Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
— MHP ve AK Parti iki ayrı siyasi partidir. MHP ile son dönemde af, erken emeklilik ve Danıştay kararı gibi konularda farklı düşündüğümüz görülüyor. Biz Cumhur İttifakı'na verdiğimiz önem nedeniyle bu farklılığa verdiğimiz önemi yapıcı olarak dile getirdik
— Esasen bizim siyaset tarzımızda da böyle bir üslubun yeri yoktur. Mesela af meselesi ilk gündeme geldiğinde hemen arkadaşlarıma talimat verdim. Bu işi tüm boyutlarıyla masaya yatırın diye. Araştırmalarımız milletin vicdanında yaralar açılacağını gösterdi. Burada bir temel ilke var. Temel ilke neydi? Temel ilke, bir devlet kendisine karşı işlenen suçları af yetkisine sahip olabilir. Ama halkına, milletine karşı işlenen suçları af yetkisine devlet sahip değildir.
— Bir defa şunu çok iyi anlamamız gerekiyor. Biz, bu mülkü ayakta tutmak için adil davranmak zorundayız. Kalkıp da uyuşturucu baronlarıyla, uyuşturucu baronlarına torbacılık yapanları bir araya getirmek veya ayrı ayrı değerlendirmek de mümkündür. Biz devlet olarak uyuşturucu baronlarıyla da, torbacılarla da, onu içenlerle de mücadele ettik ve etmeye devam ediyoruz.
— Hiçbir dönemde uyuşturucularla veya uyuşturucu müptelalarıyla mücadelede, bizim iktidarımız döneminde olduğu kadar mücadele verilmemiştir. Doğu'dan Batı'ya tüm bölgelerde ne gibi çalışmalar yapıldıysa hepsini topladık ve gereğini yaptık. Şu an 50 binin üzerinde uyuşturucu mahkumu var. Ekranları başında bizi izleyen milletime sesleniyorum. Allah aşkına bunlara kader mahkumu diyebilir miyiz? Efendim işte aldatılmış, ne demek aldatılmış? Bu 6 yaşında, 10 yaşında çocuk mu?
- Devlete karşı suçlarda yapılabilecek olanları yerine getirmeye gayret ederiz.
- Aynı şekilde emeklilikte yaşa takılanlar diye ifade edilen meselede ülkemizin kaldıramayacağı bir yükün fotoğrafı çıktı. Bunun kararını Meclis verecektir. Bizim kimseyi ne kurum ne de isim olarak hedef almamız söz konusun değildir. Sosyal medyadaki açıklamaların yanlış anlamadan kaynaklandığını düşünüyor ve üzülüyorum.
—Andımız konusunda Türkiye'yi hak etmediği bir tartışmaya sürükleyen bu karar bazı hastalıkların hala yaşadığını gösteriyor. Andın ilk halini, Türk Ocaklarını kapatmasıyla, üniversiteleri perişan etmesiyle bilinen tıp doktoru Reşit Galip yazmıştır. İnsanları kafataslarına göre sınıflandıran çalışmaları destekleyen bu kişi aynı zamanda Türkçe ezan zulmünün de mimarıdır. Bize göre milletimizin en büyük ve en etkili andı İstiklal Marşımızdır. İstiklal Marşımız dışında bir ant tanımıyoruz, tanımayacağız. Türküm... Türküm ben. Ama şunu söyleyeyim ben Türkçü değilim. O başka bir şey bu başka bir şey. Irkçılık bizim dinimizde yasaklanmıştır, yok. Her etnik unsur, kendi etnik unsuruyla iftihar edebilir. Ama cılık cılık etmez, mesele bu. Sizin Türkçülük yapma hakkınız var o zaman benim Kürt vatandaşımızın Kürtçülük yapma hakkı doğar."