"Halkın Otobüsü" adını verdiği araçla İstanbul'da semt semt gezerek halkın nabzını tutmaya çalışan Gürsel Tekin, son olarak Eyüpsultan ilçesindeki Demirkapı mahallesinde sanayi sitesi esnafı ve vatandaşlarla buluştu. Tekin, Uluslararası Sanayici ve Tekstil, İnşaat ve Zirai Üreticileri Yardımlaşma Derneği üyeleriyle çay içip sohbet etti.
Dernek Başkanı Rüstem Meydan, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın akrabası olduğunu söyleyen Başkan Yardımcısı Ramazan Erdoğan ve esnaf ile Tekin arasında geçen sohbet şöyle:
ERDOĞAN: AŞAĞI TÜKÜRSEM SAKAL, YUKARI TÜKÜRSEM BIYIK
Gürsel Tekin: Bak ne güzel beraber oturuyoruz. CHP’li, MHP’li, AK Partili. ANAP'lı da var. Türkiye fotoğrafı böyle olmalı.
Ramazan Erdoğan: Ben ne yapayım; aşağıya tükürsem sakal, yukarı tükürsem bıyık. Benim babamın öz amcasının oğlu (Cumhurbaşkanı Erdoğan), ben ne yapayım? Bana o yakışır. Ben vermek (oy) zorundayım. Benim başka bir alternatifim yok. Ama ben nasıl bir insanım? Doğruları, hataları, kusurları söylerim. Bilirler. Kusur neyse söylerim. Yanlış yapılan neyse söyledim.
Gürsel Tekin: Ramazancığım, elbette saygı duyarız, son derece doğal. Ama sorun şu: Her parti kendi içerisinde yanlışlara itiraz ederse ülke iyi olur o zaman. Sorun o.
ESNAF: TEK ADAM DÜZENİ İYİ BİR ŞEY DEĞİL
Esnaf: AK Parti'nin içerisindekiler yanlışa 'yanlış' diyemiyorum. Korku düzeni yaratılmıştır. Tek adam düzeni iyi bir şey değildir. Alışkın değiliz bu kapalı rejimlere. Sandık, sandık, sandık.
ERDOĞAN: HİÇ HALKIN İÇİNDE DEĞİLLER
Ramazan Erdoğan: Amcamın oğlunun ağzından duyduğumu söyleyeceğim delikanlı gibi. 'CHP’nin müdürleri bizim müdürlerden daha nezaketli, daha hoşgörülü. Adam masayı tutuyor, masa taşıyor bizimle' diyor. Bizimkilerin içerisinde olanlar kibirden, havadan uçmuşlar, tepeye çıkmışlar, balonla uçuyorlar. Artık yere basın yere. Cumhurbaşkanı oradan bağırıyor vekillerine, belediye başkanlarına. 'Kim olursa olsun halkın içerisine girin, dertlerini dinleyin.' Ama hiç halkın içerisinde değiller.
Gürsel Tekin: Hiç halkın içerisinde yoklar. Görmüyorum.
Vatandaş: Biz de görmüyoruz.
"KAÇ TANE VERGİ VARDI, O KADAR EKLEDİLER. AZALTACAKLARINA ÇOĞALTTILAR"
Ramazan Erdoğan: Ülkemizde esnafın üzerindeki yükün hafifletilmesi, girdi maliyetlerinin düşük olmasıyla Avrupa’daki üretim sektöründe bir numara biz oluruz. Ama bize yer lazım, böyle dar alanlarda çalışamıyoruz biz. Çok küçük alanlar, çok küçük dükkanlar. Burada en büyük sıkıntı, biz dar alanda üretim yapıyoruz. Şehir merkezindeyiz, bir bakıma hükümete bazı konularda hak veriyorum, 'Bu üretim yerleri dışarı taşıyalım' diyor ya? Ama taşıyalım da sen burayı kentsel dönüşüme sokup istimlak ederken yer göstermiyorsun. Demiyorsun ki 'Ha size şurayı gösteriyorum, gidin şurada üretiminizi yapın'. Yapalım, bize bir toprak göstersinler, kendi yerimizi kendimiz yapalım, hiç sorun değil. Bu sıkıntı büyük sıkıntı. Görüyorsunuz işte geldiğinizde. Nerelerden, dar alanlardan geçtik. İki araba yan yana geçemiyor. Ondan sonra esnafın tabii ki sıkıntısı var. Niye? Çünkü yükü ağır. Faturalar yüksek, vergi yüksek. Kaç tane vergi vardı, o kadar da eklediler. Azaltacaklarına çoğalttılar vergileri. Doğruları söyleyeceğiz yani. Çoğaldıkça millet faturalara yetişemiyor.
“ÇOK ÖZÜR DİLERİM, KÖPEK MUAMELESİ GÖRÜYORUM GİBİ HİSSEDİYORUM”
Sitede üç dört tane esnaf var, işleri iyi olan. Bizim işlerimiz daha iyi ama diğer kardeşlerimizin durumu iyi değil. Biz onlar için konuşuyoruz. Benim durumum iyi, işlerim de iyi, şikayetçi değilim. Ben kendim için konuşmayacağım. Ben insanlar için konuşacağım. Onun için esnafın üzerindeki vergi yükünün hafifletilmesi lazım. Üretim maliyetlerinin düşürülmesi lazım bu ülkede. Şimdi ben ham madde bulamıyorum. Neden? Hammaddeyi yurt dışına ihracat ediyorlar. Bize gelince, -çok özür dilerim- köpek muamelesi görüyorum gibi hissediyorum.
"ESNAFI YAŞATALIM Kİ DEVLET YAŞASIN"
Ziyarete ilişkin değerlendirme yapan CHP Milletvekili Gürsel Tekin, şunları söyledi:
"Hemen hemen her gün İstanbul’da çeşitli bölgelerde esnafımızın sorunlarını, dertlerini dinliyoruz. Burası çok minik gözükebilir ama Türk ekonomisi açısından çok önemli. Özellikle üretim. Türkiye’nin en büyük eksiklerinden bir tanesi üretim. Üretim konusunda devlet bütün imkanlarını seferber etmesi lazım. Elektriklerin mutlaka ve mutlaka düşmesi lazım, girdilerin mutlaka ve mutlaka düşmesi lazım ki biz rekabet edelim. Rekabet edemediğimiz zaman Çin’e, Hindistan’a muhtaç haline geliyoruz. Bakın buradaki esnafımızın hiçbirisinin devlete bir kuruş maliyeti yok. Sabah dükkânı açıyor vergi ödüyor, akşam dükkânı kapatıyor vergi ödüyor. Onun için bunları yaşatalım ki devlet yaşasın."