Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Fransa'ya hareketinden önce Atatürk Havalimanı'nda önemli açıklamalarda bulundu. Rusya'nın Suriye'deki operasyonları ilgili Erdoğan, "Maalesef şuanda Rusya çok ciddi bir yanlışın içerisinde ve bu öyle zannediyorum ki bölgede kendisini zaman içerisinde yalnızlığa götürecek bir adım da işareti olabilir." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Fransa, Belçika ve Japonya'yı kapsayan ziyaretlerinin ilk durağı olan Fransa'nın Starzburg kentine gitmek için Atatürk Havalimanı'na geldi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, hareketinden önce Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi'nde gazetecilerin sorularını cevapladı. Açıklamalarının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, eşi Emine Erdoğan, bakanlar, bürokratlar ve gazetecilerin de bulunduğu kalabalık bir heyetle Özel TC TUR adlı uçakla Fransa'ya hareket etti.
Rusya'nın Suriye yaptığı operasyonları Türkiye tarafından kabul edilemeyeceğin belirten Erdoğan, "Rusya'nın şuan atmış olduğu bu adımlar ve Suriye'deki bu bombardıman olaylarının özellikle Türkiye açısından kabul edilir hiçbir yanı yok. Bunu Putin'in kendisine gerek Moskova ziyaretimde gerekse birkaç gün önce yapmış olduğumuz telefon görüşmesinde de ifade ettim. Maalesef şuanda Rusya çok ciddi bir yanlışın içerisinde ve bu öyle zannediyorum ki bölgede kendisini zaman içerisinde yalnızlığa götürecek bir adım da işareti olabilir. Zira Türkiye gibi bir ülkeye rağmen bu adımları atıyor olması bizi ciddi anlamda üzmekte ve tedirgin etmektedir. Suriye ile 911 kilometre sınırı olan biziz. Rusya'nın Suriye ile bu tür söz konusu değil. Peki Rusya burada neyi gerçekleştirmenin gayreti içerisinde. Suriye rejim böyle bir talepte bulunduğu için böyle yapıyormuş. Her rejimin talebine her ülkenin uyması diye bir şey söz konusu değildir. Bunu sizler siyasi bir karar olarak uygun görürseniz yaparsınız uygun görmezseniz yapmazsınız. Ama burada sizlerle gerek siyasi noktada gerekse ulusal düzeyde bir istişari konsey oluşturmuş bir Türkiye'ye rağmen yaparsanız bu bizi derinden üzer. Atılan adımlar hayra alamet değil. Rusya şuan da Irakla, İranla, Suriye ile iş birliği halinde böyle bir adımı atmıştır. Bizde tabiî ki bütün değerlendirmelerimizi yapıyoruz ve bu konudaki hassasiyetlerimizi bundan sonraki süreçte çok farklı bir şekilde ele alacağız." diye konuştu.
Sınırdaki Kürt gruplarla ilgili Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları söyledi: "Kürtlerin silahlandırması derken ben bunu yanlış bir ifade olarak değerlendiriyorum. Bunları terör örgütlerinin silahlandırılması olarak ele alıyorum. Bana göre PYD-PKK eştir. Bugün Kobani'de bölücü terör örgütünün liderlerinin resimlerini her yerde görürsünüz. PYD'nin kimlerle iş birliği içerisinde olduğunu kimlerle iş tuttuğunu tespit etmek mümkündür. Bunlar bizim bütün belgeler olarak elimizde mevcut. Bunlara silah desteğini verenler uluslar arası teröre destek veriyor durumundadır. Şuanda zaman zaman kulağımıza geliyor Kürtler DAİŞ'e karşı savaşıyorlar ifadesi bu çok yanlış bir tespit. DAİŞ'e karşı topraklarına koruma mücadele verenler olduğu gibi bizde terör örgütü olduğu için DAİŞ'e karşı mücadele veriyoruz. Bir diğer terör örgütünün bir başka terör örgütüyle mücadele vermesini bunlar iyi teröristtir anlayışıyla masaya yatırmak adaletli bir yaklaşıma ters düşer. Suriye'de bunca mazlum mağdur insan varken 350 bin insanın öldürülmesi olayı var bunun da faili var. Devlet terörü estiren bir Esed var ve bu devlet terörü estiren bu kişiyi bakıyorsunuz Rusya'da savunuyor İran'da savunuyor. Rejimle iş birliği yapan ülkeler tarihe bunun hesabını vereceklerdir."
Türkiye'de 2 milyon mülteci olduğunu ve bunun 1 milyon 700 binin Suriyelilerin oluşturduğunu belirten Erdoğan, "Rusya'da İran'da ne kadar mülteci var. Ama şimdi onlar gelip bu işe müdahale etme noktasında olunca bakıyorsunuz müdahale etmeye gayret ediyorlar. Şuan da biz 7,5 milyar dolar harcama yaptık. Avrupa en ufak bir mülteci akımından rahatsız. Tüm Avrupa'da ne kadar mülteci var diye baktığımızda 200 bin civarında. Ama bize akıl verip aman kapılarınızı açmayın bunlar sizde kalsın diyorlar. Biz bir yere kadar sabır ederiz bir yerden sonra gereğini bizde yaparız. Sizler bunun karşısında birlikte hareket etmeye destek vermezseniz bizimde atacağımız adımlar farklı olacaktır. Akdeniz'de, Ege'de bütün olaylarda bizim sahil güvenliğin denizlerden topladığı mülteci sayısı yıl başından bu yana 60 bini bulmuştur. Bu bizim insanı vicdani görevimiz olduğu için bakıyoruz. Diğerleri bırakın ölsün diye bakıyor ama biz böyle bakamayız" diye konuştu.
