Erdoğan'ın grup konuşmasının tamamı

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 30 Haziran 2011'de AK Parti Grup toplantısında yaptığı konuşma;


AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Oy vermeyen yüzde 50'ye birtakım sıfatlar ve sendromlar yakıştırmak yerine; biz, açık açık, samimiyetle özeleştirimizi yapıyoruz. Neden o yüzde 50'ye ulaşamadığımızın muhasebesini her an gündemimizde tutuyoruz. Acaba kendimizi anlatmakta bir eksiğimiz mi var diyerek her an aynaya bakıyoruz'' dedi. Erdoğan, AK Parti Grup toplantısında yaptığı konuşmada, partisinin, 12 Haziran seçimlerinde yedi coğrafi bölgenin yedisinde de birinci parti olduğunu vurgulayarak, bunun örneğinin Türk demokrasi tarihinde bulunmadığını dile getirdi. AK Parti'nin, 12 Haziran seçimlerinde de bir Türkiye partisi olduğunu açık ve net olarak ortaya koyduğunu belirten Erdoğan, bir bölgenin ya da bir etnik grubun partisi olmadıklarını söyledi.   Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu: ''81 vilayetin 78'inden milletvekili çıkarmak, her bölgede birinci olmak, izlediğimiz birlik siyasetinin bir sonucudur. Buradan aynı zamanda bu ülkenin aydınlarına sesleniyorum, bu ülkenin yazılı ve görsel medyasına sesleniyorum. Seçim öncesinde, 'artık Doğuyu, Güneydoğuyu AK Parti acaba terk mi ediyor, bırakıyor mu' diyenlere sesleniyorum; işte 12 Haziran seçimleri AK Parti'nin hiçbir yeri ihmal etmediğini, terk etmediğini çok açık ve net göstermiştir. Bu aynı zamanda onların tekrar yanıldığının da ifadesidir. Çünkü onlar milletimizin gönül dünyasını okumuyorlar. Gönül dünyasından çok uzaklar ama biz milletimizin gönül dünyasını okuyoruz. Milletimizin nabzını dinliyoruz ve adımlarımızı da ona göre atıyoruz.'' -''MİLLETİN TERCİHİ, EN AZ MİLLET KADAR AZİZDİR, BAŞIMIZIN ÜZERİNDEDİR''- AK Parti'nin, sadece kendisine oy verenlere değil, 74 milyona gönlünü açan, herkesi aynı samimiyetle kucaklayan bir parti olduğunu vurgulayan Erdoğan, AK Parti hükümetinin, sadece kendisine oy vermiş olanların değil, 74 milyonun hükümeti olduğunu dile getirdi. Başbakan Erdoğan, şunları söyledi: ''Biz, bölenlerden, ayıranlardan, Türkiye haritasını renklere boyayanlardan olmadık, olmayacağız. Biz, milletin tercihini aşağılayanlardan, millete tepeden bakanlardan, milletin takdirini küçümseyenlerden olmadık, olmayacağız. Milletin tercihi, en az millet kadar azizdir, başımızın üzerindedir. Biz, bizi tercih etmeyenlere hiçbir zaman değişik yaftalar yapıştıramayız, birtakım sendromlar izafe etmeyiz, onlara değişik sıfatlar yakıştırmayız. Biz, yüzde 50'nin tercihini ne kadar önemsiyorsak diğer yüzde 50'nin tercihini de o kadar önemsiyoruz. Bize oy verenlerin takdirini önemsediğimiz kadar, oy vermeyenlerin de takdirini önemsiyoruz. Oy vermeyen yüzde 50'ye birtakım sıfatlar ve sendromlar yakıştırmak yerine; biz, açık açık, samimiyetle özeleştirimizi yapıyoruz. Neden o yüzde 50'ye ulaşamadığımızın muhasebesini her an gündemimizde tutuyoruz. Acaba kendimizi anlatmakta bir eksiğimiz mi var diyerek her an aynaya bakıyoruz.'' AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''8,5 yıl boyunca olduğu gibi, önümüzdeki dönemde de Allah'ın izniyle başımız dönmeyecek, şımarmayacak, asla ve asla kibirlenmeyeceğiz. Bu kutsal emaneti onurla, şerefle, namusumuz bilerek taşıyacak, vakti zamanı geldiğinde de sahibine vakarla teslim edeceğiz'' dedi. Erdoğan, AK Parti Grup toplantısında yaptığı konuşmada, AK Parti iktidarının, bir yandan hizmet ederken, yatırım yaparken, Türkiye'ye önemli eserler kazandırırken, diğer yandan da demokrasi açığını kapatmak, hukuk devleti normlarını geliştirmek, milletin iradesini yüceltmek ve yükseltmek için büyük bir mücadele ortaya koyduğunu ifade etti.  