hukukçu arkadaşlarımızı, mesela
YARSAV yöneticilerini, aynı duyarlılıkla televizyon ekranlarında görmek istiyoruz.
AİHM’e düşkünlüklerini yeni öğrendiğimiz Ergenekoncuların
azınlık vakıfları davaları konusunda da, ahlaki tutarlılık gereği, AİHM kararlarına bağlılık göstermeleri beklenmelidir.
Ergenekon bugünün konusudur, yarın gündemden düşer, Türkiye ve AİHM içtihadı kalıcıdırlar.
Ergenekon avukatlarının, hukukçularının yarın da başka konularda AİHM içtihadına sürekli vurgu yapmaları artık kendileri için ahlaki, mesleki bir zorunluluk olmuştur.
O günler doğrusu çok eğlenceli olacaktır.
Bu söylediklerimde sözüm asla bu konulara yüksek duyarlılığını bildiğim Sayın Kazan’a değil ama kendisini ekranlarda izlerken aklıma gelenler de bunlar oldu.