Güvenli bölgeyle ilgili Erdoğan şunları dile getirdi: "Güvenli bölgenin tesis edilmesini Amerika'ya teklif ettik. Aynı şeyi Rusya'ya da teklif ettik. Niye teklif ettik buradaki insanlar aynı zamanda kendi topraklarına da dönmek istiyorlar. Güvenli bölgenin tesis edilebilmesi için de uçuşa yasak bölgenin bir defa olması da şart. Aksi takdire güvenli bölge diye hazırladığınız yerler hepsi ölüme açık havzalar gibi olmuş olur buda adil bir yaklaşım olmaz. Eğit donat bu çalışmaları biz yapıyoruz. Bu çalışmaları yaparken Türkiye yalnız bırakılırsa bu da insaf dışı yaklaşım olur. Biz yapıyoruz ve yapmaya devam edeceğiz."
Güvenli bölge noktasında ABD Başkanı Obama'nın eğit donat istenilen oranda başarılı olunamadığını söylemlerinin hatırlatılması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle konuştu: "Şuan da bu işin tam manasıyla mevzisinde olan ateşin içinde olan biziz. Biz elimizden geleni yaptığımız için diyoruz biz şuan da başarılıyız biz eliminden geleni yapıyoruz. Tabi ABD bu konuda başarılı olmadığını anlıyorsa başarılı olmak için ne gerekiyorsa bunu yapması lazım. Bizim yetkilendirdiğimiz birimlerle Amerikalı birimlerin çok daha sıcak ilişti içerisinde olması lazım. Bir uyarıp uyaradım görüşelim diyip kaybolursan başarılı olamazsın. Bu konuda bizden ne istenildiyse bu güne kadar yaptık fiziki mekanlar olarak yaptık en ideal imkanları hazırladık. Bunları görmeye geldiklerinde bizde bu tür fiziki imkanlar yok diyerek takdirlerini dile gelirdiler. Bundan sonraki süreçte eğit donata gayretimizi göstereceğiz. "
YSK'nın sandık taşıma ile ilgili ret kararına Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bir kavramı yanlış tespit ediyoruz. Sandık taşıma olarak değil, sandıkların yer belirlenmesi olarak bunu değerlendirmek lazım. Zaten YSK'nın da yanlışa düştüğü alan burası olmuştur. Niye YSK yanlışa düşmüştür. Çünkü oy kullanma mahallerini neresi belirler ilçelerde ilçe seçim kurulu onların üstünde il seçim kurulu vardır. Yüksek seçim kurulu buralarla pek ilgilenmez. Oy nereye kullanılacak hangi sandık nereye yerleştirilecek bunların belirlenmesi bunlar yapar. Şimdi ise bu seçimlere girerken, belli bölgelerdeki sıkıntıları da göz önüne alarak vatandaşın demokratik hakkını en ideal şeklide kullanabileceği imkânları hazırlama sorumluğu ilçe ve il seçim kurulundadır. Yoksa taşımalı sistem bular anayasa değişikliği gerektiren bir konu yapılması mümkün değil. Parlamentodaki siyasi partilerde bu tür anayasa değişikliğine pek yanaşmadılar. Yüksek seçim kurulunun almış aldığı aynı zamanda o kararları da yok farz etmiş oldu. Temenni ederim ki bu seçimlerde 7 haziranda seçimlerinde bölgede yaşadığımız sıkıntıları bu seçimlerde yaşamayız. Eğer yaşarsak bunun sorulması YSK'dır. Çünkü şartlar ortadır"dedi.
Gazeteci Ahmet Hakan'ın darp edilmesiyle ilgili Erdoğan şunları söyledi: "Her zaman şiddetin karşısında olduğumuzu söyledik. Bununla ilgili de basın baş danışmanım gerekli açıklamaları yapmanın ötesinde kendisiyle de bu görüşmeleri yaptı. Olayı tasvip etmek mümkün değil ancak köşelerinde zaman içerisinde başka köşe yazarlarını lanetleyen onları hedef gösteren yazılardan da bu arkadaşlarımız kaçınması lazım. Cumhurbaşkanı olarak basın danışmanım bunu söylemiştir ama bir çok yayın gruplarına şiddet gösterileri yapılmıştır hatta ses bombaları atılmış silahla araçları taranmıştır bütün bunlarda olmuştur. Bu insanlar acaba kendileri ne durumdaydı bunu da sormak lazım. Ama basın danışmanı kendilerini aradı kendilerine düşüncelerimizi bildirmişlerdir. Şiddetin karşısındayız hele hele basın özgürlüğü noktasındaki tavrımız başbakanlığımız döneminden beri bellidir biz aynı çizgideyiz aynı noktadayız. Yeter ki bütün medya grupları aynı hasiyeti göstersinler kendilerine geldiği zaman yandım demesinler başkalarının başına geldiği zaman onlarda aynı hassasiyeti göstersinler."
CİHAN