Milletin iradesine musallat olan çetelerle, karanlık odaklarla, vesayetçi anlayışlarla kararlı bir mücadele ortaya koyduklarını vurgulayan Erdoğan, siyasetin normalleşmesi ve devlet-millet arasına örülen duvarların yıkılması için büyük gayret sarf ettiklerini dile getirdi. Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti: ''Bölgemizde siyasi krizler, iç çatışmalar ve büyük çalkantılar yaşanırken, Türkiye bir istikrar abidesi olarak yükseldi, örnek olarak gösterilen bir konuma ulaştı. 12 Haziran seçimi ise, milletimizin teveccühünün daha da arttığı, Türkiye'de seçime katılan her iki seçmenden birinin AK Parti dediği, AK Parti'nin daha da büyüdüğü, sorumluluğunun daha da arttığı bir seçim oldu. Şunu büyük bir memnuniyetle ifade etmeliyim ki 14 Ağustos 2001'de, temeli ihlasla, samimiyetle, inançla atılan AK Parti, 10 yıllık süreçte çürümeden, yozlaşmadan, bozulmadan, şımarmadan, kibirlenmeden bugünlere ulaşmıştır. AK Parti, 10 yıl önceki o hasbiliğini, ilk günkü heyecan ve coşkusunu hiçbir zaman kaybetmedi, tersine daha da çoğalttı, bu sayede millet nezdinde itibarını katlayarak artırdı.'' -''HAKTAN, ADALETTEN, ÖZGÜRLÜKTEN, DEMOKRASİDEN TAVİZ VERMEYECEĞİZ''- Türk milletine, AK Parti'ye sahip çıktıkları için gönülden teşekkür eden Başbakan Erdoğan, üçüncü döneminde oyunu artıran ilk parti olmanın, yüzde 50'lere ulaşmanın, AK Parti'nin sorumluluğunu arttırdığını ifade etti.  Başbakan Erdoğan, şunları söyledi: ''10 yıl boyunca kibirden büyük bir özenle sakındık; bundan sonra çok daha fazla sakınacağız. Tevazuyu hiçbir zaman elden bırakmadık, bundan sonra tevazuda toprak gibi olmaya, tevazumuzu daha da artırmaya devam edeceğiz. Kimseye tepeden bakmadık, bakmayacağız. Nereden geldiğimizi asla unutmadık, unutmayacağız. Unutmayın, topraktan geldik, toprağa döneceğiz. Aslımıza, asaletimize, bizi bu makamlara taşıyan aziz milletimize, köklerimize, bizi biz eden hasletlerimize asla sırtımızı dönmeyeceğiz. Haktan, adaletten, özgürlükten, demokrasiden taviz vermeyeceğiz. 10 yıl boyunca olduğu gibi bundan sonra da cesaretle hakkı savunmaya, hukuku savunmaya, özgürlük ve demokrasi için mücadele etmeye devam edeceğiz. Allah'ın izniyle, 10 yıl boyunca bu millete mahcup olmadık, bundan sonra da olmayacağız.'' -''SÖZ VERİYORUZ''- AK Parti'ye oy veren ya da vermeyen tüm vatandaşlara seslenen Erdoğan, ''söz veriyoruz'' diyerek, Milletin emanetini yere düşürmeyeceklerini dile getirdi. Türk milletinin kendilerine yüklediği büyük sorumluluğun her zaman idrakinde olacaklarını vurgulayan Başbakan Erdoğan, ''8,5 yıl boyunca olduğu gibi, önümüzdeki dönemde de Allah'ın izniyle başımız dönmeyecek, şımarmayacak, asla ve asla kibirlenmeyeceğiz. Bu kutsal emaneti onurla, şerefle, namusumuz bilerek taşıyacak, vakti zamanı geldiğinde de sahibine vakarla teslim edeceğiz'' dedi. AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, muhalefetin, hem mevcut sorunları hem de ülkenin genel sorunlarını aşma noktasında sorumlu davranıp, yemin edip, Meclis çalışmalarına katılmasının en büyük arzuları olduğunu belirterek, ''Bu olmadığı takdirde, milli iradenin boykot yoluyla engellenmesine de müsaade etmeyeceğiz. Muhalefet ister gelsin ister gelmesin, parlamentonun çalışmasına mani bir hal yoktur'' dedi. Erdoğan, AK Parti Grup toplantısında yaptığı konuşmada, partisinin grubunun, önceki dönemlerde olduğu gibi, gelecek dönemde de hukuktan, demokrasiden, özgürlükten, kardeşlikten yana olacağını dile getirdi. Erdoğan, ''AK Parti, istişare ve uzlaşmayı yine her şeyin üzerinde tutacak, ülkenin ve milletin çıkarlarını en güçlü şekilde muhafaza edecek ve büyütecektir'' diye konuştu. Milli iradenin, kendileri için kutsal ve muteber olduğunu belirten Erdoğan, şunları söyledi: ''Milli irade üzerinde vesayeti asla ve asla kabul etmedik ve etmiyoruz. Milletin iradesinin tecellisi önünde hiçbir engeli bugüne kadar tanımadık, bundan sonra da tanımıyoruz. Zira biz, vesayetle çarpışarak, siyaset mühendisliğine karşı çıkarak bugünlere geldik.  