ABD’nin önde gelen haber kanallarından Bloomberg’de Bobby Ghosh imzasıyla “Erdoğan Türkiye’yi siyasi ve ekonomik krize sürüklüyor” başlıklı bir makale yayınlandı. “Türkiye ekonomisini Erdoğan’ın manevralarından kim koruyabilir?” sorusuyla başlayan makalede özetle şu hususlara yer verildi:
“Erdoğan 10 Batılı büyükelçiyi sınır dışı etme tehdidini ancak Türk Lirası bir kez daha şiddetli düşüşe uğradıktan sonra çekti. Diplomatik alevlenme, dikkatleri düşen kurdan uzaklaştırmak ve Erdoğan’ın kendi azalan popülaritesini tersine çevirmek için yapılan son girişim gibi gözükmektedir.
Erdoğan’ın son hamlesi, karar alma sürecini karakterize eden tarzın tipik bir örneğiydi. ABD, Almanya, Fransa, Hollanda, Danimarka, Finlandiya, İsveç, Kanada, Norveç ve Yeni Zelanda büyükelçilerinin milyarder-hayırsever Osman Kavala’nın hapishaneden serbest bırakılması için yaptığı ortak açıklamadan kaynaklandı.
Kavala, Erdoğan’a karşı 2016’daki başarısız darbe girişimine katılmakla suçlanıyor. Suçlamayı reddediyor. Erdoğan, işadamının başka bir milyarder-hayırsever olan George Soros ile iş birliği içinde olduğunu ve ikilinin Türkiye’ye zarar vermeye çalıştığını iddia ediyor. Erdoğan uzun zamandır “ünlü Macar Yahudisi Soros” olarak tanımladığı Budapeşte doğumlu Amerikalı işadamını kafaya takmış durumda.
KAVALA DAVASI TÜRKİYE’DE YARGI BAĞIMSIZLIĞININ BİR SINAVI
Erdoğan’ın başarısız darbeden bu yana demokratik kurumlara yönelik sürekli saldırısından endişe duyan Batılı ülkeler, Kavala davasını Türkiye’deki yargı bağımsızlığının ve hukukun üstünlüğünün bir sınavı olarak görüyor. Ankara, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin 2019’da verdiği tahliye kararını göz ardı etti; Türkiye’nin de üyesi olduğu Avrupa Konseyi ihlal prosedürü başlatma tehdidinde bulunuyor.
Elçilerin ortak açıklaması, bu endişelerin derinliğini yansıtıyordu. Erdoğan onları yatıştırmak yerine saldırıya geçti. Görünüşe göre Türk kamuoyunu yabancı müdahaleye karşı arkasında toplamayı umuyordu. Erdoğan, “bu Soros artığının” serbest bırakılmasını istedikleri için büyükelçilere sövdü ve ülkeyi terk etmelerini gerektirecek şekilde istenmeyen kişi ilan edilmelerini emretti.
“İSTENMEYEN KİŞİ” İLANI DİPLOMATİK BAKIMDAN NÜKLEER DÜĞMEYE BASMAK GİBİDİR
Bu diplomatik bakımdan, nükleer düğmeye basma seçeneğiyle aynısıdır ve iddia edilen suçla orantısız bir tepkidir. Ancak hükümetin üst kademelerinde Erdoğan’ı dizginleyecek kimse kalmadı ve oysa etkisi tamamen tahmin edilebilirdi. Yatırımcılar Erdoğan’ın tehdidini yerine getirip getirmeyeceğini merak ederken lira rekor düşük seviyelere düştü.
Son yaşananlar, faiz oranları hakkındaki eksantrik fikirlerinin ve merkez bankasına müdahalelerinin üstüne geldi. Liradaki düşüş, yükselen enflasyon döneminde tüm mantığa aykırı olan, Erdoğan’ın emri olduğu düşünülen başka bir faiz indirimi ile daha önce ay başında başlamıştı.
BÜTÜN SİYASİ KRİZİN KAYNAĞINDA ERDOĞAN’IN KENDİSİ VAR
Yatırımcılar ayrıca, Erdoğan’ın Suriye’de yeni bir askeri harekat başlatma tehditlerinden endişe duyuyorlar. Çatışmaların alevlenmesi ihtimali, Lira üzerindeki bir başka baskı unsurudur.
Bütün siyasi krizin kaynağında Erdoğan’ın kendisi var. Ekonomik kriz, popülaritesini zorluyor: Anketler AK Parti’nin tabanının artan bir hızla küçüldüğünü gösteriyor. Bir sonraki genel seçim 2023 yazında, ancak Erdoğan’ın daha fazla destek kaybetmeden 18 yıllık iktidarını uzatmak için erken seçim çağrısında bulunacağına dair artan spekülasyonlar var. Bu gerilimler azalma belirtisi göstermezken, yatırımcıların önünde zorlu bir yol olduğu açık.”