SAMANYOLUHABER- Ahmet Türk, Celal Doğan, Kezban Hatemi, Nesrin Nas, Oya Baydar, Rıza Türmen ve Tarhan Erdem'i temsilen Zülfü Livaneli'nin sözcülüğünde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a ithafen bir mektup kaleme alındı.
Mektupta Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne (TBMM) sunulan Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun Teklifi'nin mevcut haliyle kabul edilmesi durumunda kamu vicdanı ve toplumun adalet duygusunun derinden sarsılacağı ifade edildi.
CEZAEVLERİ GAZETECİLER, YAZARLAR VE SİYASETÇİLERLE DOLU
Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) lideri ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a kaygılarını ve tekliflerini doğrudan iletmek istediklerini belirten aydınlar, "Ülkemizde tartışmalı tutuklama kararları ve mahkûmiyet kararları sebebiyle ceza ve tutukevleri gazeteciler, yazarlar, siyasetçiler, hak savunucuları, sivil toplum önderleri ve muhaliflerle doludur." tespitinde bulundu.
Aydınlar, "Bu insanlar duyarlılıklarından dolayı hiçbir ilişkileri olmayan terör suçlarından tutuklanmış veya mahkum edilmişlerdir. Kanun teklifi maalesef bu olgu göz önünde tutulmaksızın hazırlanmıştır." ifadelerini kullandı.
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN'A YAZILAN O MEKTUP:
"Ne zamandır gündemde olan infaz rejiminde değişiklik öngören 'Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun Teklifi' TBMM’ye gönderilmiştir.
İçinde bulunduğumuz şartları göz önünde tuttuğumuzda yurttaşlık bilinci ve sorumluluğumuz bizi bu başvuruyu yapmaya sevk etmektedir.
Kanun teklifinin içeriği, yapılan uyarıların dikkate alınmadığını, teklifte yer alan hükümlerin, evrensel insan hakları standartlarınca kabul edilmiş olan infaz hukukunun eşitlik ilkesine tümden aykırılık teşkil ettiğini ortaya koymaktadır.
Aydınlar adına Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hitaben yazılan mektubun sözcülüğünü şarkıcı ve yazar Zülfü Livaneli üstlendi. Mektupta teröre bulaşmamış herkesin tahliye edilmesi istendi.
'İnfaz paketi' olarak adlandırılan teklifin zamanlaması elbette anlamlıdır. Bütün ülkeye 'evinde kal' çağrısının yapıldığı bir dönemde gündeme alınmasının nedenlerinin başında Koronavirüs salgını olduğu açıktır.
Salgın, cezaevleri açısından büyük risk oluşturuyor.
Salgın riskinin söz konusu olduğu bir durumda, kişilerin, hangi suçu işlemiş olurlarsa olsunlar, sağlıklı bir ortamda bulunma ve olası risklere karşı korunma taleplerinin karşılanması temel insan haklarının başında gelen yaşama hakkının korunması için zorunludur.
BİRLEŞMİŞ MİLLETLER, AİHM VE ULUSLARASI AF ÖRGÜTÜ'NÜN ÇAĞRILARINA KULAK VERİN
Alınması gereken zorunlu tedbirlerin bir an önce belirlenmesi ve kanunlaşması gerekmektedir. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi, Uluslararası Af Örgütü, Avrupa Birliği Parlamenterleri ve Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiseri’nin standartları işaret eden açıklamaları ve Türkiye çağrıları acilen dikkate alınmalıdır.
Ülkemizde tartışmalı tutuklama kararları ve mahkumiyet kararları nedeniyle ceza ve tutukevleri gazeteciler, yazarlar, siyasetçiler, hak savunucuları, sivil toplum önderleri ve muhaliflerle doludur.
PAKETİN MEVCUT HÂLİ TELAFİSİ İMKÂNSIZ SONUÇLARA YOL AÇACAK
Bu insanlar duyarlılıklarından dolayı, hiçbir ilişkileri olmayan terör suçlarından tutuklanmış veya mahkum edilmişlerdir. Kanun teklifi maalesef bu olgu göz önünde tutulmaksızın hazırlanmıştır.
Gündemdeki düzenlemenin yürürlüğe girmesi, hem özel risk altındaki cezaevlerinde telafisi imkânsız sonuçlara yok açacak hem de kamu vicdanını ve toplumun adalet duygusunu derinden sarsacaktır.
Teklifi öncelikli olarak görüşecek TBMM Adalet Komisyonu’nu, TBMM Genel Kurulu’nu ve tüm siyasi partileri bu konularda adım atmaya davet ediyor, tarihsel sorumluluklarını hatırlatıyor, bu konudaki kaygılarımızı ve önerilerimizi başta Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve TBMM Başkanı Sayın Mustafa Şentop olmak üzere bütün sorumlulara ve yetkililere doğrudan iletmek istiyoruz.
Saygılarımızla."