CHP lideri
Kemal Kılıçdaroğlu’nun Paris’teki Sosyalist Enternasyonel toplantısına katılıp burada kabul görmesi önemli bir gelişme.
Kılıçdaroğlu’nun
Irak Cumhurbaşkanı Celal
Talabani ile buluşması ve kendisinden Irak daveti alması bir başka önemli gelişme.
Önce Irak’ın
Kürtleri ile temas, sonra
Türkiye’nin
Kürtleri ile temasın kapısını açabilir.
CHP lideri
Avrupa Sol’unun desteğini alırsa hem daha cesur adımlar atabilir, hem de parti tabanını değişim konusunda ikna edebilir.
Kılıçdaroğlu’nun en önemli adımı Kürt politikasında olmalı diye düşünüyorum.
Demokratik hayat, hem CHP’yi, hem de BDP’yi sosyal
demokrasiye zorluyor.
Türkiye bugüne kadar gerçek sosyal demokrat bir partiye sahip olmamanın sıkıntılarını farklı açılardan yaşadı.
Bunun en önemli sonuçlarından biri, sol adına
siyaset yaptığını iddia eden hem CHP’nin, hem de adı ne olursa olsun Kürtlerin partisinin milliyetçilik dozunun
tavan yapması oldu.
Bu milliyetçilik zaman zaman karşısındakini düşman sayma boyutuna bile vardı ve bu durum sadece sağ partilere yaradı.
Bugün Türkiye’nin milliyetçilik açısından CHP’ye ihtiyacı yok, hem
AK Parti, hem MHP bu boşluğu kapatıyor.
Milliyetçiliğin yerine ikame edilmek istenen “ulusalcılığın” ucu faşizme uzanan bir çizgi olduğu netleşti.
Çözüm, halkları birbirine düşman etmeyecek bir sosyal demokrat çizgide buluşmak.
Kemal Kılıçdaroğlu bunu yapabilir.
İki nedenle;
Birincisi, başka şansı yok. Doğu’da
destek bulamayan CHP’nin yüzde 30’ları aşması hayalin ötesinde imkansız. Bu tablo,
baraj engeli sayesinde AK Parti’ye yarıyor.
İkincisi, Kılıçdaroğlu’nun geçmişinden gelen siyasi bir bagajı yok. Kendi bagajını kendi oluşturacak.
Burada önünde önemli bir fırsat var.
Milliyet’ten Aslı Aydıntaçbaş Paris’te Barış ve Demokrasi Partisi’nin eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’la da görüşmüş.
Demirtaş, benim Kılıçdaroğlu adı gündeme geldiği günden beri iddia ettiğim bir çözümü ortaya atmış:
“CHP’nin Tayyip Erdoğan’ı geçebilmek için yapabileceği tek şey, daha çok demokrasi talep etmek. Başka şansları yok.Keşke önümüzdeki seçimde içinde CHP, ÖDP, BDP,
EMEP olan bir sol demokrasi cephesi olsa. AK Parti’ye karşı ciddi bir sol blok oluşabilir.”
Evet, Kılıçdaroğlu her alanda daha fazla demokrasi talep etmezse, yok olur.
Sadece demokrasi yetmez, herkes için daha fazla eşit hakkık da gündeme getirmeli; Aleviler, başörtülüler, Kürtler için.
Ve de CHP ve Türkiye tarihinde bir yeri olacaksa, cesur ve kararlı lmak zorunda.
Sol’un demokrasiye saygı duyan, inanan herkesimine açık bir
ittifak, Türkiye’de ciddi gelişmelere yolaçabilir.
Demirtaş’ın teklifini bir kenara yazın bence.
Bu Çin çıldırmış
Beijing-
Her yerde vinçler, her yerde inşaat.
Havaalanları, yollar yepyeni.
Hızlı trende hemen herkesi geçmişler ve
büyüme hızları sınır tanımıyor.
Tabii, bu kadar büyük bir ülkeninin bu hızla büyümesinin sonuçları da var.
20-30 yıl sonra Amerika’nın
tüketim hızına vardıklarında, dünya
daha fazla kirlenecek, küresel
ısınma daha bir hız kazanacak.
New York Times’ta önceki gün okuduğum haber, küresel ısınmanın buzullara ve
deniz seviyesine etkisini anlatıyordu.
Bu hızla, torunlarımız pek keyifli bir dünyada yaşamıyor olacak ama büyüme hırsı, küresel ısınma falan dinlemiyor.
ART ZONE 768
Beijing’de eski bir mermi fabrikasını alıp muhteşem bir sanat mahallesine dönüştürmüşler.
Mahalle deyince Türkiye ölçülerinde düşünmeyin, Çin ölçülerinde düşünüm, dev bir yer.
Komünist mimariyle inşaa edilmiş dev binalar bugün birbirinden etkileyici sanatçılara evsahipliği yapıyor. Çin’de eskiden askeri fabrikalara isim değil, numara verirlermiş ve Beijing’deki mermi fabrikasının numarası da 768’miş.
Adı buradan geliyor.
Eski mermi fabrikası bugün sanat galerileri, meydanlarda sergilenen dev heykelleri, kafeleri, sanat mağazalarıyla nefes kesen bir bökge olmuş. Fatih’teki tersane için böyle bir
model düşünülebilir aslında.