Biz, millet iradesi üzerindeki gölgeleri tek tek kaldırarak bugünlere ulaştık. Milli irade dışındaki her müdahaleye karşı çıktık, göğüs gerdik. Hukukun zorlanması, çarpıtılması, yetkilerin, sınırların aşılması karşısında sağduyulu olduk, sabırlı olduk, kararlı ve cesur bir duruş sergiledik.'' ''Çok büyük haksızlıklara maruz kaldık. Hakkımızda, 'muhtar bile olamaz' diye manşetler atıldı'' diyen Erdoğan, ''Şiir okuduğumuz için hüküm giydik. Bu şiir, Talim Terbiye Kurulu'nun kayıtlarında, onların referansıyla kitaplara girmiş bir şiir olmasına rağmen... Sandıktan çıkan sonuçlar sorgulandı. Gazete kupürleri delil olarak kullanıldı, partimiz, parlamentonun yüzde 65'ine sahip olduğumuzda kapatılmak istendi. Cumhurbaşkanı seçmemiz engellenmek istendi'' dedi. Politikalarının, tercihlerinin, hassasiyetlerinin sistemli ve örgütlü şekilde kara kampanyalara maruz bırakıldığını ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti: ''Değerlerimiz hiçe sayıldı. Çetelerin, demokrasi dışı, hukuk dışı örgütlenmelerin hedefi haline getirildik. Komplolarla, çirkin senaryolarla, tahrik ve provokasyonlarla istikrar zedelenmek istendi. En güçlü olduğumuz dönemde bu darbe vurulmak istendi ve biz o yıl kayba uğradık. Aslında böyle bir şey olmamış olsaydı bugün kişi başına milli gelir 11 bin doların üstünde olurdu. Bunlar bizim açık hesaplarımızdı. Bizi yıpratmak adına, bu ülkenin kardeşliği, huzuru, birlik ve bütünlüğü bile hedef alındı ama hiçbirine boyun eğmedik, hiç birine eyvallah demedik. Biz, bugüne kadar bize yapılmış haksızlıkların tamamını hukuk içinde, demokrasi içinde, meşruiyet içinde çözmenin gayreti içinde olduk. Beğenmediğimiz, eleştirdiğimiz düzenlemeler, uygulamalar oldu ama hukuk kurallarını hiçe saymadık, Anayasa'yı, affınıza sığınıyorum, takmamazlık etmedik. Dayatmalarla, tehditlerle yol almaya çalışmadık ve biz, oy tabanımızı, bize gönül verenleri sokaklara dökmedik. Herkese 'hukuk içinde halledeceğiz' dedik. Demokrasinin güzelliği budur. İleri demokrasi için, evrensel hukuk normlarına ulaşmak için büyük bedeller ödedik, büyük mücadeleler ortaya koyduk. Üzülerek ifade etmeliyim ki, tüm bu süreçlerde hep yalnız bırakıldık. Anamuhalefeti, muhalefeti, sivil toplumu, medyası, bizim demokrasi ve özgürlük mücadelemize gerekli desteği vermedi. Yılmadık, yıkılmadık, vazgeçmedik ve kararlılıkla mücadelemizi sürdürdük. Bugün buradan, dosta da, düşmana da bir kez daha ilan ediyorum. Bugün, AK Parti'nin bu ilk grup toplantısından tüm dünyaya sesleniyorum; milli irade üzerinde vesayeti kabul etmiyoruz. Demokrasi ve hukuk dışı uygulamalara asla tevessül etmiyor, asla göz yummuyoruz ancak en az bunun kadar, hukukun zorlanmasını, hiçe sayılmasını, demokrasinin istismar edilmesini de tasvip etmiyor, bunu da asla onaylamıyoruz. Dayatmalarla, tehditlerle netice alınamayacağını çok iyi biliyoruz. Meclisi boykot ederek, Meclisin meşruiyetini tartışmaya açarak ulaşılabilecek bir hedef olmadığını çok iyi biliyoruz.'' -''YARGI KİMSEDEN TALİMAT ALMAZ''- Hukukun siyasallaştığından dert yanıp, hukuka siyasi müdahalede bulunulmasını istemenin ne kadar büyük tutarsızlık olduğunu, ne kadar vahim bir hata olduğunu çok iyi bildiklerini belirten Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu: ''Bilmeyenlere, bilmek istemeyenlere, kabul etmek istemeyenlere buradan bir kez daha duyuruyorum. Ekranları başında izleyenlere özellikle duyurmak istiyorum; Türkiye bir hukuk devletidir. Üstelik bugün Türkiye, üstünlerin hukukunun değil, hukukun üstünlüğünün egemen olmaya başladığı bir ülkedir. Hukuka karşı imtiyaz talep etmek ne kadar yanlışsa dayatmalarla oldu bitti yapmaya çalışmak da o kadar yanlıştır.  