Gergin, gelecek adına çok umut vermeyen bir
seçim kampanyasına tanıklık ettik açıkçası.
Meydanlarda ağır laflar edildi.
Çılgın projeler, yatırımlar, vaatler de gündeme geldi ama daha çok karşılıklı ağır sözler kaldı
halkın zihninde.
Kürt meselesinde gerilim giderek tırmandı. Biz Kürt meselesinde giderek sertleşen bir dile tanıklık ederken komşumuz da güvenlik ve refahımızı tehdit edici gelişmeler yaşanmaya başladı.
Sınırlarımız içine taşınan bir
kaos ortamı var Suriye’de.
Seçimden sonrasına yönelik beklentiyi artıran gelişmelere tanıklık ediyoruz.
Bu
akşam gözümüz
sandık sonuçlarında, kulağımız
balkon konuşmasında olacak.
İdam tartışmalarını, rakibini yok saymayı, Meclis’te birlikte çalışmayı mümkün kılacak bir üslubu duymak isteyeceğiz elbette.
Türkiye’yi yeni bir yüzyıla taşıyacak yeni anayasanın bu Meclis’ten büyük bir uzlaşma ile geçmesinin ilk adımı bu akşam atılabilir.
Gerilimler, umutsuzluklar var.
Ama ne badireleri atlatıp bugüne geldik.
Dün imkansız dediğimiz şeylerin birer ikişer gerçekleştiğine tanıklık ettik.
Çünkü halk daha demokratik, insan haklarına daha saygılı bir düzene olan inancını her fırsatta gösterdi.
En sıkıntılı günde demokrasinin yanında durdu, iradesine saygısızlık edeni ağır biçimde cezalandırdı.
Bu halk, şimdi de barış içinde
kalkınma, ülkesine yaraşır bir anayasa istiyor.
Bu isteğin önünde kimse duramaz herhalde. Onun için enseyi karartmaya gerek yok
Dünyanın Türkiye ilgisi
Kimi eleştiriyor, tavsiyede bulunuyor veya açıkça bir parti için tavsiyede bulunuyor.
Ne derlerse desinler dünyanın ilgisi şu anda Türkiye’de.
Monocle’dan
New York Times’a kadar tüm
dünya basını Türkiye’nin dört bir köşesinden haber yapıyor, gelişmeleri okuruyla paylaşıyor.
Bu, Türkiye’nin bölgesinde ve dünya sahnesinde oynamaya başladığı rolün en açık göstergesi.
Son 10 yılda büyük bir değişim geçiren Türkiye,
ekonomik krizde makyajları dökülen
İspanya,
İtalya,
İrlanda gibi ülkelerin aksine sağlıklı biçimde yoluna devam ediyor.
Faili meçhuller, işkenceler olmadan böylesine ilgi konusu olmak bile basil başına bir başarı öyküsü açıkçası.
Devlet
cinayeti neden saklar!
Albay Kazım
Çillioğlu Tunceli Jandarma
Alay Komutanı idi.
1994 yılında lojmanında ölü bulundu,
intihar ettiği açıklandı.
Ailesi bu açıklamayı hiçbir zaman kabul etmedi ama boşuna elbette çünkü yapacakları bir şey yoktu.
Yasalar herhangi bir girişimde bulunmalarına izin vermiyordu.
Bazılarının küçümsediği 12
Eylül referandumu askeri olaylara
sivil mahkeme yolunu açınca, hemen mahkemeye başvurdular ve Albay Çillioğlu’nun mezarı 17 yıl sonra açıldı.
17 yıl sonraki
otopsi raporu
kürek kemiğinde bir delik, iki kaburgasında kırık tespit etti.
Yani ilk bulgular intihar değil, cinayet olduğu yolunda Albay Çillioğlu’nun ölümünün.
Bu, kuşkulu bir
uçak kazasında ölen
Orgeneral Eşref Bitlis’e yakınlığıyla bilinen Çillioğlu’nun cinayet soruşturmasını engelleyecek güçte birileri tarafından
infaz edildiğini gösteriyor.
17 yıl önce
Adli Tıp uzmanına delilleri karartacak şekilde rapor yazdıran, savcıya dosyayı ‘’intihar’’ gerekçesiyle kapattıran bir güç.
Herhalde bugünün
Adli Tıp uzmanlarının
iskelet kalıntılarından bulduğu delilleri görmeyen uzmanlar kimdi acaba?
Bu olası cinayeti örtbas ederek suç ortaklığı yapanların da ortaya çıkarılması, yargı önünde
hesap vermelerinin sağlanması gerekir.
Fenerbahçe ne yapıyor?
Transfer dönemi başladı ama Fenerbahçe’de fazla hareket görünmüyor.
Ancak özellikle
Şampiyonlar Ligi için takımın takviyeye ihtiyacı ortada.
Elbette açıklarını kapatmak için çok sayıda
oyuncu almak durumunda kalan Galatasaray’la aynı konumda değiliz ama taraftara heyecan verecek bir ismi bekliyoruz açıkçası. Dilerim hayal kırıklığına uğramayız.