Tutuklu
sanık Vedat Yenerer'e çapraz sorgusunun son soruları üye hakim Hasan
Hüseyin Özese tarafından soruldu.
Hakim Özese, merkezi Ankara'da bulunan 21. Yüzyıl
Türkiye Enstitüsü'ne ait
Ataşehir'de bir
ofis bulunduğunu belirterek Yenerer'den bu ofis hakkında ayrıntılı açıklama istedi.
Ümit Özdağ ile burada zaman zaman toplantılar yaptıklarını belirten Yenerer, "Ataşehir girişinde, solda, yüksek binaların birinin 22'nci katında 120 metre kare bir yerdir. Kirası 2-3 milyardan fazla değil. Ümit Özdağ,
İstanbul'a geldiği zaman otelde kalmak yerine burada kalırdı. Burası iki yıldır var.
Ergenekon operasyonu kapsamında Ataşehir lafları edilince ben Özdağ'ı arayarak 'Bizim ofisten mi bahsediyorlar?' diye sordum. Olayın ne olduğunu sordum, 'Bahsedilen olayın bizimle alakası yok. Zaten biz bu yeri kuralı 6-7 ay oldu' dedi. Ataşehir'de gizli toplantı yapıldığı ileri sürülen konuyla alakalı olayın daha eskiye dayandığını söyledi." dedi. Yenerer, burada yapılan toplantılara Ergenekon
davası sanıklarından katılan kimsenin olmadığını ifade etti.
MÜDAHİL AVUKATI, MAHKEME BAŞKANIYLA TERS DÜŞTÜ
Usül hakkında söz almak isteyen müdahil Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı'nın
avukatı Özkan
Yücel'e
mahkeme başkanı Köksal
Şengün, "Sizin soru sorabileceğiniz sorular konusunda yeni karar alındı." diyerek söz vermedi. "Size söz hakkı vermiyorum" diyen başkana, "Cümlemizi duymadınız bile" karşılığını veren Yücel,
tartışma üzerine talebinin ne olduğunu açıklayamadı.
YENERER'İN AVUKATINDAN SAVCILARA AĞIR ELEŞTİRİ
Sanık Vedat Yenerer'in avukatı
Vural Ergül, savunmasına
iddianameyi hazırlayan savcılardan
Zekeriya Öz hakkında ağır
eleştirilerle başladı. Avukatların dahi edinemediği belgelerin savcılar tarafından bazı medya organlarına
servis edildiğini savuna Ergül, iddianame eklerinde deli saçması notların olduğunu ileri sürdü. Ergül, "Irak'ta Bush'un kafasına atılan iki ayakkabının
imhası söz konusu olduğunda suç delilleri olduklarından imha edilemeyecekleri söylendi.
İşgal altındaki Irak'ta bile suç delillerinin imhası tartışılırken Türkiye'de savcılar ve hakimler el ele verip, bu davanın el bombalarını imha ettiler." dedi.
İDDİANAME İÇİN KİTAPTAN ALINDI İDDİASI
Tutuklu sanık yazar
Ergün Poyraz, iddianamede yer alan Ergenekon Lobi belgesinin,
Erdal Şimşek'in 2004'te çıkardığı "Türkiye'de İstihbaratçılık ve MİT" adlı kitabından alıntılandığını öne sürdü. Poyraz, Şimşek'in kitabındaki bazı bölümlerin iddianameyle birebir aynı olduğunu ifade ederek, Şimşek'in MİT'te çalışıp çalışmadığının sorulmasını istedi.
ERTEKİN, SANIKLARA ÇAY POĞAÇA SERVİSİ YAPILMASINI İSTEDİ
Tutuklu sanık Hayrettin
Ertekin, sabahları kahvaltı yapmadan
duruşma salonuna getirildiklerini belirterek bazı sanıkların
şeker hastası olduğu için bu durumdan olumsuz etkilendiğini ileri sürdü. Ertekin, "Guantanamo kampında bile
kahve veriliyor. Bir
bardak çay ve poğaça verilirse, bizi sadece bir tabak öğle yemeğine mahkum etmeyin." dedi.
TUNCAY GÜNEY'İN SORUŞTURMAYI YÜRÜTTÜĞÜ İDDİASI
İşçi Partisi Merkez Karar Yürütme Kurulu üyesi olan
tutuklu sanık Adnan Akfırat,
Tuncay Güney'in 2007 yılı
Aralık ayı ile 2008 yılı Ocak ve
Şubat aylarında İstanbul'da olduğunu,
soruşturma savcılarıyla birlikte çalıştığını ileri sürdü. Akfırat, bu konuda savcılar hakkında suç duyurusunda bulunduğunu belirtti. Kemal Kerinçsiz'in avukatı
Tolga Akalın da Güney'in 2001 yılın ait
mülakatın üçüncü sayfasında, söz ettiği Süleyman isimli bir kişi için, "33 yaşında benden 3 yaş
küçük" dediğine dikkat çekerek, "Güney 1972 doğumlu. Bu tarihte 36 yaşında olabilmesi için mülakat tarihinin 2008 olması gerekir. Bu da 2001 yılında yapılan mülakatın 2008
Mart ayında İstanbul
emniyetinin herhangi bir yerinde yeniden yapıldığını gösterir. Çünkü 2001 yılındaki mülakattan böyle bir
örgüt çıkmazdı. Gerçek
kasetler kaybedildi. Savcıların da içinde olduğu ortamda, 2008 yılında, hahamı sorgulamışlar. Yakında önümüze montaj bir kaset gelecek." iddiasında bulundu.