Yargının kararlarından dolayı, doğrudan AK Parti'yi, doğrudan hükümeti itham edenler, eski alışkanlıkları nüksedenlerdir. Onların zamanında, onların döneminde, yargı, yasamadan veya yürütmeden talimatlar almış olabilir ama AK Parti hükümetleri döneminde yargı, millet adına karar verir, hiç kimseden de emir ve talimat almaz. Hatırlatmak isterim ki, biz kendi iktidarımız döneminde kapatılma davasına maruz kalmış bir partiyiz. O durumda dahi mücadelemizi hukuk içinde verdik, başka herhangi bir yola tevessül etmedik. Üstelik, bugün milli iradeyi temsil ettiği söylenen ve terör örgütü kurmaktan yargılanan o yazarlar, AK Parti'ye kapatılma davası açıldığı o süreçte, 'yargı da milli iradedir' şeklinde yazılar kaleme aldılar. Hepsi kayıtlarda var. Yasamanın da, yargının da milli iradeyi temsil ettiğini köşelerinde yazdılar. Dün milli iradeyi temsil eden yargı, bugün temsil etmiyor mu? Dün güya millet adına karar veren yargı, bugün millet adına karar vermiyor mu? AK Parti iktidarını, çoğunluğun azınlığa tahakkümü olarak sorgulamak isteyenler, acaba bugün azınlığın çoğunluğa tahakkümünü sorgulamayacak mı? Şu anda aradıkları bu; azınlık çoğunluğa tahakküm etsin. O zaman bu milletin iradesini nereye koyacağız?'' -''BAŞBAKAN BU İŞİ ÇÖZSÜN DİYENLERE SESLENİYORUM''- ''Başbakan bu işi çözsün diyenlere'' seslenen Erdoğan, şöyle dedi: ''Başbakan ne yapacak? Hakimleri, mahkemeleri arayıp, talimat mı verecek? Başka iktidarlar döneminde bunlar yaşanmış olabilir, yaşandığını da biz çok iyi biliriz, kayıtlarda var. Öyle anladığınız anlamda kayıt değil ama yaşayanlarla konuştuk biz. Bizzat mağduriyetini yaşayanlar olarak biliriz ama bizim dönemimizde bunlar yaşanmaz ve yaşanmayacak. Yargı kararlarından dolayı Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne gelmeyenler, gelip de yemin etmeyenler, yasama-yürütme-yargı güçlerinin ayrımını hala kabullenemeyenlerdir. Hiç kimsenin hukuku da, kanunları da hiçe sayma, yok sayma, çiğneme hakkı yoktur. Türkiye muz cumhuriyeti değil, demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir. 'Nasıl olsa kanunları esnetiriz, hukuku çiğneriz' anlayışıyla, sonuçları bilerek, keyfice adaylar gösterenler, bugün yargının kararlarına herkes kadar saygı duymakla mükelleftir. Millet iradesi ile adalet duygusu karşı karşıya getirilemez. Milli iradenin yüceliği ile hukukun üstünlüğü ilkesi çarpıştırılamaz. Demokrasi, bu ikisini bir arada tutarak yükselir. Türkiye'nin karşılaştığı her sorun, hepimizin sorunudur. Sorun, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin, yani Türkiye'nin sorunudur. Dolayısıyla çözüm de kaçınılmaz olarak ortak olacaktır. Muhalefet partileri sağduyu içinde hareket etmek, makul öneriler getirmek durumundadır. Tepkiyle, protestoyla, boykotla hiçbir yere varılamaz. Sorunları bu hale getirenlerin, sorunu derinleştirmek yerine daha serinkanlı davranmaları gerekir. Hem Meclise geleceksin, öbür tarafta oturacaksın, orada bulunacaksın ve 'ben yokum' diyeceksin. Ben şimdi milletime sesleniyorum; ey sevgili milletim, TBMM'nin çatısı altında Genel Kurul'a girmek suretiyle geçici başkanın da yoklamayı yaparken ismini andığı kişi, Genel Kurul'da olduğu halde onun yok demesini hangi dürüstlük anlayışı içine sığdırıyorsunuz? Soruyorum; acaba dürüstlük kavramıyla yalan ne zamandan beri arkadaş oldular? En önde oturacaksın ondan sonra kendini yok yazdıracaksın. Nasıl dürüstlük bu? Bu anamuhalefetin tarihine kara bir leke olarak geçmiştir.  Geçici başkanları önce 'yok yok' dedi. Baktılar ki büyük bir tarihi hata yapıyoruz, hemen uyarı geldi. Ondan sonra dikkat ederseniz 'yok' demedi ama desen de, demesen de tarih bu anları tespit etti. Hepiniz oradasınız ama kendinizi yok yazdırıyorsunuz. Bunu yutmazlar beyler.'' -''CHP, ONTOLOJİK SORUNLAR İÇİNDEDİR- ''Açık söylüyorum, CHP ontolojik sorunlar içerisindedir'' diyen Erdoğan, ''Dün sandığı, bugün Meclisi boykot edenler bilsinler ki, milli iradenin önündeki engel AK Parti olmayacak, bizzat kendileri olacaktır'' diye konuştu. Milletin, kendilerine, muhalefet partilerine de, bağımsız milletvekillerine de boykot yetkisi değil, yasama yetkisi, yasa yapma yetkisi verdiğini anlatan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Şimdi millete ne diyecekler? Siz Meclise girme veya yasa yapma dediniz onun için yapmıyoruz mu diyecekler?  