(...)
Suriye’den Mısır’a kadar her alanda çuvallayan dış ilişkiler sadece dış politika başarısızlığı olarak kalmadı, bu ülkelere ihracatla büyüyen Anadolu kaplanlarını ciddi biçimde yaraladı.
Buna özellikle sınır illerde yoğunlaşan 2 milyona yakın Suriyeli göçmenin eklenmesi, bu illerde yaşanmaya başlanan ekonomik krizi, diğer bölgelerden daha fazla derinleştirdi.
Seçim arası dönemi “Kürt sorununun çözümü” söylemleriyle geçiren Erdoğan, sandığın yaklaşmasıyla birlikte klasik milliyetçi dile döndü ve “Kürt sorunu yoktur” deyiverdi.
Bu söylemi, Süleyman Şah Türbesi Skandalı’ndan sonra hızlanan milliyetçi oyların göçünü durdurmaya yaramayacağı gibi, Kobane’den sonra hızlanan HDP’ye teveccühü artıracaktır.
ORTAK KORKU: SEÇİMDE HİLE
Sonuç, 10 yıllık serüvenin ardından AKP uçağının burnu aşağı doğru çevrilmiştir. Devletten ihale almayan, işini namusuyla yapmaya çalışan araştırma şirketlerinin çalışmaları HDP ve MHP’de önemli kazanımlar olduğunu, AKP’nin ise Cumhurbaşkanlığı seçimine göre ciddi oy kaybettiğini gösteriyor.
Ancak AKP’nin ayakkabı kutularıyla yaptıklarını seçim sandığıyla da yapmayı deneyeceği kanısı her kesimde hakim. Seçimde hileye yönelik girişimler, Ankara’da ve Üsküdar’da mahkeme kararlarıyla kanıtlandı.
Bu seçim AKP için ölüm-kalım savaşı. Partiye yakın şirketlerin partiyi yüzde 50 bandında gösterdiği araştırmalar sadece teşkilata moral vermeyi amaçlamıyor, olası manipülasyonları haklı çıkarma zemini yaratıyor.
Baraj sorunu kalmadığı artık net bir şekilde anlaşılan HDP, Avrupa’da olduğu gibi tüm Türkiye’de gönüllüleri seferber edip sandık güvenliği ve namusunu sağlamaya çalışacak. Türkiye’nin nasıl bir 8 Haziran sabahına uyanacağını sandığın namusu da belirleyecek.