***

Başka? “Fırtınanın şiddeti ne kadar yüksek olursa olsun dayanacağız” diye devam ediyor Bahçeli… Ya dayanma gücü olmayanlar? Ya fırtınada batanlar? Yarıda kalan inşaatlar… Maaşı ödenmeyen çalışanlar… Mağdur olanlar… İşsiz kalanlar… Onları nereye koyuyor? Akşam eve beş parasız gidip çocuklarının karnını doyuramayanlar… Onlar ne yapacaklar?

***

Bütün bunların suçlusu kim? Bayılıyorlar sebebi dışarıda aramaya… “Faiz ve kur ateş saçarken ‘hükümet yıpranır mı' tartışmasına girmek gayrı milliliktir” diyerek arka çıkıyor sevgili ortağına? Sahi kim düşürdü bizi bu duruma? Aman hükümet yıpranmasın da gerekirse ekmek banarız duble yollara, hava alanlarına… Faiz ve kur ateş saçarken bize nasıl milli olacağımızı öğretse ya…

***

Bana ilginç gelen tespitleri de var! “Merkez Bankası ve Para Politikası Kurulu gecikmeyle de olsa devreye girerek bağımsızlık vasfını gösterdi” diyor. Artık bağımsız olduklarına inanıyor! Gerçekten 625 baz puan faiz artışını yaparken izin almadıklarını mı sanıyor? Yabancı yatırımcı da bu durumda; ”Merkez Bankası özgürce çalışıyor” diyecek. Ülkeyi Amerikalı şirketin denetlediğini fark edecek. Para getirecek. Yıllardır umursanmayan sorunlar bir anda çözülecek! Hangi yabancı yatırımcı bunu yiyecek?

***

Faiz artırımını gecikmeyle yapmasının nedeni Saray'dan icazet alınamamasıydı. Sahi memleketin hangi problemi geride kaldı? Peki, bunu zamanında mesela 6 ay önce yapsaydı… Fark etmezdi. Şimdi olmasa bir yıl sonra… Yine girecektik bu yola…

Daha fenası İktidar sahipleri bunun halen bir kriz olmadığına inanıyor. Londra'ya gidip küresel yatırımcılara “Faiz sebep, enflasyon neticedir” teorisini geçmişteki sözde başarısına bağlı olarak aşırı güvenle anlatıyor. Tıpkı Bahçeli gibi kötü gidişatın asli sebebini sabotaj olarak görüyor.

***

Öyle kur artınca, faizler yükselince maalesef bu iş burada bitmiyor. Krizin hızı yavaşladı lakin devam ediyor. Esas domino etkisi şimdi başlıyor. İktisadi gerçekler yolun henüz başında olduğumuzu gösteriyor. Maalesef bu acı süreci yaşayarak görmemiz gerekiyor.