Anayasa, yasalar ve Meclis iç tüzüğü, yasama çalışmalarının hiçbir engelle karşılaşmadan yürütülmesi konusunda Genel Kurul'a yetki veriyor. Biz, normal şekilde çalışmalarımızı yürüteceğiz. Milletimizin beklentilerini, ülkemizin ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla önceki dönemlerde olduğu gibi Meclisi çalıştırmaya devam edeceğiz. Muhalefetin, hem mevcut sorunları hem de ülkenin genel sorunlarını aşma noktasında sorumlu davranıp, yemin edip, Meclis çalışmalarına katılması en büyük arzumuzdur. Bu olmadığı takdirde, milli iradenin boykot yoluyla engellenmesine de müsaade etmeyeceğiz.  Milletimize tekrar sesleniyorum; muhalefet ister gelsin ister gelmesin, parlamentonun çalışmasına mani bir hal yoktur. Anamuhalefet, 'biz olmadığımız sürece komisyonlar çalışmaz' diyor. Maalesef inanın kılavuzu yanlış. Parlamento hukukunu bilen bir tane yanında adamı yok. Çünkü demokrasinin, özellikle Türkiye'deki, bizim parlamentomuzun çalışmasına yönelik iktidar güçlü kılmıştır. Neden? Azınlık çoğunluğa tahakküm etmesin diye. 'Komisyona muhalefet gelmediğinde komisyon çalışmaz' diye bir şey yok. Komisyonu bir keresinde muhalefet terk etti ve Anayasa Mahkemesine götürdü. Ne yaptı Anayasa Mahkemesi? Geri gönderdi. Önümüzde bir örnek var. Televizyonlarda diyor ki; 'eğer biz komisyonlarda olmazsak komisyon çalışmaz. Sayın Kılıçdaroğlu, komisyon bal gibi çalışır. Yeter ki bizim arkadaşlarımızın katılımında bir eksiklik olmasın. Herkes katılsın bak nasıl çalışıyor, göreceksin.  Meclis Divanı... Aynı şekilde o da çalışır. Orada iktidar sayısıyla oluşturulmuştur. Burada da yine aynı şekilde bu divan oluşur ve çalışmalarına devam eder. Çünkü, AK Parti'nin sayısı, bir iktidar partisi olarak, bugün toplantı yeter sayısı için de, karar sayısı için de yeterlidir ama gönlümüz, demokrasi muhalefetle güç kazanır, onun için sizin de orada olmanızı istiyoruz, gelirsiniz gelmezsiniz o sizin bileceğiniz iş.'' -''ESKİ KAFA''- Cumhuriyet Halk Partisi'nin, kendisine ''yeni'' sıfatını yakıştırdığını, bununla birlikte, ''eski kafa'' ile yola devam ettiği görüşünü dile getiren Erdoğan, şunları söyledi: ''CHP, 1999 seçimlerinde, milletin kendisini baraj altında bırakmasından gerekli mesajı almadı. 2002 seçimlerinde çıkan sonuç, CHP'nin mesajı okumasına yine vesile olmadı. 2007'de CHP'nin tavrı, politikası, tutumu millet tarafından çok net bir şekilde eleştirildi, bu eleştiri sandığa da yansıdı ama CHP bu mesajı da ne yazık ki almadı. 12 Haziran 2011 seçimlerinin ardından da aynı basiretsizliğin devam ettiğini çok daha ağır bir şekilde görüyoruz. Milletin takdir ve tercihinin bir kez daha aşağılandığına, tahkir edildiğine, üzülerek şahit oluyoruz. CHP'nin 1950 seçimlerindeki zihniyetinin, aradan geçen 61 yılda bir nebze olsun değişmediğini, ilerleme kaydetmediğini anlıyoruz. Seçim sonuçlarını, bir kez daha 'bidon kafa, göbeğini kaşıyan adam, yüzde 60 aptal, beyinsiz' gibi sıfatlarla, birtakım sendromlarla izah edenler, tıpkı 60 yıl boyunca olduğu gibi, bugün de milletle gönül bağı kuramayan, aynı dili konuşamayanlardır. CHP'nin Meclise gelip yemin etmemesi, boykot kararı alması da işte aynen milli iradeye yönelik çarpık bakış açısının bir tezahürüdür.  Biz yaşanan bu süreci, en hafif tabiriyle bir kafa karışıklığı olarak değerlendiriyoruz. CHP'nin, bir an önce bu kafa karışıklığından, fikir karmaşasından, şaşkınlıktan kurtulup, anamuhalefet görevini devralmasını bekliyoruz. Biraz önce de ifade ettiğim gibi, hiç kuşkusuz Meclis normal şekilde çalışacak, yasama görevini yerine getirecektir. Buna mani hiçbir hal yoktur. İlk adım da Salı günü yeminle atılmıştır. Bak Meclis çalışıyor demek ki. İşte bak çalışıyor.  