Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suriye konusunda dünyada bazı ülkelerin ikircikli davrandığını belirterek, "Suriye ateşine odun taşıyan herkes çok yakında kendini aynı ateşin içinde bulmaktan kurtulamayacaktır. Bu, samimiyetle ifade edilmiş dostça bir ikazdır." dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) İş Konseyi Başkanları ve Büyükelçiler Toplantısı'na katıldı. DEİK toplantısının hafta sonu gerçekleştirilecek G-20 Zirve öncesi yapılmasını çok önemsediğini kaydeden Erdoğan, ekonominin bel kemiği olan KOBİ'lerin güçlendirilmesi gerektiği üzerinde durdu. Altyapı yatırımlarının artırılması gerektiğini ifade eden Erdoğan, Türkiye'de güvenlik sorunu olmamış olsaydı yerli ve küresel sermayenin Doğu ve Güneydoğu'da yatırım yapacağını kaydetti. Suriye meselesinin insani ve terör boyutlarının yanı sıra ekonomik sonuçlar da doğurduğunu ifade eden Erdoğan, G-20'de bu konuyu masaya yatıracaklarını söyledi. Türkiye olarak uluslararası kuruluşlardaki temsil adaletsizliğini her platformda dile getirdiklerini belirten Erdoğan, "Artık dünya 1. Dünya Savaşı'nın şartlarını yaşamıyor. Dünyada 200'ü bulan ülkelerin, beş ülkenin veya bu beş ülkede bir tanesinin dudakları arasına mahkum edilmesi kabul edilemez." sözlerini kaydetti.
'HUKUKİ STATÜYE SAHİP OLABİLİRLER AMA MEŞRUİYET SORUNLARINI ASLA AŞAMAZLAR'
Erdoğan, "Suriye'de 360 bin insan en alçak şekilde katledilirken harekete geçmeyen bir yapının insanlığın vicdanında ibra olabilmesi mümkün değildir. Dengeleri değil, insanlığı; bizatihi insan hayatını öncelik olarak almayan uluslararası kuruluşlar belki hukuki statüye sahip olabilirler ama meşruiyet sorunlarını asla aşamazlar. Suriye'de ölen her masumun kanı bu acıyı önleyebilme gücüne sahip olduğu halde şu veya bu sebeple bunu yapmayan tüm ülkelerin, tüm kuruluşların eline bulaşmıştır." diye konuştu.
SURİYE İÇİN ERDOĞAN'IN ÜÇ ŞARTI
Türkiye olarak Suriye sorununda üç taleplerinin olduğunu ifade eden Erdoğan, "Gelin, eğit-donatı yapalım. Gelin, terörden arındırılmış bölgeyi ilan edelim. Gelin, uçuşa yasak bölge ilan edelim ve bu işi çözelim. Hem Suriye'den çıkan Avrupa'ya, şuraya buraya gitmez. Bizde de şu anda bulunanları biz o bölgede kurulacak olan süratle bunları yapabiliriz, konutları ile her şeyleri ile oraya yerleştirelim." şeklinde konuştu.
'BİZ, GELECEK PARAYI KALKIP KASAMIZA ALMAK İÇİN DEĞİL'
İstanbul'da 500 bine yakın mülteci olduğunu belirten Erdoğan, varil bombalarından kaçan insanlara kapılarını açarken birilerinden emir ya da işaret almadıklarını söyledi. Uluslararası yardımların sadece işi kolaylaştıracağını kaydeden Erdoğan, "Uluslararası yardımlar sadece işimizi kolaylaştırır. Daha iyi hizmet verebilmemizi sağlar. Biz oradan gelecek herhangi bir desteği, parayı kalkıp da kasamıza almak için değil, bu yardımların kalitesini daha nasıl artırırız bunun için kullanırız." dedi.
'ÖNCELİKLERİMİZİN BAŞINDA TERÖRLE MÜCADELE YER ALIYOR'
1 Kasım seçimlerinden de söz eden Erdoğan, seçimden, önemli bir imtihandan başarı ile çıkıldığını ifade etti. 7 Haziran seçimin ardından oluşan belirsizlik ortamı ve tereddütlerin 1 Kasım ile birlikte tümüyle ortadan kalktığını savunan Erdoğan, şöyle devam etti: "Terörle mücadele önceliklerimizin başında yer alıyor. PKK, PYD, DHPK-C, paralel yapı, bütün bunların hepsi DAİŞ başta olmak üzere şiddetle üzerine gideceğimiz ve bu operasyonların netice almadıktan sonra bitmesi söz konusu değildir. Bunun da bilinmesini istiyorum."
'YARIN İLİKLERİNE KADAR HİSSETMEKTEN KURTULAMAYACAKLAR'
Terör örgütleri karşısında ikircikli durum sergileyen tüm ülkeleri uyarmak istediğini ifade eden Erdoğan, "Bugün kendi sınırları içinde, güven ve refah içinde olduğunu sanan ülkeler yarın terör ateşi iliklerine kadar hissetmekten kurtulamayacaklardır. Bunu da bilmeleri gerekir. Terörü bahane ederek Suriye üzerinde oynadıkları oyunlarla kazanımlar elde ettiklerini sananlar kısa sürede yanlış yolda olduklarını göreceklerdir." ifadelerini kullandı. Erdoğan, "Buradan bir kez daha tekrarlıyorum; Suriye ateşine odun taşıyan herkes çok yakında kendini aynı ateşin içinde bulmaktan kurtulamayacaktır. Bu, samimiyetle ifade edilmiş dostça bir ikazdır. Biz meseleye hep insani, vicdani ve ahlaki zaviyeden baktık. Bundan dolayı da sürekli uyarımızı yaptık." dedi. CİHAN