Anlatacağım olay, bundan yaklaşık 16 yıl önce aslında
İngiliz The
Independent Gazetesi’nde yayınlanmış.
Haberi, şimdi bizim gazetede haftada bir yazan usta gazeteci Robert Fisk kaleme almış.
Fisk’in “Uygarlık İçin Büyük
Savaş” kitabı kısa bir süre önce “
Ortadoğu’nun Fethi” adıyla Türkçe’ye çevrildi.
Kitap Ortadoğu hakkında kronolojik bir eser, Fisk burada çalıştığı dönemde tanıklık ettiği olayları anlatıyor.
İngiliz gazeteci Fisk’in
Türkiye’den
sınırdışı edilmesine neden olan olay, aslında 1
Mart Tezkeresi’nin reddinin ne gibi felaketlere yolaçabileceğinin de bir özeti.
1 Mart Tezkeresi’ni hararetle savunanların özellikle okuması gereken bir olay bu.
Aynı zamanda da Türkiye’nin yakın geçmişte
Kürtlere yönelik muamelesindeki sorunları açıkça ortaya koyan bir olay.
Fisk, Birinci
Körfez Savaşı sırasında Ankara’dan Silopi’ye gelir.
Saddam, Kuveyt’i işgal ettikten sonra, kendisine karşı
isyan eden Kürtlere saldırmış ve Halepçe’de tarihin en kanlı katliamlarından birine
imza atmıştır.
Saddam’ın vahşetinden paniğe kapılan Kürtler, kadın, çoluk-çocuk ve yaşlılar da dahil olmak üzere, dağlara ve Türkiye-
Irak sınırına kaçmıştır.
Ankara’da, Irak’ın Kürtleri ile Türkiye’nin Kürtleri’nin birleşip bağımsız bir
Kürdistan kurmaya çalışacağına dair bir endişe vardır.
Yıl 1991,
Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş’tir ve Fisk, Amerikalıların verdiği
destek sayesinde bölgenin her yerine gitme şansına sahiptir.
Baba
Bush, embedded gazeteci fikrini bulamadığından olsa gerek, gazetecilerin rahat habercilik yaptığı bir dönemdir.
Dağlar,
soğuk ve karlıdır ve karların erimeye başlamasıyla birlikte
mülteciler arasında zaten yüksek olan
ölüm oranının daha da artmasından endişe edilmektedir.
29
Nisan günü, Silopi’de, sağ eli yerine bir kanca olan ve gazetecileri askeri helikopterlere yerleştiren hava kontrolörü, önemli bir hata yapar ve Fisk’i Ankara’dan gelen CIA ajanları ve korumalarının olduğu Apache helikopterine bindirir.
CIA ajanları hatayı fark ettiğinde çok geçtir.
İstikamet,
İran sınırı yakınındaki Yeşilova’daki mülteci kampıdır.
Helikopter yere inip kapıları açıldığında, Fisk’i dehşete düşüren bir manzarayla karşılaşılır: İngiliz ve Türk askerleri silahlarını birbirine doğrultmuş, çatışmaya girmek üzeredir.
İngilizler, Türk askerlerini mültecilere gelen
yiyecek, su ve
battaniye gibi
yardım malzemelerine el koymakla suçlamaktadır ve Fisk’e göre bu malzemelerin bir kısmı Türk askerlerinin yanında durmaktadır.
CIA mensupları İngiliz askerlerini uzaklaştırarak çatışma çıkmasını önler.
Diyarbakır’a bir İngiliz helikopteriyle dönen Fisk, Londra’yı arar ve haber Independent’ın birinci sayfasında yerini bulur.
Asker mutsuzdur.
Aynı günün akşamı, Türk Ordusu’na
hakaret ettiği iddiasıyla gözaltına alınır.
Fisk’i muhtemel bir tutukluluk sürecinden şu savunması kurtarır:
‘’Babam bana her zaman
Mustafa Kemal Atatürk’ün 20’nci yüzyılın devlerinden biri olduğunu söylerdi. Maalesef, Yeşilova’da bazı askerler Mustafa Kemal Atatürk’ün koyduğu yüksek standart ve ilkelere uymadılar.’’
Bir anda, polis karakolundaki hava değişir ve Fisk sadece sınırdışı edilmekle kurtulur.
Ertesi gün,
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Murat Sungar, ‘’Kendisinin önyargılı, yanlı ve kötü niyetli gazeteciliği nedeniyle Türkiye’deki varlığına artık ihtiyaç duyulmamaktadır’’ açıklamasını yapar.
Arkadan daha dönemin yargısız infazları, faili meçhulleri gelecektir.
Kaynak: Robert Fisk, The Great War for Civilisation, bölüm 16...