Hani çalıştırmazdınız... Bakın çalışıyor ancak ileri demokraside, iktidar kadar yapıcı ve kaliteli muhalefetin de elzem olduğunu biliyor; CHP ve diğer muhalefetten de biz bunu arzuluyoruz.'' AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Millet en güzel hakemdir. Millet, çalışanla çalışmayanı, sorun çözenle sorundan besleneni her zaman en net şekilde birbirinden ayırmayı bilmiştir'' dedi.  Erdoğan, AK Parti Genel Merkezi'nde düzenlenen AK Parti Grup Toplantısı'nda milletvekillerine seslendi. Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin gelecek birkaç yılını değil, 2023 yılına kadarki dönemini şekillendirecek bir ''ustalık'' dönemine başladıklarını belirterek, şunları söyledi: ''Geçtiğimiz yasama dönemlerinde Türkiye Büyük Millet Meclisini nasıl azami ölçüde çalıştırıp, millet için acil yasaları çıkardıysak, bu yeni dönemde de aynı gayretle çalışmaya devam edeceğiz. Balkanlardan Orta Doğu'ya, Afrika'dan Orta Asya'ya kadar geniş bir coğrafyada kardeşlerimizin bizden beklentileri, umutları var. Hiçbirini görmezden, duymazdan, anlamazdan gelemeyiz. Tek başımıza da olsak, yalnız da bırakılsak, engellensek, yavaşlatılsak da biz, milletin bize tevdi ettiği görevi en iyi şekilde yapacağız.'' Milletin her bir ferdinin hayat kalitesini yükseltecek projelerini birer birer hayata geçireceklerini ifade eden Başbakan Erdoğan, şunları söyledi: ''Bunun için devamlılık noktasında hepinizin son derece hassas olacağına inanıyorum. İnanın bunu başarmak her milletvekili arkadaşımın emaneti sahiplenmesi anlamına gelir. Sağduyu ve sabırla, Meclis'i çalıştırarak, ülke ve millet çıkarları peşinde emek sarfedeceğinizi, ter dökeceğinizi biliyorum. Millet en güzel hakemdir. Millet, çalışanla çalışmayanı, sorun çözenle sorundan besleneni her zaman en net şekilde birbirinden ayırmayı bilmiştir. Biz, her zamanki gibi yapıcı olacağız. Yapan tarafta, üreten, samimiyetle çalışan, kararlılıkla ve cesaretle çözen tarafta olacağız. Her zamanki gibi yapıcı olacağız. Yapan tarafta, üreten, samimiyetle çalışan, kararlılıkla ve cesaretle çözen tarafta olacağız. Nezaket, zerafet, güzel Türkçe, tevazu bizim bu dönemde de hassasiyetle riayet edeceğimiz hususlar olacak.'' Türkiye'ye çok hizmetler verdiklerini anlatan Erdoğan,  milletvekillerine bu dönem Anadolu'yu dolaştıklarında bu eserleri göreceklerini söyledi. Başbakan Erdoğan, milletvekillerine şöyle seslendi: ''Sadece ilinizin milletvekili olarak kalmayacaksınız, yeri gelecek grubumuz sizi Anadolu'nun değişik yerlerine de gönderecek. Bu gidiş gelişlerde Anadolu'yu ne hale getirdiğimizi göreceksiniz. Her alanda, eğitimde sağlıkta ulaşımda, adalette aklınıza ne gelirse, enerjide neler olduğunu göreceksiniz. Toplu konutta nasıl kentlerin değiştiğini göreceksiniz. Allah'ın izni, milletin desteği sizlerin gayretiyle inşallah ustalık döneminde o açıkladığımız o dev projeleri süratle başlatacak ve yol haritasında 2015'e kadar bitenleri süratle bitireceğiz. Devam edenler de zaten devam edecek.''  -ŞEYH EDEBALİ'NİN NASİHATİNİ HATIRLATTI-  Başbakan Erdoğan,  Şeyh Edebali'nin Osman Gazi'ye nasihatini milletvekillerine bir kez daha hatırlatmak istediğini vurgulayarak, şunları söyledi: ''Oğul; İnsanlar vardır, şafak vaktinde doğar, gün batarken ölürler. Unutma ki dünya sandığın kadar büyük değildir. Dünyayı bize büyük gösteren bizim küçüklüğümüzdür. Bu yolda nazarımızı sonsuzluğa dikip; büyük yürümek ve büyük ölmek gerek. Bu yolda hırs, diken; benlik ve kibir, engeldir oğul. Sakın ha kendine takılmayasın ve kendinde boğulmayasın. Teklik sadece Allah'a mahsustur, tek başına karara durup, hoyrat dünyanın dayanılmaz ağırlığını kaldırmayasın. İşlerini ehil kişilere danışarak tutasın, danışırsan