SAMANYOLUHABER.COM- ANALİZ
Mehmet Şimşek ve Sinan Oğan’ın Erdoğan’a hakaretlerinin anlamı
Erdoğan cumhurbaşkanlığının yeni dönemine çok keskin törnistanlarla ve muhatabı olduğu ağır hakaretlerle başladı. Bin bir dil dökerek Hazine ve Maliye Bakanlığına ikna ettiği Mehmet Şimşek, politikaları nedeniyle Erdoğan’ı irrasyonel olmakla, yani “akılsız”lıkla; müttefiki Sinan Oğan ise “anormal” olmakla suçladı.
Peki, bırakın eleştiriyi, en küçük farklı bir görüşe dahi tahammülü olmayan Erdoğan, nasıl oluyor da “zillet” addettiği bu hakaretleri sineye çekebiliyor?
Evet, sineye çekiyor, çalı yutar gibi yutuyor; zira iktidarının devamı için öpmeyeceği el, afedersiniz geri yalamayacağı tükürüğü yok.
Devletin hazinesini daha 2-3 yıl önce Halk Bankası’nı dolandırmaya çalışmakla suçladığı Mehmet Şimşek’e de teslim eder, icap ederse Ali Babacan’a da. İktidarını devamı söz konusu olduğunda ittifak edemeyeceği güç odağı da yok satamayacağı adamı da.
Şimdi gayrısını “gözlerindeki ışıltı” bir kalemde harcanıveren Nurettin Nebati düşünsün. Miting meydanlarında “Sen kimsin ya beni 'İngiliz vatandaşı Maliyeci' ile karşılaştıracaksın” diyerek esip gürlerken, görevi o “İngiliz vatandaşı”na devretmek mecburiyetinde kalmak, şahsiyeti olana elem olarak ziyadesiyle yeter esasında.
Sadede gelelim…
Mehmet Şimşek, Hazine ve Maliye Bakanlığı görevini Nurettin Nebati’den devralırken "Türkiye'nin rasyonel bir zemine dönme dışında bir seçeceği kalmamıştır" ifadelerini kullandı, malum.
Türkiye ekonomisinin irrasyonelite ile yönetildiğini açıkça ifade etti. İrrasyonel kelimesinin anlamı “akıl dışı” olarak özetlenebilir. Kişi bazında ise “gerçekçi olmayan, gerçekleşmesi olanaksız düşlerde yaşayan, duyguları üzerinde kontrol kurma kabiliyeti az olan kişi” olarak tanımlanıyor.
Akıl dışılığın, akılsızlığın kaynağı elbette Nebati değildi. O sadece vitrindeki paravan idi. “Ben ekonomistim. Ekonominin sorumlusu benim” diyen, ülkede önce adaleti akabinde de ekonomideki dengeleri yerle bir eden kişi Erdoğan’dı.
Dolayısıyla “akılsızlık” ithamı, bizzat Erdoğan’a yapılmış bir suçlamadır.
Sinan Oğan da Mehmet Şimşek’in bakanlığa atanmasına dair, “Seçimlerin ikinci turunda Cumhur İttifakı adayı Sayın Erdoğan'a destek vermemizin en önemli ön şartlarından birisi, son birkaç yıldır uygulanan 'faiz sebep, enflasyon sonuç' politikalarından vazgeçilmesi ve uluslararası normlara uygun ekonomi politikalarının uygulanmasına geçilmesiydi. Yeni kabinede Sayın Mehmet Şimşek'in göreve başlamasıyla artık ekonomide inşallah en kısa zamanda normalleşme adımlarını göreceğiz..."
Erdoğan’ın “yeni” müttefiki Sinan Oğan’ın “normalleşme” ifadesi de yenilir yutulur değil. Mevhum-u muhalifinden bakınca, Erdoğan’a “anormal” suçlaması yapmış oluyor Oğan. “Dengesi yerinde olmayan, davranışı bozuk olan, deli” anlamlarına da sahiptir “anormal” kelimesi.
Mehmet Şimşek’in gelişiyle birlikte Ekonomi yönetimi haliyle değişecek. Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu’nun görevden ayrılacağı, hatta odasını bile topladığı; onun yerine ABD'de tanınmış bir kadın ekonomist olan Hafize Gaye Erkan'ın atanacağı iddia ediliyor.
Merkez Bankası yönetimindeki değişiklikle birlikte, politika faizinin 22 Haziran toplantısında 650 baz puan artışla yüzde 15’e yükseltilmesi, temmuz ve ağustos aylarında da faiz artışlarının devamını bekleniyor.
Yaşanmasına kesin gözüyle bakılan bu gelişme, Erdoğan’ın daha birkaç ay önce söylediği “Bu kardeşiniz bu görevde olduğu sürece, faiz her geçen gün, her geçen hafta, her geçen ay inmeye devam edecektir. Kimse bize bu konuda akıl vermesin” sözlerine rağmen gündemde.
Bir başka açıklamasında da “Görevde olduğum sürece faizle mücadelem sürecek. Bu mücadelede beraber yürüdüğümüz arkadaşlarımızdan faizi savunanlar kusura bakmasın ben faizi savunanla beraber olmam, olamam” ifadelerini kullanmıştı Erdoğan.
Artık hemen herkes biliyor ki, Erdoğan ne zaman “Ben görevde olduğum sürece…” ifadeleriyle başlayan bir hüküm beyan etse, olmayacağını iddia ettiği o hadiseyi bir süre sonra kendi elleriyle hayata geçirir.
Sözünden dönerken utanma hissetmez, mahçup olmaz, ar etmez.
Seçim öncesinde Şevki Yılmaz’ın tavsiyelerine uyup kesenin ağzını sonuna kadar açtı, Hazine’yi boşalttı ve sonuçta zahiren istediğini aldı. Devletin hazinesi zaten boştu, borçla ayakta duruyordu, şimdi tabiri caizse tam takır kuru bakır oldu.
Merkez Bankası’nın kasasında döviz kalmadı, rezervler eksiye düştü.
Hal böyle olunca da, Erdoğan klasik tornistanlarından birini, hatta aynı anda birkaçını birden yapıverdi.
Mehmet Şimşek ve Sinan Oğan gibileri de Erdoğan’ın hem acziyetini hem de yüzsüzlükte çıtayı yükselttiği seviyeyi gördükleri için rahat rahat konuşuyorlar, hakaret ediyorlar.
Erdoğan da afiyetle sineye çekiyor…