Evet”ler önde çıkınca
Türkiye birden çatladı, bölündü.
“Oynayamayan gelin yerim dar dermiş”, bu da o
hesap.
Referandumda halkın verdiği mesajı doğru yorumlamak yerine Batı ile İç
Anadolu yorumları yapıp
alarm zilleri çalıyorlar.
Anlamsız ve gereksiz bir yorum.
Dünyanın her yerinde bölgeler arasında farklı siyasi tavırlar olur.
İtalya’da
Kuzey-
Güney, Amerika’da kıyılar ve karasal bölgeler arasında ciddi farklar vardır.
Kimse bu yüzden kalkıp
kıyamet koparmaz.
Tek bir yorum olabilir, Türkiye’nin geleceğini daha doğru okuyan, dünyayla birlikte hareket eden kesimler ülkenin iç kesimleri.
Çelişki gibi görünüyor ama tarihsel
gelişim bunu doğruluyor.
İzmir ve Ege, Anadolu’nun kapitalizmle ilk tanıştığı bölgeydi.
Tarıma dayalı sanayi döneminde tütünü, üzümü, inciriyle önemli bir merkezdi.
Sanayi kapitalizminin ağır basmasıyla İzmir ve çevresi bu önemini kaybetti.
Manisa, Denizli hatta
Uşak gibi sanayiye önem veren
kentler öne geçti.
Bir de İzmir’e kimliğini veren insanlar, 1922’den itibaren bazen zorla, bazen zorunlu olarak göç etti.
Serbest Fırka’nın evsahibi İzmir yok
karşınızda.
Türkiye’nin hızlı gelişim ve değişimden yeterli pay alamayan, bunun için öfkelenen bir kent var.
Referamdumda onlar ve diğer kıyı kentleri “hayır” verdi, hayırlı uğurlu olsun.
Demek ki, daha demokratik bir anayasa
talepleri yok.
Belki de Ege
Ordu Komutanlığı’ndan geldiği için Kenan Evren’e kişisel sempatileri de var.
Birlikte mutlu, huzurlu yaşasınlar.
Ama
referandumda “
evet” oyu verenlere ve onların hakkına saygısızlık etmesinler.
Şu anda yaptıkları tam da o.
Eski Cumhurbaşkanı
Ahmet Necdet Sezer, muhafazakar insanlara her türlü ağır muameleyi yaptı.
Başları örtülü diye, eşlerini yok saydı.
Ama bir tek muhafazakar insan, ona saygısızlık yapmadı,
cumhurbaşkanına gösterilmesi gereken saygıyı gösterdi.
Ama neo-faşistler, bu olgunluktan yoksun.
Sahadaki seyircisiyle, gazetedeki yazarıyla aynı kafadalar.
Kendini bilmez bir avuç neo-faşistin bu eylemini kınayan oldu mu?
Olmaz.
Çünkü hepsi aynı yolun yolcusu, “Ya benim yolum, ya
küfür” kafası işte bu.
AK Parti iktidarından korkuyorlarmış, asıl bu kafadan korkmak lazım.
Başörtülüden, Kürtten nefret eden, bu insanlara gizleyemedikleri bir nefret duygusuyla
bakan onlar.
Türkiye’nin
Ku Klux Klan üyeleri bunlar, başlarında bir tek kukuletaları eksik, onu da Kılık Kıyafet
Devrimi’ne aykırı diye takmıyorlardır.
Türkiye onlara rağmen sessiz bir devrim gerçekleştiriyor.
Kimseyi kırmadan, etrafı dökmeden.
Sahildekiler belki de başlarına güneş geçtiği için bu gerçeği göremiyorlar.
THY’yi referandum çarptı
Ekrem Dumanlı ile birlikte TRThaber’deki programımızı yaptık, İstanbul’a dönmek için havaalanına geldim.
22.00 uçağına biletim vardı, uça
ğım tam 00.30’da kalktı.
Yani 2.5 saat rötar oldu.
Sadece bizim başımıza geldi sanıyordum ama İstanbul’a inince gerçeği gördüm.
Dalaman 5 saat,
Bodrum 4 saat, İzmir 3 saat rötar diye gidiyordu.
Bir kilometreye varan bir
taksi kuyruğunun beklemesi cabasıydı.
“Evet çıkarsa keyfilik başlar” diyenler haklı olabilir mi acaba, THY’de bu başlamış bile...
Peki ya yüzde 58
Ağızlarında bir
sakız vardı “İki kişiden birinin desteği olmadan değişim zorlama olur” diye.
Şimdi o bir kişinin de üçte birini kaybettiler ama geri kalan 0.75’in hakkını canavar gibi savunuyorlar.
Azınlık hakkına saygıyı anladık da, çoğunluğun tercihine saygı duymak ne zamandan beri ayıp ve suç oldu bilemiyorum.
İzmir yolcularına öneriler
Referandum sonuçları kimilerinin İzmir aşkını coşturmuş. İyi olur, hem gideceklere, hem İzmir’e.
İzmir’e gideceklerin, tavsiyeye ihtiyacı vardır. İşte, tavsiyelerimiz:
-
Sabah kahvaltısını Pasaport’ta gevrek-
peynir (İzmir’de simitin adı gevrek, mısırın adı darıdır. Ezberlemen gerek) ya da yumurta boyozla yapacaksın.
- Öğle yemeği size kalmış ama Yeni Asır’ın karşısındaki ciğerci müthiştir.
-
Namaz için Hisarönü Camii ideal olur herhalde.
- Fuara merak sarmayın orası artık demode.
- Akşam ille de Kordon’da
balık-rakı.
- Gece orada bitmez, İzmir geceleri pavyonla noktalanır, bir yol gösterici bulursunuz herhalde.