yol alırsın, danışmasan yolda takılıp kalırsın oğul. Güçlüsün, akıllısın, söz sahibisin; Ama bunları nerede, nasıl kullanacağını bilemezsen, sabah rüzgarında savrulup gidersin. Bir dem gelir bir tekmeyle dünyaları yıkacak olursun, bir dem gelir yerdeki karıncaya mağlup olursun. Daima sabırlı, sebatlı ve iradene sahip olasın, azminden dönmeyesin. Çıktığın yolu, taşıyacağın yükü iyi bil, her işin gereğini vaktinde yap. Sabırsız olmaz oğul. Sabırsız menzile varılmaz. Kaf Dağı'na sabırsız ulaşılmaz. Bizler nefreti eritmek için, muhabbetin asaletini dünyaya yeniden hakim kılmak için çıktık yola. Bu yolda utanacak bir şeyimiz yoktur. Muhabbet yolunun gizlisi saklısı yoktur oğul. Ama altının değerini de sarraf bilir, sözünü muhatabına göre ayarlayasın. cahilin karşısında altınlarını çamura atmayasın. Şunu da unutma; İnsanı yaşat ki devlet yaşasın!,Osman; Sen bizim rüyamız, sen bizim devamız, sen bizim duamızsın oğul. Daima başın dik, alnın ak, gönlün pak olsun. Zümrüt-ü Anka'nı iyi seç ki Kaf Dağı sana yakın olsun. Yolun ebediyete kadar açık olsun. Evet, bu duygularla, bu hissiyatla, bu nasihatlerle, yolunuz, bahtınız ebediyete kadar açık olsun.'' AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Her bir ferdin yaşam tarzını, tercihlerini, inançlarını, değerlerini eşit derecede önemsedik, onlara eşit derecede saygı duyduk; bu hissiyatımızı muhafaza ediyoruz. Çarşıda pazarda farklı, kapının arkasında farklı konuşmadık'' dedi. Erdoğan, AK Parti Grup toplantısında yaptığı konuşmada seçim başarısı nedeniyle AK Parti'nin tüm birimlerine teşekkür etti. Başbakan Erdoğan, milletvekillerine de şöyle seslendi: ''12 Haziran seçimlerinde, milletin takdirine, tercihine, teveccühüne mazhar olan siz değerli kardeşlerimi de bu ilk grup toplantımızda yürekten tebrik ediyorum. Sizler, milletin vazife yüklediği, milletin emanetini omuzlamış, milletin iradesini, yetkisini emanet olarak almış kişilersiniz.  Şunu hiçbir zaman aklınızdan, yüreğinizden, benliğinizden çıkarmayın. Sizler vekilsiniz, asıl olan, millettir. Bizi bu makamlara millet getirmiştir. Millet bize, en kutsal emanetlerden birini yüklemiştir. AK Partili milletvekilleri olarak, bu kutsal emanetin her an idrakinde olacağınızdan en ufak bir şüphe dahi duymuyorum.'' -''VE LA GALİBE İLLALLAH''- Türk milleti gibi, kendisinin de milletvekillerine güvendiğini ve inandığını vurgulayan Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Belki bazılarınız gitmiş, görmüştür... Tarihin en büyük medeniyetlerinden birinin, Endülüs Devleti'nin, Gırnata'da inşa ettiği muhteşem El Hamra Sarayı'nın duvarlarında, sultanların kibrini ve azametini engellemek maksadıyla, 'Ve la galibe illallah' levhaları vardır. Yani, Allah'tan başka zafer sahibi yoktur. Osmanlı Cihan Devleti, Şeyh Edebali'nin şu nasihati üzerine bina edilmişti; 'Ey oğul; yüksekte yer tutanlar, aşağıdakiler kadar emniyette değildir. Nefsini yenmek, en büyük zaferdir. Osman! Geçmişini iyi bil ki, geleceğe sağlam basasın. Nereden geldiğini unutma ki nereye gideceğini unutmayasın'.  Yunus Emre de 'Seni de sigaya çeken bir Molla Kasım gelir' diyerek bu toprakları, bu toprakların insanlarını her zaman tevazuya çağırmıştı. Medeniyetimizin temel taşları olan bu öğütler, bu nasihatler, bu uyarılar, AK Parti'nin, bu hareketin de ilham kaynağı, referansı, mihenk noktası olmuştur. AK Parti'nin milletvekillerinin en belirgin vasfı tevazu olmalıdır. 12 Haziran akşamı, seçim sandıklarının açılması, sizin için bir son değil, tam tersine bir başlangıçtır. Bazıları, bir sonraki seçime kadar milletle irtibatı koparacaktır. Bazıları, bir sonraki sandığa kadar milletle gönül bağını askıya alacak, milleti ve tercihlerini rafa kaldıracaktır. Ama AK Parti'nin milletvekilleri, 11 Haziran günü nasıl ve ne kadar milletin içindeyse, bugün ve bundan sonra da aynı derecede milletin içinde olmaya devam edecektir. Ben bunu görüyorum, buna inanıyorum.'' -MİLLETVEKİLLERİNE TAVSİYELER- Milletvekillerinden, 4 yıl boyunca, milletle irtibatlarının artarak devam etmesini rica eden Başbakan Erdoğan, milletle iç içe olacaklarını ve hiçbir zaman milletten uzak olmayacaklarını dile getirdi.  