CHP Genel Başkanı
Kemal Kılıçdaroğlu, 27
Nisan e-muhtırasının AK Parti’ye
destek vermek için
Yaşar Büyükanıt ve Erdoğan tarafından tezgahlandığını iddia etmiş.
Fazlaca
uçuk bir teori.
Ama hadi diyelim ki, doğru.
O zaman sormazlar mı adama, sen niye o muhtıranın arkasında durdun?
CHP’nin muhtırayı haklı ve doğru bir tepki olarak gördüğünü unutmadık herhalde.
Niye askerin talimatına uyup 367 gibi bir saçmalığı
Anayasa Mahkemesi’ne götürdün?
Ve sen Sayın Kılıçdaroğlu o başvuruyu neden imzaladın?
O siyaseti belirleyip uygulamaya koyanlar şimdi partinde en güçlü adamlar.
27 Nisan’da da öyleydi...
Siz de gizliden gizliye AK Parti’yi destekliyorsunuz da, bizim haberimiz mi yok acaba...
Bunlar bayat numaralar.
1960’da ne olduysa, 27 Nisan’da da o oldu.
Vesayetçi sistemin en önemli ayakları,
sivil-asker
bürokrasi ve CHP demokratik rejime karşı
işbirliği yaptı.
Halk bu gerçeği gördü ve sandıkta gereğini yaptı.
Mesele bu kadar basit.
Hava Kuvvetleri Heron ve Balyoz
Balyoz operasyonu ile ilgili olarak bir kanalda Doç. Dr. Ümit Topsakal’ı dinliyorum.
Balyoz’un
darbe planı olsa bile soruşturulamayacağını çünkü teşebbüs aşamasında kaldığını iddia ediyor.
Dosyayı okumadığım için bir şey diyemeyeceğim.
Ancak son günlerde
Heronlar,
karakol baskınları ve
Kandil ile ilgili haberleri okuyunca acaba demekten alamıyorum.
Bu Heron skandalı, Balyoz’un Hava Kuvvetleri içinde hayata geçirilmiş hali olabilir mi diye soruyorum.
Çünkü 3 yıl önce ortaya çıkmış bir
telefon görüşmesi var.
Bu görüşme
ihanet belgesi aslında.
Savcılıklar arasında gidip geliyor ama sonuca varılamıyor.
3 yıl önce ortaya çıkan böyle bir yapının varlığının çok eskiye dayanması gerekiyor.
Yani Ege’de kendi jetimizi düşürme planları yapıldığı döneme.
Ege’de Yunanistan’la gerilim planlayanlar, mevcut gerilimi daha da köpürtmeyi, şehit sayısını daha da artırmayı arzu edebilir.
Bugün Gazetesi savcıların elde edemediği bilgileri buldu ve yayınladı.
Zaman Gazetesi,
Hantepe baskınından önce militanların Heron’lar tarafından tespit edildiğini yazdı.
İstihbaratı verildi mi belli değil.
Star Gazetesi de dün Hava Kuvvetleri’nin elindeki Heron’ların Kandil’e karşı hiç kullanılmadığını açıkladı.
Sosyeteyi bile izleyip fişleyen Silahlı Kuvvetler, BBG evine döndüğü söylenen Kandil’i hiç izlememiş yani.
Bütün bu haberleri alt alta koyup okuyunca bu işten
yanık kokuları geldiğini görüyorsunuz.
Silahlı Kuvvetlerin ısrarlı suskunluğu kuşkuları daha da artırıyor.
Böyle bir atmosferde Yüksek
Askeri
Şura toplantısı yapılıyor.
Şimdi Balyoz’la ilgili tutuklama kararlarının bu toplantıyla ilgili olduğu iddiası var.
Çünkü hakkında
tutuklama kararı olan askerler
terfi alamıyor.
Doğruysa iki açıdan vahim.
Bir adaletin tecellisi açısından.
İki, siyasi
iktidarın kendisine
komplo kurduğu iddiası olan subayları ordudan
tasfiye için tutuklama kararı ihtiyacı duymasından.
Karanlık ilişki ve iddiaların ayyuka çıktığı bir
ülke,
demokrasi olacak ve askeri
vesayet sistemini kıracaksa, siyasi iktidar silahlı kuvvetlerin komuta kademesini demokrasiye uygun bir usulde dizayn etmelidir.