AKP içinde sosyal medya mesajlarıyla muhalefet etmeye çalışan AKP İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu önce partinin üst yönetim organlarından olan Merkez Karar ve Yönetim Kurulu üyeliğinden daha sonra da AKP'den Erdoğan'ın isteği ile istifa etmişti .
Mustafa Yeneroğlu, istifasının ardından AKP içinde yaşananları Karar gazetesine anlattı.
TOPLUM ADETA KORKU İKLİMİNE TESLİM OLDU
Meclis’te İnsan Hakları Komisyonu Başkanlığı da yapan Yeneroğlu AKP içinde ilk kırılmanın Hukuk alanındaki gerilemenin olduğunu söyledi
Mustafa Yeneroğlu, "Zaten devamlı uzatmaların uzatmaları içinde kıvranıp duruyorduk. İstanbul seçimleri süreci tabii belirleyici oldu. Çünkü son ümidi de yitirdim. AK Parti'yi doğuran zemin içinde doğmuş bir insan olarak, Tayyip Bey'i de gerçekten seven ve ülke içinde geçmişte çok güzel işler yaptığına inanan, bunun sürdürülmesi gerektiğini düşünen, her gün önümde duran sarsıcı gerçekleri adeta bastıran noktada büyük bir acı içerisindeydik. En az bir yıldan beri böyle devam ediyordu. Düşünün akşam eve geliyorsunuz, dosyalarınızı getiriyorsunuz, sabaha kadar dosya çalışıyorsunuz. Şu insanın meselesine yetişelim diye. İnsan hakları sistematik olarak ayaklar altına alınan bir ülkeyiz. Biz işkenceye sıfır tolerans diye geldik, hukuk devletinde insan kaçırma olur mu? Toplum adeta korku iklimine teslim oldu. Biz kaç defa hukukçu arkadaşlarımızla oturup acziyetimizden dolayı ağladığımızı biliyorum. Milletvekilleri ile görüştüğümde de bana itiraz eden, hukuki gerekçelerimize karşı çıkan kimseyle karşılaşmadım. Bürokratlardan da." şeklinde konuştu.
AKP'deki çoğu milletvekilinin Türkiye'de hiç bir şey yokmuş gibi davrandığına dikkat çeken Yeneroğlu ses çıkartmak isteyenlerinde korktuğunu söyledi.
23 Haziran sonrası MKYK toplantısı benim son MKYK toplantımdı. O MKYK toplantısından sonra sonraki iki MKYK toplantısına katılmadım. Üçüncü MKYK’ya katılıp katılmayacağımı soruyordu arkadaşlar. Katılıp konuşsam saygısızlık, konuşmasam kendimi inkar edeceğim. Dolayısıyla orada bulunmayı anlamsız buluyordum. Şunu düşünüyordum; bu ülkede insanlar kaçırılıyor, bu ülkede insanlara işkence yapılıyor. Bu ülkede on binlerce insan haksız yere cezaevinde tutuluyor. Bu ülkede toplanma özgürlüğü diye bir şey kalmamış. Bu ülkede her gün birkaç tane kayyum atanıyor. Bu ülkede her gün bir iki tane gazeteci gözaltına alınıyor. Böyle bir ortamda ben MKYK toplantısına hiçbir şey yokmuş gibi Urfa Sanayi’sinin elektrik meselesini konuşacağım. Veya Muğla’nın şehir girişi levhasına takılacağım. Ve böyle ortamı kabulleneceğim. Peki vicdanıma bunları nasıl kabul ettireceğim, Allah’a nasıl hesap vereceğim. Bunu düşünerek sabah bir istifa mektubu yazdım. Gerekçeli olarak . Hasbi olan feryadını ifade eden bir genç kardeşi olarak yazdım. Sonunda MKYK’dan istifa ettiğimi belirttim.
Yeneroğlu Ayrıca Partiden istifa kararının Erdoğan'nın isteği ile olduğunu ancak istifa edince rahatladığını söyledi
29’u gecesi beni genel sekreterimiz aradı Fatih Şahin bey arayıp, “parti genel merkezine gelir misiniz” dedi. Bir gün sonra gittim. Dostane bir ortamda kendisi artık hani partinin politikaları ve söylemleri noktasında çok ayrıştığımızı bundan sonraki süreçte ayrı kulvarlarda olmamızın da iki taraf için de hayırlı olacağını ifade etti. Ben zaten istifa mektubumun ön yazısında sayın cumhurbaşkanımız arzu ederse partiden de istifa edebileceğimi beyan etmiştim. Görüşme de böyle geçince hay hay dedim. Ne zaman istifa etmemi arzu ediyorsunuz diye sordum. “Mümkün mertebe hemen” dedi. “Olur” dedim. Meclise geçtim beni tekrar aradı. “Üstad” dedi, “Cumhurbaşkanımızla görüştüm, milletvekilliğinden de istifa etmeniz istiyor çünkü siz AK Parti listelerinden seçildiniz” dedi. Teşekkür ettim. Bunun üzerine basın toplantısını yaptım. Böyle bir süreç. O gün basın toplantısından sonra içimde tabii bir burukluk vardı ama çok uzun zaman sonrası ben ilk defa büyük bir huzur içinde evime gittim. O hafta sonundan önce mide kanaması geçirmiştim. Stresin sonuçları.