Demokrasi kimilerinde gaz yapıyor

Dünyanın hangi ülkesinde kendisine sosyal-demokrat diyen bir parti, darbeci askerlerin sivil mahkemede yargılanması yönündeki bir düzenlemeye karşı çıkar?


Elbette Türkiye’de. Üstelik bu parti sosyal-demokrat görünümlü bir devlet partisiyse haydi haydi çıkar. Yerel seçimden önce başörtüsü açılımı yapar, sandıklar kapandıktan sonra konu rafa kalkar. En büyük oy desteği Alevi kesim olmasına karşın, Aleviler’in sıkıntılarının ortadan kaldırılması için parmağını kımıldatmaz. Çünkü böyle bir açılım resmi devlet politikasına ters düşer. 12 Eylül darbecilerine yargı yolu açılsın der, ardından cuntacılar ile darbecilerin sivil mahkemelerde yargılanmasının yolunu açan düzenlemeye var gücüyle karşı çıkar. Ruhban Okulu’nun açılmasına karşı çıkar, Ermenistan açılımına karşı çıkar, Kıbrıs’ta çözüm paketine karşı çıkar, üniversitede başörtüsüne de, Avrupa Birliği reformlarına da karşı çıkar. Partinin adı ‘anti’ olmalıymış aslında, sadece karşı çıkmakla muhalefet yapıldığına inanıyor çünkü. Ona ‘olmaz’, buna ‘olmaz.’ Üstelik karşı çıktığı herşey de genelde ülkenin ve halkın yararına. Sadece dini farklı diye kendi yurttaşına verilen haktan rahatsız olan sosyal demokrat parti olur mu hiç. Göremediği şu; kişi başı milli geliri 8-10 bin dolarla ifade edilen, ihracatı 100 milyar doları aşmış, dünyanın 20 büyük ekonomisinden biri olmuş, hemen her iline derme-çatma da olsa bir üniversite kurmuş bir ülkeyi, 1930’ların paradigmasıyla yönemezsiniz. Bugün tanık olduğumuz olaylar yanı başı komşumuz İran’da yaşananların demokratik biçimi. Orada halkın iradesi doğrudan yok sayılıyor, burada bunun için dolaylı araçlar kullanılıyor. Özetle ‘vesayet rejim’ sürecek mi, bitecek mi mücadelesi bu. Çifte bir iktidar mı olacak yoksa ‘egemenlik kayıtsız şartsız’ gerçek sahibine, yani millete mi ait olacak. Hukuk mu üstün olacak, silah gücü mü? Bunun mücadelesine tanıklık ediyoruz. Yıllardır iktidarı perde arkasında ellerinde tutanlar şimdi bu gücün kayıp gittiğini görmenin sancısını, sıkıntısını yaşıyorlar. Demokrasi kimilerinde gaz yapıyor. Yoksa her fırsatta hukuka ve demokrasiye saygılı olduğunu açıklayan Silahlı Kuvvetler, darbe girişimcilerinin sivil mahkemede yargılanmasından neden rahatsız olsun. Türkiye artık bir dönemi geride bırakıp yeni ufuklara yelken açmak zorunda. Bunu ne kadar çabuk yaparsa uluslararası arenada o kadar güçlü hale gelecek. Ancak bunun için iktidarın da Avrupa Birliği sürecine sadece darbe çabaları gündeme geldikçe sahip çıkmaması gerekir. Bu içtenlik isteyen bir çaba. AK Parti iktidarının ilk döneminin görece daha sakin geçmesinin bir nedeni de AB sürecine sımsıkı sarılmasıydı. Unutmasınlar ki, bu partiden ciddi biçimde endişe eden kentli bir kesim var, onları en rahatlatacak gelişme AB yolunda kararlılıkla atılan adımlar olacaktır. Kelaynaklar Medyada da nesli tükenen bir türün çırpınışlarına tanıklık ediyoruz. Nedense darbe girişimcilerinin sivil mahkemede yargılanmasından çok büyük rahatsızlık duyuyorlar. Telaşı görünce sivil mahkemeler Çin’den emir alıyor sanırsınız. Askerden çok askerciler. Askerin lojmanı, tatil merkezi, emeklilik sistemi, yargısı ayrı olsun, asker siyaset üzerinden elini eksik etmesin istiyorlar. Şimdi de uyanık davranmadığı için CHP’ye kızıyorlar. Merak etmeyin, CHP bu yasayı Anayasa Mahkemesi’ne götürür. Orada care tükenmiyor biliyorsunuz, 367 gibi bir karar çıkartırlar. Hele Ferda Hanım biraz kulis yaparsa hiç sıkıntı yaşanmaz. Nice mutlu yıllara 1960’da bir avuç insan Türkiye’de siyasetin insane için olduğunu gösterdi. Bunun için kürsüde saldırıya uğradı, bir gözü görme yeteneğini kaybetti. Solculuğu inandığı biçimde sonuna kadar yaptı, hayatını da elinden geldiğince iyi yaşadı. Aslında bize hem solculuk öğretti, hem de viski içmeyi. Çetin Altan 84 yaşına bastı ama hala hepimizden çok daha genç.
<< Önceki Haber Demokrasi kimilerinde gaz yapıyor Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER