Cumhurbaşkanı Erdoğan, G20 Zirvesi vesilesiyle geleceği Almanya'da Türk vatandaşlarına yönelik yapacağı konuşamaya izin vermeyen Alman hükümetine yönelik açıklamalarını sertleştirdi. Konuşmasına izin vermeyen Alman hükümetine tepki gösteren Erdoğan, Die Zeit gazetesine verdiği röprotajda "Almanya intihar ediyor" diye konuştu. Volksstimme gazetesi yorumunda Erdoğan için 'koyun postuna bürünmüş kurt' benzetmesine yer veriyor:
"G20 Zirvesi öncesinde Erdoğan'ı yine ünlü 'koyun postuna bürünmüş kurt' rolünde izlemek mümkün. Almanya'da konuşma yasağından yakınıyor, Alman gazeteci Deniz Yücel'in Türkiye'de tutuklu bulunmasına Almanya'da duyulan öfkeye anlam veremiyor. Çünkü ona göre Yücel terör örgütü propagandası yaptı. Erdoğan'a göre muhalefet, siyasi rakip falan yok sadece teröristler var. Bu Rusya'daki Vladimir Putin gibi otokratlara hiç de yabancı olmayan, onlar tarafından sevilen siyasi bir oyun türü. Erdoğan'ın konuşma yasağı için döktüğü timsah gözyaşları da oldukça saygısızca. Zira ülkesinde protestolara düzenli olarak sopayla müdahale eden kendisi. Ancak Almanya'nın Erdoğan'a karşı katı tutumu, yavaştan etkisini gösteriyor gibi görünüyor. Despot yeniden daha iyi ilişkiler kurmak isteğini dile getiriyor. Ancak bunun için önce onun siyasi bir dönemeci hayata geçirmesi lazım."
Heilbronner Stimme gazetesinin yorumunda ise Erdoğan'ın açıklamalarının artık eskisi kadar etki yaratmadığı görüşü savunuluyor:
"Başka zaman olsa önemli bir uluslararası buluşma öncesinde Erdoğan'ın çıkışı sağlam bir sansasyon yaratırdı. Ancak kamuoyunun tepki eşiği değişti. Dünyanın en güçlü kişisinin, ABD Başkanı'nın kendinden farklı düşünenlere yönelik her gün nefret tiradları attığı bir dünyada, yeni sanayileşen bir ülkenin devlet başkanının çıkışıyla kim ilgilenir?"
Die Welt gazetesinin yorum sütunlarında ise CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun Ankara'dan İstanbul'a başlattığı Adalet Yürüyüşü var. Yorumda yürüyüşün içinde bulunulan şartlar göz önüne alındığında çok büyük bir önem taşıdığının altı çiziliyor:
"Türkiye'de sivil toplum, demokrasi için temel yerine bir tehdit oluşturuyor ve bu eldeki tüm araçlarla onunla mücadele edilmesini gerektiriyor. Bu koşullar altında yaklaşık 10 bin kişinin hukuk devleti ilkeleri ve iktidara karşı protesto amacıyla "Adalet Yürüyüşü" için Ankara'dan İstanbul'a doğru yollara düşmesi, içinde bulunulan şartlar göz önünde bulundurulduğunda ne kadar takdir edilirse edilsin azdır. Bu protesto, Erdoğan'a rağmen Türkiye'de hala öyle kolay kolay boyun eğmeyen bir sivil toplumun mevcudiyetini ortaya koyuyor. Mahatma Gandhi'nin dediği gibi 'Devlet hukuk zemininden ayrıldığında, sivil itaatsizlik kutsal bir görev haline gelir'. Bu durum Türkiye için çoktandır geçerli."