Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın New York ziyaretinin hemen ardından ABD Başkanı Joe Biden ile ilişkileri için "İyi başladık diyemem" ve ABD ile "şu andaki gidiş hayra alamet değil" demesinin ardından gerçekleşen görüşmenin arka planında neler yaşandığı konusu hala merak konusu.
“Erdoğan’ın ABD ziyaretinde Biden'dan beklentisi neydi? Bu beklentiler, Putin-Erdoğan zirvesini etkiledi mi?” BBC Türkçe’den Ece Göksedef’in, görüşmelere yakın Türkiyeli güvenlik ve diplomatik kaynaklarına sorarak hazırladığı haberin ilgili kısımları şöyle:
KABİL HAVALİMANI MESELESİYLE BAŞLAYAN ABD-TÜRKİYE YAKINLAŞMASI
Cumhurbaşkanı Erdoğan'la Biden arasındaki ilk görüşme, Brüksel'de NATO zirvesi marjında 15 Haziran'da yapıldı. Bu görüşmeden çıkan en somut sonuç, Türkiye'nin, ABD'nin çekilmesi sonrası Afganistan'ın başkentindeki Kabil Havalimanı'nın güvenliğini sağlama taahhüdü vermiş olmasıydı.
Bu, uzun bir süre sonra ABD ve Türkiye'nin pozitif gündemle masaya oturup somut bir sonuca odaklı çalışacağı ilk alan oldu.
Ankara, bunun karşılığında hiçbir söz almasa da, uzun vadede bu işbirliğinin aşama aşama olumlu sonuçlar doğurmasını; pozitif gündemle masaya oturulabilecek Ukrayna, İdlib gibi meselelerde işbirliğini geliştirmeyi; son dönemde sorunlarla (ABD'nin PYD'ye desteği, Fetullah Gülen'in ABD'de yaşaması gibi) gündeme gelen ikili ilişkilerde farklılık yaratmasını; ABD Kongresi gibi dış politikada etkili birimlerde oluşmuş olumsuz imaj algısını değiştirmeyi umuyordu.
Taliban'ın Kabil'de beklenenden çok hızlı şekilde kontrolü sağlamasıyla bu plan suya düşse de, havalimanının işletmesine Türkiye kalıcı sorumluluk üstlenmeye talip. Öyle ki; şu an Kabil'de büyükelçiliği bulunan ve aktif olarak çalışan tek NATO ülkesi de Türkiye. Taliban'ın oluşturduğu hükümetle, resmen tanımasa da, düzenli görüşmeler yapıyor ve ABD ile uluslararası toplumla aynı mesajları iletiyor. Taliban'la iletişim ihtiyacının karşılanması açısından Türkiye'nin pozisyonunun önemli olduğu düşünülüyor.
Ankara'ya göre Afganistan olumlu gündemden çıkmadı. Bunun da bir farklılık yaratması bekleniyordu ancak henüz bu beklenti gerçekleşmedi.
S-400 KRİZİNE ÇÖZÜM İÇİN ABD'YE ÖNERİ
15 Haziran'da ilişkilerin ivme kazanmasıyla birlikte Ankara, masaya sorunlu alanlarda yapıcı çözümlerle gitmeye başladı.
Örneğin Ankara, Nisan ayında ilk testleri yapılmış olan S-400'lerin aktive edilmemesi için "S-400'leri kullanmamızı gerektirmeyecek bir ortam yaratılabilir, herhangi bir tehdit oluşursa bunu ABD ile koordinasyon halinde, istihbarat birimlerinin ortak çalışmasıyla çözebilir ve tehdidi F-35'lerle ortadan kaldırabilir" önerisi yaptı.
Ancak ABD tarafı bu öneriye sıcak yaklaşmadı.
Ankara, sorunsal atmosferden uzaklaşılacak ve bunun gibi stratejik işbirliğini artıracak önerilerin hayata geçmesi için siyasi irade gerektiğini, bu sebeple teknik heyetlerin ötesinde devlet başkanı düzeyinde görüşülmesi gerektiğini düşünüyor.
NEW YORK'TA GÖRÜŞME NEDEN OLMADI?
Ankara, bu gelişmeler ışığında Erdoğan'ın BM Genel Kurulu için gittiği New York'ta Biden ile kısa da olsa bir görüşme yapmasını istedi.
"New York'ta görüşürüz" mesajı, Beyaz Saray'a daha 15 Haziran'daki ilk görüşmede iletilmişti.
Ancak müzakereler sırasında Amerikan tarafından Biden'ın Covid önlemleri kapsamında New York'ta ikili görüşme yapmaktan mümkün olduğunca kaçındığı, Washington DC'de farklı programları olduğu için New York'ta az kalacağı söylendi. İkili görüşme konusunda anlaşma sağlanamadı.
Ankara'dan DC'de görüşmeye dair bir talep de iletilmedi. 30-31 Ekim'de Roma'daki G20 ya da Kasım ayında Glasgow'da yapılacak COP 26 iklim zirvesinde görüşme yapılması üzerine tarafların müzakereleri sürdü.
Erdoğan'ın Amerikan CBS televizyonuna verdiği röportajda bu konudaki hayal kırıklığını dile getirmesi, kaynaklara göre Amerikan tarafının yanıtını hızlandırdı ve hemen ardından "Roma'da görüşmek üzere" uzlaşmaya varıldı. Henüz Glasgow'da görüşmeye dair bir karar ise yok.
Ancak Ankara, dokuz aylık bir başkanlık sürecinde, bir başka zirve marjında tek bir yüz yüze görüşme ve tek bir telefon konuşması yapılmış olmasını "ciddi bir görüşme frekansı eksikliği" olarak değerlendiriyor.