MÜDAHİL AVUKATLARI, SORU SORMALARINA KISITLAMAYA İTİRAZ ETTİ
İstanbul
Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanı Prof.Dr. Şebnem Korur Fincancı'nın avukatı Özkan Yücel, mahkemenin soru sorma haklarının sınırlandırılması yönündeki kararına
itiraz etti. Yargılamanın başından beri olumsuz tavırlarla karşı karşıya kaldıklarını, sözlü sataşmalara,
hakaretlere uğradıklarını anlatan Yücel, "Bu davranışlara karşılık hiçbir işlem yapmadınız. Sorularımızı daha okumadan engellediniz. '
Susurluk sormayın, ajanda sormayın, bu başlıkta soru istemiyorum. mikrofonunuzu kapatırım' dediniz. Biz ise soru sormak için elimizden geleni yaptık. Siz, bizim sadece dalla alakalı olduğumuzu söylüyorsunuz, Ağaç olmadan dal olur mu? Burada örgütü yargılıyorsanız, bize yalnızca kendinize karşı işlenen suçla ilgili soru sorun diyemezsiniz. Örgüt olmasaydı, talimat olmasaydı müvekkilimin kişisel verileri kaydedilecek miydi?" diye konuştu.
Örgütün her üyesinin örgütü oluşturduğunu, yöneticilerin, üyelerin eylemlerinden sorumlu tutulduğunu hatırlatan Yücel,
yasa gereği tüm sanıklara soru sorma hakkına sahip olduklarını dile getirdi. Mahkemenin ilk kez, tüm sanıklara soru sorabilecekleri yönünde karar verdiğini hatırlatan Yücel, "Şimdi ne oldu? Örgüt mü ortadan kalktı? Sanıklara gösterdiğiniz tahammülü bize göstermediniz. Örgüt, suç, zarar verenler aynı. Ne oldu da kararınız değişti?" diye sordu. Gerçeklerin açığa çıkmasını istediklerini, savcıların ve mahkeme heyetinin sormadığı soruları sorduklarını kaydeden Yücel, "Bizim sorularımız mı suçsuzu suçlu hale getirecek? Esen bu
rüzgar nedir? Hukuka uygun olmayan bir karara
imza attınız. Kararınızdan dönmenizi talep ediyoruz. Aksi takdirde mahkemenin tarafsızlığı konusunda şüphelerimiz artacak ve gerekirse
reddi hakim talebi konusunu gündeme getireceğiz." dedi.
Taleplerin ardından
Cumhuriyet Savcısı
Mehmet Ali Pekgüzel, sanıklar Vedat Yenerer ve Adnan Akfırat ile Yenerer'in avukatı tarafından hakaret, küçümsenme ve tehtide uğradıklarını belirterek mahkemenin suç duyurusunda bulunmasını talep etti. Bir saatlik bir aranın ardından mahkeme başkanı Sedat Şengün verdikleri ara kararı açıkladı. Sanık Vedat Yener'in Cumhuriyet Savcılarına izafen "
Talabani ile akrabalıkları mı var?", "Cumhuriyet Savcılarının bir yıl içerisinde kaçacakları" gibi sözlerle tehditte bulunduğu, avukat
Vural Ergül'ün, "Cumhuriyet Savcılarının zekasından, cübbelerini atıp gitmelerinden,
Tuncay Güney isimli aranan bir kişi ile düzenli olarak görüşüp soruşturmayı ondan aldıkları bilgiler ile şekillendirdiklerinden,
Cumhuriyet Savcısı hakkında tahkikat açıldığından" bahsederek
iftira ve hakarette bulunduğu, sanık Mehmet Adnan Akfırat'ın talepler kısmında Cumhuriyet Savcıları hakkında "Görevli memura hakaret ve iftira" suçlarını işlediklerine ilişkin Cumhuriyet Savcılarının da talebi doğrultusunda bu durumların takdir ve ifası için
Silivri Cumhuriyet Savcılığı'na yazı yazılmasına karar verildiği açıklandı.
Ayrıca sanık Muammer
Karabulut hakkında da bir örgüt dökümanının sınırlı bir bölümünü okuyup bunları Cumhuriyet Savcılarının kaleme aldığını savunduğu, bu haliyle hem çarptırma yaptığı hem de iddianameyi hazırlayan Cumhuriyet Savcılarına
İran ülkesi Cumhuriyet Savcıları yakıştırması yaparak duruşma sırasında suç işlediği iddiasıyla Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı'na durumun değerlendirilmesi için yazı yazılmasına karar verildi.
Sanık Vedat Yenerer'de ele geçirilen 1873 tarihli silahla ilgili olarak
Adli Tıp Kurumuna yazı yazılarak vahim nitelikte olup olmadığı ve ateşleme kabiliyetinin bulunup bulunmadığı konusunda inceleme yapılmasının istenmesi karara bağlandı.
Tuncay Güney ve sanık Ümit Oğuztan hakkında İstanbul 1. Ağır
Ceza Mahkemesi'nde görülmekte olan dava dosyasının, tüm ekleriyle birlikte incelenmek üzere istenmesi kararlaştırıldı. Tuncay Güney'in 2008 Ocak ve Şubat aylarında Türkiye'ye giriş yapıp yapmadığının İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nden sorulmasına karar verildi.
Müdahil Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı'nın avukatlarının, soru sormalarının kısıtlanmasının tekrar değerlendirilmesi konusundaki taleplerinin reddi de karara bağlanan duruşma, tutuklu sanıkların
tahliye taleplerinin reddine karar verilerek yarın 09.30'a ertelendi.
(CİHAN)