Başbakan Erdoğan, şunları söyledi: ''Vatandaşların davetini beklemeyeceksiniz, siz onlara gideceksiniz. Her fırsatta seçim bölgelerinize, illerinize gitmenizi, milletle kucaklaşmanızı, milletle gönül bağınızı daha da güçlendirmenizi sizlerden önemle istiyorum. Her ilimizdeki vatandaşımız, vekilini ismen de sureten de tanımalı, bilmeli, her arzu ettiğinde de vekiline ulaşabilmelidir. Şehrinin, ilçelerinin, köylerinin sorunlarını bilmeyen, tanımayan vekil, AK Parti kadroları arasında olamaz, olmamalıdır. Şehirlerinizde, kamu idarecileriyle, sivil toplum örgütleriyle, kanaat önderleriyle, yerel basınla, tek tek vatandaşlarımızla tam bir uyum, koordinasyon ve iletişim içinde olmanız hayati derecede önemlidir. Aynı şekilde, teşkilatımızla da her kademede uyum içinde çalışacağınıza yürekten inanıyorum. Şunu unutmayın; bizleri buraya taşıyan teşkilatımızdır. Öyleyse bu teşkilatımıza, naz olmaz, kibir olmaz. Teşkilatımız bize ne diyorsa, ne programlıyorsa bunu yerine getirmeliyiz.'' -''HİÇBİR ZAMAN AYRIMCILIK YAPMADIK''- AK Parti milletvekillerinin, görünümleriyle, üsluplarıyla, nezaketleriyle ve meselelere bakış açılarıyla diğer tüm partilerden farklı olduklarını her zeminde göstereceklerini belirten Erdoğan, şunları kaydetti: ''Biz, girdiğimiz her seçimden dersler çıkardık, seçmenin mesajını anlamaya çalıştık. Empati yapmak, anlamaya çalışmak, oy vermeyenleri kucaklamaya çalışmak, AK Parti ile siyasi literatürümüzde anlam kazandı. Seçim geceleri bizim için zafer coşkusunun gözümüzü döndürdüğü anlar olmadı. Dikkat edilirse, biz sadece genel merkezimiz ya da il merkezlerimizde yapılan kutlamayla işleri geçiştirdik. Caddelere dökülmedik. Bu bir olgunluğun ifadesidir, bu bir anlayıştır. Seçim gecelerinde kibirle değil, tevazuyla hareket ettik. Dışlayan, horlayan değil kucaklayan olduk. Neysek o olduk. Seçim öncesinde de, seçim gecesinde de, seçimden sonra da aynı çizgide yol yürüdük. 8,5 yıllık iktidarımız boyunca, hiçbir zaman ayrımcılık yapmadık. Reformlarımız, icraatımız, yatırımlarımız, projelerimiz, bizi seçenlere yönelik değil, 74 milyonun tamamına yönelik oldu. 'Bu ilde bize oy çıkmadı, burada bize az oy var, burada yatırımları yapmayalım' demedik.'' -''74 MİLYONUN HER BİR FERDİ DEVLET KARŞISINDA BİRİNCİ SINIF VATANDAŞ''- Hizmetleri, 780 bin kilometrekarelik vatan topraklarının tamamına aynı oranda ulaştırdıklarını vurgulayan Başbakan Erdoğan, bundan sonra da hizmetlerin eşit şekilde verilmeye devam edileceğinin bilinmesini istedi. Başbakan Erdoğan, şunları söyledi: ''Biz herkes için demokrasi istedik, bugün de herkes için demokrasi istiyoruz. Herkes için daha fazla özgürlük dedik; bugün bunu çok daha güçlü şekilde haykırıyoruz. Herkes için refah, herkes için kalkınma mücadelesi verdik; vermeye de devam ediyoruz. Her bir ferdin yaşam tarzını, tercihlerini, inançlarını, değerlerini eşit derecede önemsedik, onlara eşit derecede saygı duyduk; bu hissiyatımızı muhafaza ediyoruz. Çarşıda pazarda farklı, kapının arkasında farklı konuşmadık. Çünkü bu bizim karakterimize yakışmazdı.  74 milyonun her bir ferdini devlet karşısında birinci sınıf vatandaş olarak değerlendiriyoruz. Türkiye'yi büyütürken, herkesle birlikte ve herkes için büyütüyor; Türkiye'nin itibarını artırırken 74 milyonun itibarını düşünüyoruz. AK Parti'nin üçüncü dönemi, tüm bu ilke, hedef ve arzularımızın çok daha güçlü şekilde hayat ve uygulama alanı bulacağı bir dönem olacaktır.'' AA
<< Önceki Haber Erdoğan'ın grup konuşmasının tamamı Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER