Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Atatürk Havalimanı'ndan, Fildişi Sahili'ne hareketi öncesinde açıklamalarda bulundu. Suriye'nin kuzeyinde PYD ve YPG'nin oluşturmak istediği koridorla ilgili Erdoğan, "Orada oluşacak böyle bir terörist örgütlerin koridoru bizim için her an bir sıkıntıdır, bir tehlikedir. Buna fırsat veremeyeceğimiz tüm dostlarımıza söyledik." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir dizi ziyarette bulunacağı bazı Afrika ülkelerine gidişi öncesi çeşitli açıklamalarda bulundu. Gazetecilerin, Suriye'de ateşkes süreci başladığı ama çatışma haberlerinin de gelmeye devam ettiği yönündeki sorusuna Erdoğan, "Aslında bu ateşkes, kısmen uygulanan bir karar durumunda. Ve ateşkesin uygulandığı ne kadardır diye baktığımızda öyle zannediyorum ki, üçte birinde bir ateşkes uygulaması söz konusu. Tamamında bir ateşkes söz konuş değil. Nitekim dün gece Tel-Abyad'da çok ciddi bir DAİŞ'in saldırısı oldu. Ve bu saldırıda aldığım bilgiler, yüzde 70'ini Tel Abyad'ın yeniden ele geçirdiler. Ve DAİŞ'in bu ele geçirmeleri üzerine koalisyon güçleri Tel Abyad'a hava saldırıları düzenledi. Bu tabi sadece orada olan olaylar değil. Aynı şekilde Suriye'nin diğer bölgelerinde de şuanda maalesef ateşkes yapılmış değil. Oralarda da bu tür saldırılar devam ediyor. Üçte ikisi şuanda çok çok hareketli bir konumda. Temenni ederiz ki, yani bugün yarın bu ateşkes sağlanmış olur. Ve Suriye'ye sulhü sükun gelmiş olur." dedi.

Ateşkes sürecinin sağlanması durumunda Cenevre sürecinin de yeniden bir canlılık kazanabileceğini belirten Erdoğan, "Aksi takdirde tabi bizim güven noktasındaki atacağımız adımları da sarsar ve sarsıyor. Ama bu bölmeyle ilgili endişeler şuanda herkeste var. Bu aynı şekilde bizde de var. Niye? Çünkü PYD ve YPG'nin kuzeyde sağlamak istediği koridoru birileri destekliyor. Bu destekleyenlerin kimler olduğunu, sizler de takip ediyorsunuz, bizler de takip ediyoruz. Ama biz Türkiye olarak Suriye'nin kuzeyinde böyle bir koridorun oluşmasına imkân veremeyeceğimizi daha önce söyledik. Ve bu konuda da üzerimize düşen ne ise bunu yapacağımız da söylemiştik. Çünkü orada oluşacak böyle bir terörist örgütlerin koridoru bizim için her an bir sıkıntıdır, bir tehlikedir. Buna fırsat veremeyeceğimiz tüm dostlarımıza söyledik. Özellikle koalisyon güçleriyle bunu paylaştık, paylaşmaya devam edeceğiz. Şimdi dedikodusu olan şeylere baktığınız zaman üçte birin bir bölümünü de kim oluşturacak DAİŞ. Yani bunu şuanda bu görüşmelerde rol alan ülkeler bunu kabul edebilecekler mi? Eğer bunu kabul ederlerse onlar da teröre destek vermeleri açısında çok ciddi bir sorumluluğun altına gireceklerdir. Batıya gittiğimiz zaman Lazkiye kuzeyinde ve güneyindeki daha önce söylendiği gibi oluşturulmak istenen bir butik devlet anlayışı var. Bu butik devleti de işte kimlerin, kimler için kurmak istediğin bunu da yine daha önce söylemiştim. Böyle bir gayretin içindeler, fakat bu gayretler inşallah gerçekleşmeyecek diye düşünüyorum." şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın'ın önceki gün yaptığı bir açıklamada, erken seçim ihtimalinin olmadığını ama yeni anayasa ve başkanlık için iki ayrı referandum yapılabileceği söylemiyle ilgili olarak Erdoğan "Bir defa bu konu Cumhurbaşkanlığı makamının görevi değildir. Orada bir dil sürçmesi olmuş olabilir. Bu görev tamamıyla, tamamen parlamentonun görevidir. Bunun kararını Parlamento verecektir. Parlamento da böyle bir kararı verirken, burada neye ihtiyaç var. Bir defa 330'a ihtiyaç var. Eğer bir referandum yapılacaksa 330 reye ihtiyaç var. Eğer bu 330 sağlanabilirse ancak hangi konuda referanduma gidilmesi isteniyorsa o konuda referanduma gidilebilir. Şimdi bu 330'u sağlamak için gayret gösteren siyasi partiler burada yeni anayasayla ilgili mi bir referandum yapacaklar veyahut ta başkanlık sistemiyle ilgili mi bir referandum yapacaklar? Veyahut ta yeni anayasanın içinde başkanlık sisteminin de olduğu yeni bir anayasayla ilgili mi bir referandum yapacaklar. Onun kararını bunun müteşebbisleri verecektir." ifadelerini kullandı.

İktidar partisinin böyle bir gayreti olduğunu aktaran Erdoğan, "Böyle bir gayretin içinde olacaktır. Ama şuanda gördüğümüz kadarıyla, biliyorsunuz yeni anayasa çalışmasıyla ilgili Anayasa Mutabakat Komisyonu'nun çalışması adeta şuanda bir sıkıntıya uğramış vaziyette. Sayın meclis başkanımızın 4 siyasi partiye mektubu oldu. Bu mektupta ne gibi bir netice çıkar burada göreceğiz. Fakat benim şeyim şudur, bu komisyon iş görür ya da görmez önemli değil. Tek başına iktidar partisi dahi kalkar kendisi anayasayla ilgili önergesini hazırlar. Ki Başbakanlığım döneminde bizim yapmış olduğumuz hazırlıklar var bu konuda. Zaten neredeyse teklifimiz hazır durumunda bunu parlamentoya sunar ve parlamentoda burada bu konuyla ilgili olarak, bu önergeyle ilgili olarak tavrını ortaya koyar. Bu 330'u yakalarsa zaten mesele yok. Nereye gidilir, millete gidilir. Asıl bu işin sahibi karar verecek olan kimdir, Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Bunlar 'Atatürkçüyüz' demiyorlar mı? E hadi bakalım Atatürkçüyseniz millete gidelim. Egemenlik kayıtsız şartsız milletin, millete soralım, millet ne diyor. 'Yürüyün'. O zaman yürüyelim. Millet ne diyor, 'hayır'. Başımız gözümüz üstüne. Yapılması gereken bu. Ama bunlar milletten dahi ne yapıyorlar. Sıkıntı burada. Onun için de bunlar millete kolay kolay gidemezler. Ve şuanda Meclis Başkanımızın mektuplarına nasıl bir cevap gelir onu da göreceğiz. Ve meclis Başkanımızın mektubuna göre cevaplarla da atılacak adımlar belirlenmiş olacaktır." dedi.

Açıklamalarının ardından Erdoğan, havalimanından ayrılarak özel uçağı ile ziyaretinin ilk ayağı olan Fildişi Sahili'ne hareket etti.

CİHAN